Bugün size 3 tane bölüm yayımladım. O yüzden sizden ricam ekledigim müziği telefonunuza indirin öyle bölümü okuyun. Ben bölümü yazarken bunu dinledim. Sizde dinleyinki aynı hisleri yaşamış olalım. Türküyü indirenler yorumda kendini belli edebilir mi?💜
Gelen bağırma sesi ile irkildim. Uzun bir kolidor gidiyorduk ve kolidorun iki yanlarında sırayla kapılar vardı. Asker yürümeye devam edince adımlarımı hızlandırdım. Kolidorun sonuna gelince durup bana baktı.
"Beş dakikan var. " kapıyı aralayıp geri çekildi. Ürkerekte olsa içeriye doğru bir adım attım. Biraz sonra göreceklerimi bilmeden hemde. Gözlerim odanın köşesine sinip yere oturmuş adama kaydı. Titreyen adam kafasını kollarıyla kapatmış bekliyordu. Büyük ihtimalle buraya işkence için getirildiğini düşünüyordu.
"Mehmet. " boş odada yankı yapan sesimle Mehmet irkilip hızla kafasını kaldırdı. Gerçi ona Mehmet demek için bin şahit lazım. Annesi bile görse evladını tanımazdı. Yüzünün her yeri mor ve şişti. Hele sol gözü o kadar şişmişti ki kapanmıştı. Yaslandığı
duvara tutunarak kalmaya çalıştı. Ancak o kadar zayıflamıştı ki bunu bile yapamadı. Koşarak yanına vardım ve eriyip biten bedenini zorla ayağa kaldırdım."Gülüm gerçek misin? Ne olur hayel olma. " konuşmakta bile zorlanan adama sarıldım. O da hemen kollarını bana dolamıştı.
"Benim Mehmetim. Senin için geldim. " akan yaşlara mani olamadım. Belindeki kemikleri hissedebiliyorum resmen. Kendimi geri çekip yüzüne baktım. Saçı sakalı birbirine girmiş olsada hala Mehmetim gibi bakıyordu.
"Gülüm. " anlını anlıma dayayıp gözlerini kapattı. Yanağında süzülen yaşı yaralarına değmeden silmeye çalıştım.
"Efendim Mehmetim. " hıçkıran adamla göz bebeklerime kadar titredim. Resmen karşımda küçük bir çocuk gibi ağlıyordu. Ezilen elini nazikçe tutup karnıma götürdüm. "Vaktim az. Sana müjdeli haber vermeye geldim. Dayan olur mu? Dayanki bebeğimizi kucağıma aldığımda sende yanımda ol. " Mehmet kendini aniden zemine bırakınca bende onunla birlikte oturdum. Elini yüzüne kapatmış omuzları sarsıla sarsıla ağlıyordu.
"Yapma Gülüm. Ben senin hasretine bile dayanamazken şimdi çıkmayı nasıl bekleyeceğim. " birbirine girmiş saçlarını okşadım. Anında kafasını elime doğru eğmişti.
"Dışarıda beklemekte zor Mehmet. O yüzden dayan. Ölüm haberini almaya yemin ederim dayanamam. " yaralı parmaklarıyla yanağımdaki yaşları sildi.
"Ağlama. Bana gülümseki seni öyle hatırlayayım. "
"Son bir dakikanız kaldı. " Mehmet kapının önündeki sesi duyunca beni kendine çekip saçlarımın arasına kafasını sokup derin nefesler aldı.
"Beni öpsene. Eğer dudaklarımdan iğrenirsen yapmak zorunda değilsin?" Kendimi geri çekip dudaklarına baktım. Kabuk tutmuş yaraların yanında taze olupta hala kanıyalarda vardı.
"Ben öperim öpmesinede canın yanmasın. " ellerini yanaklarıma yerleştirip beni kendine çekti. Yaralı teni benim tenime değince acı içinde inledi. Kendimi geri çekmeye çalıştım ancak izin vermedi. Çok az benden uzaklaşıp gözlerime baktı.
"En sevdiğim acı buydu. " diyip yeniden öptü. Vaktimiz az olduğu için saçma sorularla vakit kaybetmiyordu. Bu defa gerçekten benden uzaklaştı. "Kendinede bebeğimizede iyi bak. Halin hiç hoşuma gitmedi. Bir deri bir kemik kalmışsın. " azarlayan sesiyle gerçekten gülümsedim. Bakışları gülümseyen dudaklarıma indi. Yeniden yaş gözünden akarken bana sırtını döndü. "Ben çıkana kadar bekle beni olur mu? Bu yıllar bile sürse bekle. Çünkü burdan çıkarsam sırf senin için çıkıyorumdur. Beni bekleyen herkesede selamımı söyle. Şimdi git. " ağlamaktan boğuk çıkan sesini duyunca ona sarılmak istedim. Ancak kapı açıldı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Tutam Eski (Tamamlandı)
Roman pour AdolescentsEskilerin sıcacık mahallelerine ve aşklarına götürmeye geldim sizi. Aşkın değerinin bilindiği zor zamanlara hadi hep birlikte gidelim. Mahallenin sıcak atmosferine davetlisiniz. Yanlız şimdiki zaman aşkını beklemeyin kitapta. O zamanlar bırak el ele...