~❤️~

885 111 13
                                    

  "Uyukunuzu bölmek istemezdim ama acil durum!"

  Duyduğum sesle gözlerimi açarken Chan'ın çenesiyle bakıştım. O da mı uyuyakalmıştı? Seni uyuturum derken ne kastettiğini çok merak ettiğim için diklenmiştim ve yaptığı şey beni bacaklarına yatırıp saçımla oynarken şarkı mırıldanmaktı. İşe yaramıştı tabiki ama kesinlikle böyle bir şey beklemiyordum.

  Chan'ı da uyandırdıktan sonra birlikte içeriye geçtik. Herkes yerini aldığında Jisung kumandayı alıp televizyonu açtı. Karşımıza bir haber çıktığında herkes pür dikkat oraya odaklandı.

  "Dün her türlü pisliğin döndüğü barda gerçekleşen cinayet hakkında yeni bir bilgi edinildi. Alınan haberlere göre olaydan hemen sonra emniyet müdürlüğüne yollanan gizli dosyalarda öldürülen kişinin fuhuş gibi bir çok suça karıştığı ve insanları işkence ederek öldürdüğü ortaya çıktı.

  Katilin üç kişi olduğu düşünülüyor. Biri mavi saçlı, mavi gözlü, 18 yaşlarında bir çocuk, diğeri turuncu saçlı, 20 yaşlarında bir genç, bir diğeri ise sarışın, yine 20li yaşlarında bir genç. 20li yaşlarındaki gençlerin cinayet sırasında barda kavga çıkardığı söyleniyor."

  Jisung televizyonu geri kapattığında hepimiz ona döndük. "Bundan sonra her hareketimize dikkat etmeliyiz. Aksi halde yakalanmamız çok olası. Şanslısınız ki kimsenin aklına sizin fotoğrafınızı çekme gibi bir düşünce gelmemiş."

  Chan kafasını sallayarak konuşmaya başladı. "Gerçekten ucuz atlatmışız. Bundan sonra yüzümüzü saklasak iyi olur. Zaten Jeongin bir süre istirahat edecek."

  Ona gözlerimi devirdim. Bacağıma bıçak saplanmıştı sadece. Neden bu kadar abartıyorlardı ki?

  "Aslına bakarsanız bir fikrim var." Deyip tüm ilgiyi üstüne çekti Minho. "Jeongin geçende hepimize yetecek kadar maske bulup bize göre ayarlamıştı. Onları kullanırsak yüzlerimizi kapatabiliriz."

  Fikri gülümsememe neden olurken hemen odamdan maskeleri almaya gidiyordum ki Chan'ın keskin bakışları ile karşılaştım. Benim yerime o kalktı ve maskeleri getirdi. Herkes kendine bir maske seçerken gururla gülümsemeden edemedim.

  "Birbirimize isimlerimizle de seslenemeyiz artık." Dedi Seungmin. Ona kafamı sallarken Felix konuşmaya başladı. "Lakaplarımızı kullanalım işte."

  Changbin gözlerini devirdi. "Saçmalama. Jeongin' e maviş mi diyeceksin kaosun ortasında." Felix omuzlarını silkerken Changbin yine gözlerini devirdi.

  Aklıma gelen fikirle konuşmaya başladım. "Renkleri kullanabiliriz!" Herkes anlamaz bir şekilde bana bakarken konuşmaya devam ettim. "Hepimiz farklı bir rengi temsil ediyoruz. Bunu aslında saçlarınızdan bile anlayabilirdiniz."

  "Aslında mantıklı." Deyip bana katıldı Hyunjin. "Bana beyaz deriz. Felix kırmızı, Minho turuncu, Chan sarı, Jisung yeşil, Jeongin mavi, Seungmin mor ve Changbin de siyah olur." Ona gülümseyerek kafamı sallarken diğerleri de benim gibi bu fikri onaylamışlardı.

  "Herkesin belirli bir görevi olursa daha rahat hareket ederiz." Dedi Changbin. "Mesela ben Felix'in işkencede çok iyi olacağını düşünüyorum. Gerekmedikçe görevlere katılmasına gerek yok."

  "Felix mi?" Dedim şaşkınlıkla. "O mu işkence yapacak?"

  Felix hemen omuzlarını silkti. "Gördüklerimi uygulamakta iyiyim. Sadece yakınlarıma yapabileceğimi sanmıyorum o kadar."

  "O zaman Seungmin de sana yardımcı olabilir." Deyip hepimizi şaşırttı Minho. "Ne bakıyorsunuz? Seungmin'de öyle bir şeytan tüyü var ki. Hem iyileştirir hem de öldürür. Psikolojik baskıda çok iyi." Seungmin duyduklarıyla gururla gülümsemeye başlamıştı.

  "Tamam o zaman. Seungmin hem sağlık hem de işkencede. Felix işkencenin başı ve gerekmedikçe görevlere katılmayacak. Jisung hacker, onun görevi de bizi yönlendirmek olacak. Geriye beşimiz kalıyoruz." Chan teker teker üstümüzde gözlerini gezdirmeye başladı. Bize ne yaptıracağını düşünüyor olmalıydı.

  "Verilen görevlere göre başrolleri seçeceğiz. Diğer kalanlar ise arkamızı koruyacak. Jeongin bildiğim kadarıyla bıçak kullanmakta usta, Minho da keskin nişancıydı. Minho, Changbin ve ben silah bölümünü oluştururken, Hyunjin ve Jeongin de bıçak bölümünü oluşturur. Fakat bu demek değil ki herkes sadece kendi görevinde yer alacak. Her anlamda birbirimize yardım edeceğiz. Anlaştık mı?" Diyerek ortaya konuşmaya devam etti Chan.

  "Ben de bir şey eklemek istiyorum." Dedim hemen. "Görevlerimizde bizden başka kimse olamayacak. Kimseyle ittifak kurmayacağız. En yakınlarınızın bile bunlardan haberi olmayacak." Keskin bir şekilde konuşurken teker teker gözlerimi gezdiriyordum.

  "Peki benim adamlarım ne olacak Bay Yang?" Diye dalga geçercesine sordu Chan.

  "Dağıt hepsini. Düzgün bir iş buluruz onlara." Dedim omuzlarımı silkerek.

  "Bu bu kadar kolay mı sanıyorsun? Ne kadar emek verdim ben haberin var mı?" Yüzüne bakılırsa yine sinirleri gerilemeye başlamıştı.

  "Buradayken aynı zamanda adamlarını yönlendiremezsin Chan. Ya güvendiğin birine vereceksin yönetimi, ya da adamlarının iyiliği için onları dağıtacaksın."

  "Hah, saçmalık!" Deyip yerinden kalktı Chan. Hızla yanımızdan uzaklaşırken gözlerimi devirdim. En son sözlerime geldiğinde alaylı bir şekilde sırıtacaktım ona.

~~~

Bölüm biraz geç geldi ve kısa oldu sorry :(

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bölüm biraz geç geldi ve kısa oldu sorry :(

Mom°Jeongchan° ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin