"Abi bu altınlar biraz fazla olmadı mı?" Elimde taşıdığım poşeti çalacaklarmış gibi sıkıca sarmalıyordum. Mehmet homurdanmıştı ancak neye olduğunu anlamadığım için sesimi çıkarmadım. İçinde alyanslarımızda vardı.
"Bazılarını seni istemeye gelirken getireceğim. Diğerlerinide düğünde. " yutkunma sesim Mehmete kadar ulaşmıştır eminim. Sırıtmak için iki yana kıvrılmaya çalışan dudaklarımı büzerek engelledim.
"Bizim evde durumlar nasıl? Bizimkilerden sana laf söyleyen olmadı değil mi?" Daha demin konuşmak için konu mu açtı yoksa gerçekten merak ettiği için mi sordu?"Akrabaların çok iyiler. Tabi onların gözünde gelin olduğum için işler hep bana kalıyor. Birde bana bakıp fısıldaşmalar var. Ah ama nenen çok iyi kalpli. Zaten nenen izin vermiyor birileri bana laf etsin. " Mehmet abi başıyla onayladı. Belli o da nenesini çok seviyor. Ancak hiç halasını, amcasını ya da babannesini görmedim. Aynura bir kere sordum onda da millet çoktu diye cevap veremedi. "Baba tarafı neden gelmedi?" Gonca abla kocam öldü demişti bir kere. Acaba kocası öldü diye mi akrabalarda gelmemişti.
"Baba tarafıyla konuşmuyoruz. Babam ölünce amcalarım kalan malların çoğunu bizden izinsiz sattılar. " ah evet bu mevzuyu hatırlıyorum. Yıllar önce Gonca abla bahsetmişti. Bu şehire gelme sebebi amcalarıymış diye.
"Babamı gördün mü hiç?" Günlerdir merak ettiğim en önemli mevzu buydu. Mehmet gözleriyle ne tepki vereceğime bakarak konuştu.
"Evet gördüm. Yarın seni istemeye geleceğimizide söyledim. " gözlerim irileşirken hızla Mehmete döndüm. Yarın mı beni isteyecekti. Peki bunu bana ne zaman söylemeyi düşünüyordu.
"Yarın mı?" Başıyla onayladı beni.
"Evet yarın isteriz." Arka cebinden cüzdanını çıkarıp içindeki kimliğimi çıkarıp bana uzattı. Aynur bu kimliği en son abisine vermek için almıştı benden. Nikah kıymak için nüfus cüzdanı gerekiyormuş. "Bu hafta sonuda düğünümüz var. Kınanın hangi gün olacağını sen belirlersin. " olaylar çok mu hızlı ilerliyor. Bu hafta sonu evli bir kadın olacağım resmen. "Unutmadan yarın kız istemeden sonra akşam eve hoca gelecek dini nikah için. " tereddütlü ve korkulu gözlerimi görünce onunda yüzü asıldı. "Eğer isyemiyorsan açıkça söyle. Bu kadar masraf oldu geri dönüşü olmaz diye düşünme. Evime zorla gelin getirmem. " kaygılarımı çok yanlış anlamıştı.
"Yok öyle değilde ben hala seninle evleniyor olmama alışık değilim. Hala bile abi dememek için beş defa düşünüp bir kere konuşuyorum. " ne dönüp bana bakmıştı ne de tek kelime etmişti. Bizim sokağa girince durup Mehmete baktım. Onunda gözleri üstümdeydi. O kadar güzel bakıyordu ki gözlerime onu bırakıp eve gitmek istemiyorum. "Ben gideyim o zaman. Sende kendine iyi bak Mehmet. " dudaklarımı hızla birbirine bastırdım. Ona ikinci defa sadece adıyla seslenmiştim ve bu defa göz gözeyiz. Mehmet iki yöne kıvrılan dudaklarıyla birlikte kafasını başka yöne çevirmişti. Ciddi anlamda adını söyledim diye utanmış mıydı? Elini ensesine atıp uzayan saçlarını karıştırdı.
"Sen git o zaman. Kendine iyi bak Gülüm. " aynı gülümseme benim dudaklarımda da peydah oldu. Karşımdaki Mehmet değilde başka bir adam olsaydı şuanda cilveleşiyoruz derdim ancak biliyorum ki Mehmet hayatta böyle bir şey yapmaz. Evet evleniyoruz karım olacaksın diyor ancak beni kardeşi olarak görüyor. Ben bile ona karşı bir şeyler hissettiğim halde abi baskısından bir türlü kurtulamıyordum.
Elimdeki poşeti çantama yerleştirip hala aynı sırıtma ile evin kapısını çaldım. Aynur kapıyı ardında kadar açarken nefes nefese kalmış halde bana baktı.
"Allah rızası için ve girmeyelim vallaha ölmek üzereyim. " kapıyı ardından kapatıp beni sürüklemeye başladı. Belliki evdekiler onu canından bezdirmişti. Sesimi çıkarmayıp beni pastaneye kadar sürüklemesine izin verdim. Tam içeri yeni girmiştik ki pastanede poğaça yiyen Zeyid abiyi gördüm. Çok aç olmalıki ağzını tamamen doldurmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Tutam Eski (Tamamlandı)
Teen FictionEskilerin sıcacık mahallelerine ve aşklarına götürmeye geldim sizi. Aşkın değerinin bilindiği zor zamanlara hadi hep birlikte gidelim. Mahallenin sıcak atmosferine davetlisiniz. Yanlız şimdiki zaman aşkını beklemeyin kitapta. O zamanlar bırak el ele...