4 ay sonra....
"Gülüm hırkamı bulamıyorum bir baksana. " bulaşıkları yıkamayı bırakıp yatak odasına ilerledim. Her sabah evde bir şeylerini bulamayıp benden yardım istiyordu.
"Mehmet hırkanı dün akşam nerde çıkardıysan şimdide ordadır niye beni yoruyorsun. " evet önceden ona laf söylemeye korkan ben şimdi çok rahat laf söyleyip yeri gelince hakkımı bile savunuyordum. Tabi bu rahatlığı bana Mehmet verdi yoksa hayatta böyle olamazdım.
"Karıcığım zaten dün akşam bıraktığım yere bakıyorum ve ortalıkta yok. Belliki kaldırmışsın. " tabiya dün akşam hırkasını katlayıp dolaba koymuştum. Mahçupça gülümseyip dolabın kapaklarını açtım.
"Bak burdaymış. " müzip sesime karşılık kafasını iki yana sallayıp güldü. Tabi haklı çıkan oydu ya sefasını sürüyordu.
"Bu akşam teyzemin oğluna çocuk görmesine gideceğiz unutma. Biliyorsun ben unuturum. " parmaklarımı birbirine kenetledim. Bu aralar çevremdeki insanların en büyük baskısıda buydu. Haftada bir kez kaynanam kapıma dayanıp adet görüp görmediğimi soruyordu. Annem desen ondan heyecanlı. Halbuki Mehmetle birlikte bile olmamıştık.
"Olur unutmam. Sen altını al yeter. Şey dün annen geldi. Tabi annemle birlikte. " Mehmetin ne tepki vereceğini merak ettiğim için bu mevzuyu açıyordum. Hırkasını giyerken hafifçe kafasını kaldırıp bana baktı.
"Yaklaşık bir buçuk aydır olduğu gibi yine çocuk mevzusu konuşuldu. " çocuk demem bile Mehmetin gözlerinde ışık yanmasına yeterliydi. Belkide çocuk diye bana yapışmamasının tek sebebi istemiyor oluşumdandır. Hem onunla üniversite okumak için evlendim ve çocuk olursa bu zor olur."Kahvede de bizim çocuklar benimle dalga geçiyorlar. Kafana takma iki ayda kimin çocuğu olmuş. Milletin iki üç yıl olmuyor. Bunu de annemlere susarlar. Kimse esas mevzuyu bilmez. " isteksiz konuşmuştu bunu derken o da istiyordu çocuğu farkındayım ancak çocuk olursa üniversite okumama izin vermezler diye deli gibi korkuyordum.
"Annen şey dedi. Eğer üniversite okumak için çocuk yapmıyorsan bize de. Annemde annende çocuğa bakmaya hazırmış. " sanki yapılan şakaymış gibi güldüm. Mehmetin yüzü iyice düşünce gülmeyi kestim. Çocuk konusunda şakaları hiç sevmiyordu.
"Çocuğum olsa kahveye götürüp ben bile bakarım. " ani çıkışıyla ilk defa Mehmetin kendi düşüncesini duymuş oldum. Kalbim heyecanla carparken esas aklımdaki soruyu sordum.
"Yani çocuk oldu diye üniversite okumama izin vermez misin?" Kaşları derinden çatılırken düşünceli gözleri yüzümü turladı. Mevzunun nereye geleceğini bilmiyormuş gibiydi.
"Sana sözüm var Gülüm. Her türlü o üniversiteyi okuyacaksın. Arkanda ben varım. Eve geldiğimde yemek yoksa niye yok diye sana laf etmem. O günde yemeği ben yaparım birlikte yeriz. Ben evlenirken sana üniversite sözü verirken bunları düşünerek verdim. " evet bunları yapacağını biliyorum. Bu dört ayda ben ne yemek öğrendiysem Mehmette benimle birlikte öğrenmişti. Benim asıl merak ettiğim mevzu çocuk. Mehmet hala konuşmadığımı fark edince yeniden dudaklarını araladı. "Eğer çocuk mevzusunu diyorsanda evet çocuğum olsun istiyorum. Hemde deli gibi istiyorum ancak bunun için seni zorlayamam. " sonlardaki üzgün sesiyle benimde yüzüm iyice asıldı. Acaba çalışmalara başlasak mı? Mehmetin kendine hayran bırakan hallerini görünce ondan çocuğum olsun isteği doğuyordu bende.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Tutam Eski (Tamamlandı)
Teen FictionEskilerin sıcacık mahallelerine ve aşklarına götürmeye geldim sizi. Aşkın değerinin bilindiği zor zamanlara hadi hep birlikte gidelim. Mahallenin sıcak atmosferine davetlisiniz. Yanlız şimdiki zaman aşkını beklemeyin kitapta. O zamanlar bırak el ele...