Bölüm 1

17K 450 58
                                    

Bavulumu peşimden sürükleyerek hızla malikaneye yöneldim. Geldiğimden beri feci bir yağmur vardı. Ve bu dağ başına çıkması için taksiciye yüklü bir miktar para vermek zorunda kalmıştım.  Babamın deyimiyle bayılmıştım.

Heybetli malikanenin önüne geldiğimde ona bir de alıcı gözle baktım. Ve almak isteyeceğim son ev bile olmadığına karar verdim. Evin sol kanadını sarmaşıklar kaplamıştı. Sağ kanadını ise devasa bir meşe ağacı gölgeliyordu. Gündüz gözü ile bu kadar korkunç gözükebiliyorsa gece vakti nasıl gözüktüğünü düşünmek dahi istemiyordum.

Ama buraya gelip burada yaşamak için yeterli sebeplerim vardı. Örneğin çekirdek almaya gittiğiniz marketin çıkışında hayaletler tarafından saldırıya uğruyorsanız, bulunduğunuz yerden kaçmak için çok fazla sebebiniz oluyordu.

Ya da babanız bir zoolog ise zaten sizi Dünyanın yarısını gezdirmiş oluyordu.

Ya da manyak bir anneniz varsa evden çok uzakta vakit geçiriyordunuz.

Ama en güzel kısmı akşam ezanından önce eve gelmeniz için bir adet tonton babaanne hali hazırda bekliyor olurdu.

Sanırım babaannemi özledim. Neyse. Şimdi ki pozisyonuma dönersem, artık eve girmezsem zatürre olmam işten bile değildi. Gözümün önündeki kıvrılmış saçı geriye doğru itip, zile bastım. Kısa bir süre sonra kapı ağır ağır sanki daha ne kadar gıcırdayabilirim dercesine açıldı.

********

"Demek siz bu malikanenin sahibi Bayan Silver Paşahan'sınız?" dedi adam, pırıltılı gözlerle bana bakarken onun gerçekten bir çizgi film kahramanı olup olmadığını anlamaya çalışıyordum.Surat ifadeleri çok komikti ve Einstein'ın karikütürüne oldukça benziyordu.Kısa boyluydu,çılgın beyaz saçları ve üzerinde ona göre çok daha ciddi duran bir takım elbise vardı.Belki de yüzüncü kez aynı şeyleri aynı sırayla söylemeye başladım.

"Evet,Ben Silver Paşahan.Babam Ömer Paşahan,kendisi Türk.Ben Yarı İngiliz yarı Türk'üm.Araştırmacı yazarım ve buraya babamın isteği üzerine geldim.Kendisi bir zoolog,yani hayvan bilim uzmanı ve bu hayatta ölümüne ilgilendiği tek bir şey var:Kurtlar.Rusya'da ki araştırması henüz bitmediğinden benimle gelemedi.Onun yerine benim işe koyulmamı istedi." dedim artık neredeyse gömülmüş olduğum koltuğa birazcık daha gömülerek.Yumuşakmış.

Bu sırada saçını sıkı bir topuz yapmış kırklı yaşların başında olduğunu tahmin ettiğim bir bayan kendini önüme attı . Sanırım odama çıkıp uyuma hayallerim birazcık daha ertelenecekti.

"Ben evin düzeninden sorumluyum.Adım Nancy Sinram.Bu mutfak şefimiz Robert Blueni.Bu üç bayanda sırasıyla Tatsy,Natsy ve Katsy ,sizin hizmetinizden sorumlular efendim.Ve bu Beyfendi de evin kahyası Abraham Lion.Sorularınızı isterseniz daha sonra sorun çünkü çok yorgun görünüyorsunuz.Kızlar sizi odanıza götürüp yardımcı olsunlar.En ufak bir isteğinizde lütfen çağırmaktan çekinmeyin." dedi ve anaç bir tavırla gülümsedi.

Aynı içtenlike ona gülümseyip ,üçüz olduğuna kesinlikle emin olduğum kızları takip etmeye başladım.Merdivenleri ağır ağır çıkıp sağdan üçüncü kapıya doğru yöneldik.

Odaya girdiğimde sıkıntıyla bir nefes verdim.Babam yine adım yüzünden odamı gümüşi renklere boğmuştu. Ve her şey fazlasıyla parlaktı. Sanırım buradaki ilk işlerimden biri bu odayı yeniden düzenlemek olacaktı. En azından akıl sağlığım için gerekliydi. Ben kapıda öylece dikilip odayı incelerken kızlar içeriye dalıp hızlıca odayı tanıttılar. İçlerinden biri oldukça seri hareketlerle benim bavulun içine resmen tıktığım kıyafetleri gayet düzgün bir şekilde yerleştirdi. İşleri bittiğinde ben teşekkür edemeden,  yüzüme bile bakmadan kaçarcasına odadan çıktılar.

