İşte şimdi sıçtım.
Hayır yani şanssız olduğumu biliyorum ama yine de her seferinde daha berbat bir durumda olmak zorunda mıyım sanki?
Merdivenleri yıkarcasına inen ayak seslerine kulak kabarttım.Bana kocaman gözlerle bakan periye döndüm.
"Adın ne?" dedim fısıltıyla.Büyük ihtimalle bir kaç dakika sonra konuşabilecek durumda olmayacağım için bu anın tadını çıkarmak istiyordum.
"Sab-sabrina."
"Pekala,Sab-sabrina, çığlık atıp yardım istesek bizi kimse duymaz mı? " dedim birazda onun titreyen halini taklit ederek. Sinirlendiğini belli etmemeyi çalışarak derin bir nefes aldı. Ama kıpkırmızı olmuş yüzünden duygularını pek de saklayabildiğini söyleyemezdim.
"Unuttun mu? " dedi yine de titremesine engel olamayarak, "Ben burada tutsak tutuluyorum. Dışarıya ses geçirmemesi için özel bir bariyer yapıldı. " Küçük kollarını bedenine sarıp saçlarımın arasına sokuldu.
Çok sessiz hareketlerle odanın içerisinde ki dolabın arkasına saklandım. İçeriye büyük bir öfkeyle girenlerin neredeyse yüzlerini bile hayal edebiliyordum.
Bir çözüm yolu bulabilmek için neredeyse beynimi yakmıştım.
Beynimde ki her bir nöron teker teker istifasını verip kapıyı çarparak çıkarken bile aklıma hiçbir şey gelmemişti. Soğuk terler dökerken bana bir asır gibi uzun gelen bir süre odayı ölüm sessizliği kapladı.
Oda bir anda o kadar sessiz olmuştu ki atan kalp atışlarımı duyabiliyordum.
Sessizlikle sağır olan kulaklarım benden başka kimsenin kalp atışını duyamayınca gergin bir şekilde yerimde kıpırdandım.
Korkuyla karışık bir dehşetle kafamı dolabın arkasından kapıyı görebilmek için yavaşça uzattım.
Ve bir akrep dövmesiyle karşı karşıya geldim.
***********
Alnında akrep dövmesi olan iri yarı adamın yüzüne iğrenç bir sırıtış yayıldı.
Kalbim kulaklarımda gümbürderken bir yandan da babaannemin astırdığı perdelere şikayet etmeyeceğime dair kendime söz veriyordum. Tabii yaşarsam.
Akrepli adam kolumdan sertçe tutup beni karşı duvara fırlattı.Zaten psikolojik olarak çökmüş beynim bu kadar hasarı karşılayamadı ve sadece birkaç saniyeliğine gözlerim karardı. Ama bu bir kaç saniye beni savunmasız bırakmaya yetecek kadar uzun bir süreydi. Görüşüm geri geldiğinde boğazımda kalın nasırlı parmakları hissedebiliyordum.
Gözlerimi zarı zoruna açabildiğimde etrafta bir kaç yıldız ve yukarıya doğru çıkan iki adam gördüm . Bakışlarım boğazımı sıkan Akrepli adamın arkasında ki kas yığınına kaydı.
Gözlerimin şeriti kopmuş gibiydi. Bakmak istediklerime bakamıyordum ama bana daha iyisini sunuyorlardı.
"Hey, kızı öldüreceksin! Daha periye ne olduğunu bilmiyoruz!" dedi kas yığını. Ama yetkinin onda olmadığı çok barizdi.
"Orman perisini tutsak almamız en başından beri saçmalıktı zaten. Hiç değilse bebek bakıcılığından kurtulmuş olduk. "
Birden bire bana oldukça narin gelen boynumdan adamın parmaklarını uzaklaştırmaya çalıştım. Mazallah kırılır falan. Bir de onunla uğraşmayalım....
"Çek şu iğrenç parmaklarını üzerimden! Yoksa senin için hoş şeyler olmaz. " dedim ondan tiksindiğimi saklamaya çalışmadan.
"Bak sen, bu halde ne yapabilmeyi umuyorsun acaba, küçük sürtük? " dedi sigara içmekten sararmış dişlerini gizlemeye gerek görmeden. Leş nefesini inatla yüzüme üflüyordu ve midem intihar etmek üzereydi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
KURT ADAM:ALFA
Fantastik-Hangisi daha tehlikeli olabilir? Çekirdek almak için gittiği markette hayaletler görmesiyle başlayan olaylar silsilesinin içerisinde kalan Silver mı? Babasının ölümüyle gözü dönmüş bir Alfa mı? -Hangisi daha aşık? Hiç kimse tarafından sevilmedi...