"Sen de duyuyor musun? "
"Kahrolsun yine ne var!? "
*************************
Kulaklarımı sonuna kadar açarak paranoyaklaşmaktan patlama derecesine gelen beynimi zorladım.
Sonra derin bir nefes alarak oturduğum yerde gevşedim."Bariyer yıkılıyor. Onun sesi bu." dedim mırıldanarak. Çok uykum vardı. Ama bir deliyle yan yana uyuma düşüncesi tüylerimi diken diken ederken uyuyamazdım. O yüzden eve kadar sabretmem gerekecekti.Yani o zamana kadar sağ kalmayı ümit ediyordum.Sadece bedenen değil...Zihnen de...
Biraz sonra büyük bir gürültüyle bariyer yıkıldı. Bella kollarını bedenine sararak olan biteni korkuyla izliyordu. Derin bir nefes aldım ve oturduğum yerden doğruldum. Eve kadar oldukça uzun bir yolumuz vardı ve başlamak yolun yarısıydı.
**********************
Yürümeye başlayalı tam üç saat olmuştu. Ve lanet yarıktan daha çıkamamıştık . Sürekli söylenip duran Bella' yı hesaba katmıyorum bile! Daha fazla direnemeyerek bulduğum bir kayanın tepesine tünedim. Bella ise bir müddet etrafını süzüp temiz bir yer aradı. Kahkahamı bastırmakta oldukça zorlandım. Tanrı aşkına, bir yarığın içerisinde sıkışıp kalmıştık. Ve onun tek derdi temiz bir yere oturamamaktı. Etrafı didik didik edip haliyle temiz bir yer bulamayınca oflayarak ayakta dikilmeye karar verdi. Bense artık kahkaha atmakta bir sakınca göremiyordum. Bana kötü bakışlar atarak susturmaya çalışan Bella'ya daha çok sırıttım. Ağzımı açıp onu gıcık edecek bir kaç laf söylemek üzeredeydim ki son bir kaç aydır oldukça tanıdık gelen bir koku burnuma doldu.Bu derecede yaşayan bir ceset gibi kokabilecek tek ırk tanıyordum.Shipinler!
Ben susmuştum ama sürekli söylenip duran Bella, Shipinin dikkatini buraya çekmişti. Bella'yı kolundan tutarak ani bir hareketle yanıma oturttum. Ama o susmak yerine bir de çığlık atmayı tercih etti. Ağzını elimle kapatıp susmasını işaret ettim. Kafasını hızlıca sallayarak anladığını -çok şükür - belli etti. Yine de geç kalmıştık. Çünkü Shipin ne yaptığımızı çözmeye çalışır gibi başını sağa eğip bizi incelemeye başlamıştı. Bir yandanda şaşkınlıktan şaşkınlığa koşuyordum. Şimdiye kadar saldırmış olması gerekirdi. Ama o sadece boş bakışlarla bizi inceliyordu. Kafamda olaylar yavaş yavaş çözülmeye başlıyordu. Demek ki farkında olmasam da başarmıştım. Shipinlerin dürtülerini belirleyen Vea taşını iyileştirmiştim. Mutlulukla gülümsedim. Ama bu fazla uzun sürmedi. Mağaradayken kontrol bende değildi. Ve ne yaptığıma dair en ufak bir anım dahi yoktu. Yine de moralimin hemen bozulmasını engelledim.Çünkü bu güzel habere gerçekten ihtiyacım vardı. Shipin, boş bakışları ani bir değişime uğradı ve yüzüne benim ki gibi bir gülümseme kondurup yoluna devam etti. Ben şaşkınlıktan konuşamazken Bella her zamanki gibi yeteneğini konuşturdu.
"Sen gerçekten de Delfina'sın. Buna inanamıyorum. Bu çok güzel bir şey. Artık ırklar kavga etmek zorunda değil. Çünkü dengeyi sen sağlayacaksın. " dedi ve bahsettiği kişi kendisiymiş gibi hayran hayran gülümsedi. Cevap vermeyerek yüzümü buruşturdum. Ama o, şu an beni görmüyordu bile.
Sonra aniden yüzü düştü.
"Ama sen bize yalan söyledin. Hem de hepimize! Danny'e bile! Aman Tanrım, seni asla affetmeyecek! " ağzına bir tane yapıştırarak susmasını sağlarken sessizce yutkundum. Evet, bu da vardı tabii. Bella ağzını kendi elleriyle kapalı tutmaya devam ederken benden bir açıklama beklediği bariz belliydi. Ama ne diyeceğimi bilmiyordum.Yutkunarak zaman kazanmaya çalıştım. Bir yandan da beynimde ki kelimeleri sıraya dizmeye çalışıyordum.
"Ne yapabilirdim ki? Herkes Delfina'ya çok öfkeliydi ve ben Delfina'yı daha yeni tanıyordum! " dedim öfkeyle ayağa fırlayarak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KURT ADAM:ALFA
Fantasy-Hangisi daha tehlikeli olabilir? Çekirdek almak için gittiği markette hayaletler görmesiyle başlayan olaylar silsilesinin içerisinde kalan Silver mı? Babasının ölümüyle gözü dönmüş bir Alfa mı? -Hangisi daha aşık? Hiç kimse tarafından sevilmedi...