Şaşkınlıkla peşlerinden bir müddet bakakaldım ve ceviz ağacından yapıldığını tahmin ettiğim tahta kapının her bir ayrıntısını kafama kazdım.Şimdilik fazla ürkek olan kızları düşünmemeyi tercih ettim.

Üzerimdekilerden kurtulmayı başardım ve banyoya doğru ilerledim. Biraz rahatlamaya kesinlikle ihtiyacım vardı. Kızların ne ara açıp doldurduğunu anlayamadığım sıcak su dolu küvete şaşkın Bakışlarım arasında girip gözlerimi kapattım.İçimden bir ses babamın buraya gelmek için fazla nazlanmayacağını söylüyordu.

*********
Daniel
*********

Ellerimle masada ritim tutmaya başladım. Saatlerdir küçük bir odada, ihtiyar Meclisinden, bir ihtiyarla kapalı kalmıştım. Ve bu ihtiyarın tek derdi beni evlendirebilmekti.

"Anlamıyorum,neden yalnızlığı seçemiyorum? Özgür ve tam bağımsız bir birey olarak kafama göre takılamıyorum? " dedim sinirimi saçlarımdan çıkarmaya çalışıyordum.Pek işe yaradığı söylenemezdi tabii.İhtiyar ise sakinliğinden gram imtiyaz vermeyerek bana baktı.

"Çünkü sen Alfa'sın. Yani düşündüğün kadar özgür ve tam bağımsız bir birey değilsin. " dedi sıkıntıyla. Sanki ben onun buruşuk yüzünü görmeye bayılıyormuşum gibi! 

"Eşi olmayan benim yaşımda bir sürü Alfa var!" dedim sesimi biraz daha sakin tutmaya çalışırken ama olmuyordu!Yalnızlığımı ve sürümü seviyordum.Başımı dırdırıyla yiyecek bir eş seçmeye hiçte niyetim yoktu.

"Savaş kapıda ve sayımız az.Sürüyü tek başına toparlayamazsın .Senin seçeceğin Alfa bir eşe ihtiyacımız var. En kısa zamanda kendine bir eş bul. Yoksa bu olaya biz el atacağız. " dedi ve sakince yerinden kalkıp gitti . İhtiyar, kapıyı kapatır kapatmaz zaten belli olan öfkemi vurgulamak için masayı kapıya doğru savurdum. Masa çelik kapıya çarparken parçalara ayrılıp etrafa saçılmıştı.

Kafamın dağılması için ofisimde ki pencereye doğru yöneldim. Camı açarak içeriye serin havanın dolmasını sağladım. Bahar ayına göre yine de havalar normalden sıcaktı.

Gözlerim aşağıda ki kıkırdayan dişilere takıldı. Boş boş şeylerden bahsediyor ve kendi çaplarında gülüyorlardı işte.

Asla,diye mırıldandım kendi kendime,asla bunlardan biri olmayacak...Yenilgiyi bu kadar kabul edişime sinirlensem de Naakeller Meclisinden gelen o yaşlı bunağın haklı olduğunu biliyordum.Onu çok uzun zamandır tanıyordum ve o lanet olası herifin bir kez bile yanıldığını görmemiştim.

Madem yaşlı bunak bir eş seçmemi bu kadar çok istiyordu,tamam,yapacaktım.

"SCOTT!" gür sesim oda da sadece bir kaç saniyeliğine yankılandı ve kapı yıldırım hızıyla açıldı.Kapının hemen önünde parçalara ayrılan masaya kısa bir bakış atıp kahkaha atmaya başlayan Scott'ın susmasını sabırla bekledim. Bana bu kadar dürüst davranmakta çekinmeyen arkadaşımı içimden tebrik ettim.

"Evlenme düşüncesi bu kadar korkunç olamaz." dedi yaşaran gözlerini silerken.Scott'a doğru hafif bir hırlama gönderdim ama çocukluk arkadaşım bunu pek takmışa benzemiyordu.

"Bana bir kaç seksi kız bul.Ve lütfen beyin diye bir organın varlığından haberdar olsunlar. " Tanrım ! Neredeyse üzüntüden ağlayacaktım!

"Hmm o iş biraz zor be dostum.Öyle birisini bulsam Alfa falan dinlemem ben alırım yani." Scott'ın gülümsemesi yüzünde daha da genişlerken yapabildiğim tek şey içimden en yakın dostumu öldürmemek için 10'a kadar saymak olmuştu .

Merhaba!Bu benim ilk yazı deneyimim.Başta aklımda hiç yoktu ama birden aklımda bir kurgu belirlendi.Bende "Neden olmasın ki?" dedim ve yazdım.Umarım beğenirsiniz.Şimdiden teşekkürler^^

***********01.02.2015**********

-DÜZELTİLMİŞTİR -


KURT ADAM:ALFAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin