~💛~

997 117 12
                                    

  Sonunda Minho da katılmayı kabul edince takımımız kurulmuştu. Açıkcası bu işin başında sadece Chan ve ben olurum diye düşünüyordum çünkü bilirsiniz, ne kadar az o kadar iyi. Fakat Chan benim haberim olmadan planlar yapmıştı zaten. Kızdım mı? Evet çok kızdım. Hatta bunun icin kavga etmeye bile hazırdım. Ama daha yeni toplanmışken oyun bozanlık yapmak da istemiyordum.

  Yeni geldiğimiz evde herkesin bir odası vardı. Benim odam yine masmaviydi. Bilerek mi yapıyordu bilmiyorum ama hoşuma gittiği için bir şey söylemiyordum. Diğerleri de kendilerine göre odalarını dekore etmişlerdi. Böylece bir haftada eve yerleşmiştik.

  Şimdi ise ilk görevimiz için hazırlıklar başlamıştı. Chan ile annemle yaşadığımız eve gidiyorduk. Bir kaç eşyamı almam gerekiyordu. Fakat kimseye de yakalanmamalıydık. Bu yüzden evde bulduğumuz maskeleri yüzümüze takıp öyle gelmiştik. İtiraf etmeliyim maskeler harikaydı! Gece boyunca küçük dokunuşlar ekledikten sonra herkese bir maske ayarlamıştım.

  Evin önüne geldiğimizde Chan ile bakıştık. "Sen içeri gir ben burada bekliyorum." Kafamı salladım ve anahtarımı son kez kullanmak üzere kapıyı açtım.

  Ev en son bıraktığımız gibiydi. Çatışmanın etkisiyle camların çoğu yok olmuş, duvarlarda kurşun izi kalmıştı. Hemen odama çıkıp dolabın gizli bölmesinde olan kıyafetlerimi aldım. Çekmecede yer alam bir kaç silah ve bıçağı da çantama yerleştirdikten sonra odamdan çıkıp vestiyere yöneldim. Oranın da gizli bölmesinden ceketlerimi aldıktan sonra botlarım ve spor ayakkabılarımı da aldıktan sonra evden çıktım.

  Chan geldiğimi fark edince hemen elimdekileri kontrol etti. "Bir kaç parça kıyafet için mi buraya geldik?"

  "Kıyafetin numaralarını bilmiyorsun. Bu yüzden konuşma." Dedim omuzlarımı silkerek. Yüz ifadelerini göremiyordum ama eminim yüzünü buruşturmuştu.

  Kısa süren yolculuktan sonra eve varmıştık. Herkes bir yerlere koşuşturuyor son hazırlıklar yapılıyordu. Ben de hemen odama gittim ve hazırlanmaya başladım. Her şey eksiksiz olmalıydı. Uzun zamandır böyle görevlere çıkamamıştım sonuçta.

  Kıyafetlerimi giydikten sonra kendime aynada küçük bir bakış atıp salona ilerledim. Felix'in "Oha!" Diye bağırmasıyla herkes bana döndü.

  Jisung eserinden memnun kalan anne edasıyla bana baktıktan sonra bir kaç aksesuarla yanıma geldi. Bu sırada Chan söyleniyordu. "Göreve gidiyorsun Jeongin, eğlenmeye değil."

  "Biliyorum." Dedim sırıtarak. "Ama araya eğlence de katmalıyız değil mi?"

  Bilmiş bir şekilde bana yaklaşıp tam önümde durdu. "Peki bu kıyafetlerle nasıl saldırmayı düşünüyorsunuz Yang Jeongin hazretleri?"

  Jisung'un bana verdiği kemeri koluma taktıktan sonra ben de ona yaklaştım. "Böyle." Deyip ayağımı yere vurdum. Yere vurmamla birlikte botun altından keskin bıçaklar çıktı. "Üstünde denememi ister misin?" Diye sordum arsızca. O ise şaşkınca botlarıma bakıyordu.

  "Ayrıca kıyafetlerim de sadece kıyafet değil." Kıyafetin gizli bölmelerinde yer alan bir kaç parça bıçağı gösterdiğimde gözleri fal taşı gibi açıldı.

  "Bunlarla oraya nasıl girmeyi düşünüyorsun?" Diye sordu hayretle.

  "Büyük ihtimalle herkes senin gibi düşünecek. 20li yaşlarına yeni girmiş ve bara eğlenmeye gelmiş bir çocuk olarak görecekler ve inan bana kimse üstümü arama zahmetine bile girmeyecek."

  "Tamam sohbeti kesin!" Diye bağırdı Jisung. "Daha önemli işlerimiz var. Öncelikle bu göreve sadece Jeongin, Chan ve Minho gidecek."

  Hyunjin gözlerini büyüterek sevgilisine baktı. "Ben?"

Mom°Jeongchan° ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin