Hwang Hyunjin
"Say my name, say my name
If you love me, let me hear you
Say my name, say my name
I am dying to believe you
I feel alone in your arms
I feel you breaking my heart
Say my name, say my name
If you love me, let me hear you!"Sonunda bu gürültüye dayanamayıp bağırdım. "Changbin şu şarkıyı sal artık!"
Anında o da benim gibi bağırmaya başladı. "Salamam! Felix'e olan aşkımı anlatıyor bu şarkı!"
Yüzümü buruşturarak "Felix'e mi?" Diye sordum.
Anında yüzü düşerken kafasını salladı. "Evet ya! Yüzüme bile bakmıyor şerefsiz."
Jisung şarkının sözlerine dikkat etmiş olacak ki "Dur bir dakika. Sen Felix'i yatağa mı attın?" Diye sordu. Sözlere bakarsak bunu düşünmesi gayet doğaldı.
Changbin yandan bir şekilde sırıttığında Jisung ile tiksinmiş bir ifade yaparken Changbin'den uzaklaştık. "Jeongin bunu öğrenirse seni öldürür haberin olsun."
Dudaklarını büzüp ağlamaklı bir yüz ifadesi yaptığında yüzümü buruşturdum. "Ya ama duygularımla oyanayan kişi o. Ben o günden sonra sevgili oluruz sanıyordum ama yüzüme bile bakmadı."
Jisung tek kaşını kaldırıp Changbin'e baktığında ne kadar tatlı olduğunu bilmiyordu. "Duygularını itiraf ettin mi?" Changbin kafasını iki yana salladığında Jisung ona bıkkın bir bakış attıp "O zaman ağlama gerizekalı. Senin duygularını bilmeden neden hareket etsin çocuk?" Diye söylendi.
Changbin yine dudaklarını büzdüğünde kafasına vurmamak için kendimi zor tutuyordum. Bir çete üyesisin, mal mal davranmayı kes! Diye bağırmak istiyordun yüzüne. "Ama ben yeterince duygularımı belli ettiğimi düşünüyorum."
Gözlerimi devirdim. "Sen kendinin güvenilir olduğunu düşünüyor musun aptal?"
Omuzlarını silkerek "Ama o da güvenilir biri değil ki." Dedi.
Kafasını sallayıp ona katıldığını belli etti Jisung. "Doğru diyor. Hiçbirimiz güvenilir değiliz." Bu dediğine kısık sesli bir şekilde gülmüştüm. Nedenini bilmiyorum sadece gülesim gelmişti.
"Geldik..." Hyunjae'nin sesi ile hemen dışarıya baktım. Bir kafenin biraz uzağında duruyorduk. Hyunjae'nin söylediğine göre Juyeon her gün buraya kahve içmeye geliyordu. Şansımız yaver giderse onu burada bulma ihtimalimiz yüksekti ama Hyunjae'nin hala güvenilir olduğunu düşünmüyordum açıkcası.
"Kalk, etrafı kontrol etmemiz gerekiyor." Changbin'e kafamı salladım. O ön koltuktan inerken ben arkadan saçlarımı karıştırarak indim.
"Kız ayartmaya gitmiyorsun Hyunjin. Şu hareketi yapmayı kes." Jisung'un sinirli sesini duyduğumda gülümseyip arkamı döndüm. "Yaa sen beni mi kıskandın? Canım sincabım benim."
Yanaklarıni tutup ona öpücük verecek iken son hitabımdan sonra yüzünü buruşturarak geri çekilmişti. "Vazgeçtim git ne yapıyorsan yap."
"Kırıyorsun." Dediğimde sırıttı. Geri cekilmesine izin vermeden dudaklarına bir öpücük kondurdum ve el sallayarak ona veda ettim. Bu sırada bana bakarken salak salak gülümsüyordu. Gerizekalı sincabım benim.
Changbin ile yakın çevreyi dolaştıktan sonra kimsenin olmadığına karar verdik ve Jisung'a haber verdik. Bu sırada Juyeon denilen herifin kafeden içeriye girdiğini görmüştüm. Bunu da haber verdim ve bir yere gizlendim. Her ihtimale karşı etrafı gözetleyecektik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mom°Jeongchan° ✓
FanficJeongin'in annesinin ona verdiği görevleri tamamlaması gerekiyordu.