Satır aralarına bile yorum istiyorum.
Hemen karşımda oturan Gonca ablaya baktım. Ne yani Mehmet abinin evlilik teklifine evet dersem ona annemi diyecektim. O zaman Mehmet abide anneme anne diyecekti.
"Niye öyle bakıyorsun kızım?" Annemin sesiyle Gonca ablaya bakmayı kestim. Resmen kadına gözlerimi dikmiş bakıyordum.
"Dalmışım anne. Siz oturun ben odama gideyim. " normalde babamın dedikleri için kahrolmam gerekiyordu ancak Mehmet abi önüme öyle bir imkan koymuştu ki aklım karışmıştı. Biri bizim sahte evlilik yaptığımızı duysa rezillik. Hem ben Mehmet abiyle nasıl evlenirim ki. Yani o bana göre çok büyük ben daha on sekizindeyim.
"Hem Mehmet abi güvenilir insan eğer beni okutacağını söylediyse okutur. " iyisi mi ben gidip Mehmet abiye bu işin olmayacağını diyeyim. Sırf okul okuyacağım diye adamın başınıda yakamam ya.
Zaten bugün kursa gidecektik yolda olumsuz cevabımı derim. Evet kalbim bu teklif için heyecanla atsada aklım bu evliliğin olmaması için bir çok seçenek sunuyordu ortaya. Mesela abim olması beni sevmemesi ve evliliğin yalandan ibaret olması.Yerdeki kasete baktım. Mehmet abiye sinirlenip eve gelince kaseti yere atmıştım. Şuan fark ediyorum ki paramparça olmuş. Evde boş boş oturmak yerine bari gidip kaseti baştan doldurayım.
"Anne ben Zeyit abinin yanına gideyim kaset dolduracağım. Çok oyalanmam hemen gelirim. " Gonca abla göz ucuyla bana bakıp kafasını başka yöne çevirdi. Annemse hala sabahki olay yüzünden üzgündü. Babamın bana bağırmasını kaldıramıyordu işte kadın.
"Git annem. Bugün kursa gitmeyecek misin?" Bakışlarım duvardaki saate kaydı. Bir olmasına bir buçuk saat vardı. Tekrar anneme dönüp başımı olumsuz anlamda salladım.
"Bugün gitmesem iyi olacak. Hem hevesimde kalmadı. " halbuki Mehmet abiye yelek örecektim. Düşüncemle irkildim. Bana evlenme teklif etmişken helede teklifini reddedecekken hayatta yelek örmem.
"Tamam hadi git kasetini doldur. " uysal bir kız olup sesimi çıkarmadan evden çıktım. Karşı binanın açılan demir kapısına baktım. Aynurun bedeni çıkarken şaşkın bakışları bana döndü.
"Bende tam sana geliyordum. Sen nereye böyle?" Yolu geçip yanıma geldi. Koluna girip yürütürken konuştum.
"Mehmet abiden aldığım kaseti kırmışım. Bu yüzden gidip yenisini alacağım. " Aynur kolunu benden kurtarıp kaşlarını çatarak baktı. Yine neye dellenmişti acaba.
"Abim sana o plakçıya gitmeyi yasakladı bir. İkinci olarakta farkındaysan sana evlenme teklif etti. Abi diyip diyip gezme ortada. " benden bağımsız çatılan kaşlarıma mani olamadım. Ne ara görümcelik damarı tutmuştu bu kızın.
"Saçma konuşmanı keste plakçıya gidelim. " hala hareket etmeden bana bakınca gözlerimi devirip yürümeye başladım. Beni tek göndermemek adına peşime takıldı. Aynı zamanda da durmadan söyleniyordu.
"Abin gibi ağzı var dili yok olsaydın ya. Başım şişti Aynur. " isyanım ile susup kırılgan gözlerle bana baktı. Bu arada plakçıya girince gözlerim Zeyid abiyi buldu. Hala bizim farkımıza varmamış önündeki radyo ile uğraşıyordu. Dükkândaki diğer bedeni yani Aliyi göz ardı etmeyi unutmamıştım tabi.
"Zeyid abi işin uzun sürecekse biz sonra gelelim. " Aynurun aksi sesini duyan Zeyid abi aniden doğrulup gözlerini iri iri açarak Aynura baktı. En son beklediği kişi Aynur olmalıki adam baya şaşırmıştı.
"Aynur. Kusura bakma radyoyu tamir etmeye çalışıyordum ama sorun değil sonra yaparım. " garibim elini ayağını nereye koyacağını şaşırmıştı. Bu haline gülümsemeden edemedim. Adam güzel seviyor en azından.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Tutam Eski (Tamamlandı)
Novela JuvenilEskilerin sıcacık mahallelerine ve aşklarına götürmeye geldim sizi. Aşkın değerinin bilindiği zor zamanlara hadi hep birlikte gidelim. Mahallenin sıcak atmosferine davetlisiniz. Yanlız şimdiki zaman aşkını beklemeyin kitapta. O zamanlar bırak el ele...