Huzurlu bir uyukudan sonra uyanmış karşımdaki manzaraya bakıyordum. Onu izlemek gerçekten hoşuma gidiyordu. Saatlerce oturup öylece izleyebilirdim. Bir insanın yüzü nasıl bu kadar kusursuz olabilirdi ki?
"Günlük izlemen bittiyse kalkalım mı?" Evet, o da onu izlediğimin farkındaydı ve bir şey demiyordu. Sadece gülümseyip geçiştiriyordu.
Bir kaç dakika içinde yataktan kalkıp işlerimizi hallettik ve kahvaltı için aşağı indik. "Günaydın en sevdiğim çiftim!"
Chan "Elini götüne sokmadan önce sussan iyi edersin. Sabah sabah sesin hiç çekilmiyor." Dedi huysuzca homurdanarak.
Changbin bozulmuş bir yüz ifadesi yaparak "Üzüyorsunuz beni, sevilmiyorum bu evde." Diye söylendi.
Onların konuşmasına katılmak yerine sofraya oturdum ve boşta kalan çubukları aldım. Chan da karşıma oturup yiyeceklere küçük bir göz attı. Sabahları ilk bir kaç dakika yemekleri izler, biz bitirdikten sonra da yemeye başlardı. Bunu neden yaptığını sorduğumuzda da sizi yerken izlediğimde doyuyorum derdi. Biraz değişik bir özellikti ama alışmıştık.
"Bugün ne yapıyoruz?" Diye sordu ortaya Minho.
Jisung yanaklarında biriktirdiği yiyecekleri yutup konuşmaya başladı. "Biz kameraları inceledik ve görünürde tehlike arz eden bir şey yoktu. Hatta evin içinde bile kamera vardı. Sadece bir odada kamera yok orası da tahminimce yatak odası ama farklı şeyler de olabilir tabi."
"Oraya gitmek şu anlık en son planımız. Dediğim gibi tehlikeli bir iş ve bize tuzak bile kuruyor olabilir. Biz zekiysek o da zeki. Kameraları izleyeceğimiz eminim ki aklına gelmiştir." Karşısına bırakılmış süt bardağını aldı ve biraz yudumladı. Sabahları süt içmek gibi alışkanlığı vardı bir de.
"O zaman şu anlık bir işimiz yok. Seungmin'le Felix'in sorguya çekmesi gereken biri var sadece. Diğerlerine de küçük bir sürprizim vardı zaten. Baya eğlenceğiz." Jisung'un yüzünde küçük bir sırıtma belli olduğunda gözlerimi kıstım.
"Neden bundan sadece senin eğleneceğin hissini alıyorum?" Dedim şüphe ile.
Sırıtışını bozmadan konuştu. "Çünkü öyle."
~~~
"Kuralları kısaca açıklıyorum. Kendinizi bir çatışmada gibi düşünüp birbirinize saldıracaksınız. Her birinize kolyeler verdim. Bu kolyeler çıktığında kaybediyorsunuz. Ayrıca size verdiğim lazer silahlarının ışınları göğüsünüze veya başınıza denk gelirse de kaybediyorsunuz. Laser tag gibi düşünün. Kazanana son hazırladığım silah ve bıçağı vereceğim. Tamam mı?" Jisung kısaca kuralları açıklarken bizi izlerken ne kadar eğleneceğini düşünüyordum.
Changbin anında itiraza başladı. "Tamam değil! Bunlar yer beni burada! Benim maskem bile tavşanlı lan!" Dedi maskesini gösterirken.
Hyunjin Changbin'in yüzüne bakarken sırıtarak "Bana uyar." Dedi. Ben omuzlarımı silktiğimde, Minho da benimle birlikte aynı hareketi yapmıştı. Chan "Çoğunluk kabul etti zaten." Dediğinde Changbin ona kötü bir bakış attı.
"Tamam gidin saklanın o zaman. Hoparlörlerden ne zaman başlayacağını söyleyeceğim." Dedi ve aşağıya doğru açılan kapıyı açarak eve girdi.
Diğerleri koşturarak uzaklaşırken bir süre ormanlık alanı inceledim. Bir ağacın arkasına saklanıp kendimi riske atmak istemiyordum. Hyunjin direkt beni bulurdu. Bir ağaca çıkmaya karar vererek her hangi birine ilerleyip tırmanmaya başladım. Yukarısından net görebileceğim bir ağacı bulduğumda oraya doğru ilerledim. Kendimi tarzan gibi hissetmiştim bir anda.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mom°Jeongchan° ✓
FanficJeongin'in annesinin ona verdiği görevleri tamamlaması gerekiyordu.