Eskilerin sıcacık mahallelerine ve aşklarına götürmeye geldim sizi. Aşkın değerinin bilindiği zor zamanlara hadi hep birlikte gidelim. Mahallenin sıcak atmosferine davetlisiniz. Yanlız şimdiki zaman aşkını beklemeyin kitapta. O zamanlar bırak el ele...
Hırsızlık. On yaşımdan beri babam tarafından zorla yaptığım bir işti. Şimdi ise zevk alarak yapıyorum. Gözlerimi karşımdaki lüks giyinen kadına odakladım. Elindeki siyah mini çantası ileri geri sallanırken sırıttım.
Belliki bugünkü hedefim oldukça basit. Kafamdaki siyah şapkayı önüme doğru çektim. Kameralarda yüzüm görünsün istemem. Uzun siyah saçlarım rüzgarda savrulurken kokuş kıza biraz daha yaklaştım. Çantasının içindekileri almak için sadece saniyelerim var. Elimdeki minik keskin çakımı açtım.
Lüks giyimli kız arabasının bagajından topuklu ayakkabılarını çıkarırken ani bir kararla öne atılıp çantanın alt kısmına derin bir çizgi attım. Avucuma düşen bir kaç mazeme ve cüzdanı alıp hiç-bir şey olmamış gibi yoluma devam ettim. Biraz sonra cüzdanının çalındığını fark edip çığlık atar eminim. Dediğim gibide oldu. Ben sokağı dönerken kadının sinir bozucu sesi sokağı inletti.
"Hırsız var. Eşyalarım çalınmış. " telefonumdan müzik açıkça kulaklarıma kadının çığlıkları yerine müzik doldu. Bu kulaklık olmasa işim yaş. Durup dururken vicdan azabı çekeceğim yoksa. Eve doğru hızlı adımlarla ilerledim. En azından bu gece babamdan dayak yemeyeceğim. En azından kadının cüzdanı doludur. O kadar lüks giyime parası vardır eminim. Arka cebimden cüzdanı çıkardım. Fazla şişkin durmuyordu. Fermuarlı kısmı açmamla acı gerçek yüzüme vurdu. İçinde para yoktu. Dişlerimi birbirine bastırıp diğer gözlerine baktım. Bir çok kredi kartı olmasına rağmen nakit parası yok. Sinirle cüzdanı çöpe attım. Hava karardığı için yeni bir iş içinde çıkmaya vaktim yok. Daha vücudumdaki morluklar geçmemişti halbuki. Yirmi üç yaşındaki bir kız olarak dayak yemek gruruma dokunsada başka şansım yok.
....... Babam içeride arkadaşları ile içip kahkaha atarken bende yaralarımı sarıyordum. Bu defa kemerle fazla vurmadığı için kanayan fazla yerim yok. Yinede her yanım ağrıyor. Tavanda yanan lambama baktım. Ağlamayı bırakalı kaç yıl oldu. En son annem öldüğü zaman ağlamıştım. O zamandan sonra babam öldüresiye dövdüğü zaman bile ağlamadım. Acizlikti ağlamak.
Yerdeki pantolonumu aldım. Ters tutmuş olmalıyım ki cebimden bugün kadından çaldığım malzemeler dökülmüştü. Ağrılarıma rağmen eğilip düşenlere baktım. Ruj, anahtar ve ufak bir ayna vardı. Ancak bu ayna o kadına göre oldukça sadece ve antika duruyordu. Eminim satsam iyi para alırım. Parmaklarımın arasına aldım. Ya da kendimde kullanabilirim. Eski zamanları anımsatan küçük aynanın kapağını açtım.
Karşımdaki yansımama sırıtarak baktım. Babamın bana tek faydası yüzüme çalışmıyor oluşu. Soğuk bakan koyu kahve gözlerime inat daha sert bakmaya çalıştım. Şu bakışlar bir tek babama etki etmiyor. Bir erkek bile bakışımdan korkarken babam bana daha çok vuruyordu. Uzun düz siyah saçlarımı elimle düzelttim. Bir ara şunlarıda kesmek lazım. Ayna ile birlikte yere uzandım. Bugünkü yatağım halı üstü.
"Ayna ayna söyle bana. Var mı benden daha iyi hırsız bu dünyada?" Dalga geçen sesime karşılık gözlerimi devirdim. Her geçen gün dahada kafayı yiyorum. Aynadaki soğuk gözlerimin yerinde açık kahve gözler belirdi. Benden daha sert ve soğuk bakıyordu. Korkuyla elimdeki aynayı yere attım. Kalbimse hızla atıyordu. Siktir. Oda neydi öyle.
Üç farfliler mi geldi yoksa? Gözlerim iri iri boş odanın duvarlarında gözlerimi gezdirdim. Ya da bu aynanın içinde mi? Merakım korkumdan ağır bastı ve aynayı yeniden elime aldım. Daha deminki gözler yok olmuştu. Belkide yorgunluktan ben yanlış görmüşümdür.
"Süüüt. Sütçüü geldi. Süüüt. " sokağı inleten sesle uykumdan irkilerek kalktım. Sabahın köründe bizim mahallede sütçü geçmez. Onuda geçtim bizim mahalleye normal insan bile gelmez. Ya yan kesici ya da suçlu gelir. Elimin tersiyle gözlerimi ovaladım.
"Kes lan o sikik sesini. " kükrememle eş zamanlı olarak odamın kapısı açıldı. Daha doğrusu daha önce hiç görmediğim bir odanın kapısı açıldı ve karşımda heyecanlı bir kız bana bakmaya başladı.
"Abla. Ah sonunda uyandın. Hadi kalk abim askere gidiyor. " gözlerim iri iri kıza bakmaya devam ettim. En fazla on beş yaşlarında olan kız ayaklanmadığımı görünce bana doğru koşup kendini yumuşak yatağıma attı.
Belliki yine muhteşem rüyalarımdan birini görüyorum. Başka türlü ben bu yatakta yatamam ve kardeşim olamaz. Yani benim kardeşim yok. Benim abim ve annemde yok.
"Ablaaa. Bana niye öyle kötü bakışlar atıyorsun. Babaaaaa. Babaaa ablam yine tersinden uyanmış. " attığım soğuk ve sert bakışlardan ürken kız beni yatakta bırakıp koşarak çıktı odamdan. Bense bilinmezliklerimle kaldım. Gözlerim yatağımın karşısındaki boydan aynaya kaydı. Karşımdaki kızda kimdi? Gözlerim iri iri kızı inceledim. Uzun düz siyah saçlarım gitmiş omzumda biten kıvırcık kahve saçlar gelmişti. Beyaz tenim ve kahküllerim ile oldukça bakımlı bir kıza benziyordu aynadaki yansıma. Bir tek gözlerim değişmemişti. Koyu kahve gözlerim hala aynı soğuk ve sertlikle bakıyordu.
Aile sevgisi görmemiş ve hırsız bir kızın hayalini kurduğu sıcacık aileye kavuşması ve sıcak mahallede yaşam sürmesi.
Olaylar eski zamanda geçiyor.
Bakalım açık kahverengi göz sahip erkeğimiz kitaba ne olarak katılacak.
Sizce kurgu nasıl?
.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.