Bölüm 19

3.6K 210 25
                                    

"Nerdesin sen şimdi ?" Sabırsızca yerimde kıpırdandım.Sorum havada asılı kalmıştı. Telefonun öbür ucundaki Robert ,cevap vermeyi reddediyordu.Çizmelerimi ayağıma tek elle geçirmek için büyük bir çaba harcayarak olduğum yerde tepindim.Oflayarak gözümün önüne düşen bir tutam saçı sökercesine geriye ittirdikten sonra nefes nefese doğruldum.Bir insan bu kadar mı ayakkabı giyme özürlüsü olur ?Yok ya bu böyle olmayacak ,bir gün ayakkabıları giymeye çalışırken öleceğim işte o zaman çok üzülürüm.


"Ya tamam sen haklısın daha sonradan senin için bir araba falan yollamalıydım ama beni biliyorsun." dedim mırıldanarak.Burada demek istediğim 'Ben malım beni affet." ama hiçbir zaman bu kadar açıksözlü olmamıştım ve büyük ihtimalle olamayacaktımda.


Telefonun diğer ucundan bana cızırtılar ve homurdanmalar ulaşmaya başladığında hiç değilse telefonu açık bırakıp gitmediği için sevinmiştim.


"Tamam anladık geveze.Artık acele etsende Shipinler yeniden bariyer kurmadan merkeze ulaşabilsek değil mi ? Bu arada Daniel'ı sakın peşine takma gerekirse kopar kafasını zaten bir kafaya ihtiyacı varmış gibi gözükmüyor." dedi hala dağda bırakılmış olmanın verdiği öfkeyi çıkaramayarak.


Bense telefonu biraz uzaklaştırıp "Daniel! Robert ,sana bir şey diyecekmiş!Kafanla ilgili bir şeyler dedi ama ben tam anlam veremedim!" diye bağırdım.Bunun üzerine telefonun diğer ucunda küçük çaplı bir kıyamet koptu.Yıkılan tencere ve tavaların çıkardığı ses ,beynimi delip geçerken gözlerimi sıkı sıkı yumdum.Kesinlikle her ne yapıyorsa canı çok yanmıştı.


Allah'ım Daniel korkusu nelere kadir böyle ? Uzun bir müddet büyük ihtimalle kalp krizi geçiren Robert'dan cevap alamadım.Gözüm kolumdaki saate çarptığında ok gibi arabama doğru fırladım.Arabam.Yani Daniel'ın arabası ehehe.Kendi arabamı riskli bir göreve götüremezdim.Özelliklede gideceğimiz yer bir bataklıksa.Hem olurda ölürsem cesedimi birinin bulması gerekiyor ama şimdiden negatif düşünmeyelim tabii.


Ormanın dışındaki asfalt yolda hızla ilerlerken arabanın içinde bir horlama sesi yükseldi.Ani bir frenle arabayı derhal durdum ve korku dolu gözlerle arka taraftan koltuğuma çarpıp yere düşen 'Şey'e baktım.Yerdeki şey çırpınarak üzerindeki çuval benzerimsi şeyleri bir kenara itti ve öfkeyle tiz bir çığlık attı.Yok artık Lebron James!


"Kız silikonlu ne yapıyorsun burada ?" dedim şaşkın şaşkın.Ulan kaçıra kaçıra silikonluyu mu kaçırdım ? Bende şans olsa zaten fok balığı olarak doğardım.Nedenini sormayın sadece sempatim var diyelim.Dağılmış saçlarını öfkeyle düzeltti.O dudağındaki şey ne ? Yoksa silikonu mu patladı ! İnşallah sigorta karşılıyodur.


"Ya ne yapıyorsun sen !" dedi bir türlü düzelemeyen tiz sesiyle.


"İyiyim,sen ne yapıyorsun ?" diyerek zekamı konuşturdum.Elini dudağına götürüp bana baktı.Ne demek vat dı fak ya ne demek ? Patlamış mı cidden?Telaşla eğilip baktım.Dudağındaki küçük çiziği fark edince sinirle ağzına bir tane yapıştırdım.Şimdi şaşkın şaşkın bakma sırası ondaydı.


Koltuğuma tekrar otururken "Benim yüzümden bir şey oldu sandım.Aklımı aldın be.İn arabadan çabuk ,az işim var benim geç kalıyorum." diyerek inmesini bekledim.O ise yanımdaki koltuğa geçerek kemerini taktı.

KURT ADAM:ALFAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin