Dirseklerimin üzerinden doğruldum. Çıkan gürültüyle içeriye birilerinin girmesini umdum ama beklediğim gibi olmadı. Kolayca bir köşeye fırlatılıp atılmak istemiyordum. Çünkü iyi hissettirmiyordu.
Normal şartlarda burada bir dakika bile durmazdım. Şimdi ki güçlerimle de kesinlikle kimse bana mani olamazdı. Ama görmüştüm. Midemi bulandıran o hayal kırıklığını ve nefreti iliklerime kadar hissetmiştim. Bu da sürekli erteleyip durduğum benliğime bir savaş açmıştı. Danny'nin gözlerinde ki ifade kendimden tiksinmeme neden olmuştu.Ve kısa bir süre önce ... Ben....Kontrolü kaybetmiştim.
Omuzlarım iyice çöktü.Öylece oturduğum yerden kalkamıyordum. Kollarım bedenimin yanlarında amaçsızca sallanıyordu. Ve kafamın içerisinde ki bir ses sürekli ama sürekli yalnız olmadığımı söyleyip duruyordu. Yine de oda da benden başka birisi olmadığı çok barizdi.
Ve sanırım gururum da kırılmıştı. Ne bekliyordum ki ?Onu sürekli kandırıp yalanlar dizdiğim için beni plaketle ödüllendirmesini mi?
Ama ...Herkesin içinde.... Sana ne yaptığını gördün mü? Herkesin içinde....
Kafam patlayacak gibi olduğunda kendimi yatağa atarak ölü taklidi yaptım. Yüzükoyun bir şekilde nefes almadan yatıyordum.Kısacası kendime ölü taklidi yapıyordum!
Belli bir süreden sonra komik gelmeye başladı. Önce ufak ufak ve sessizce güldüm. Güldüğümü kendimden bile saklıyor gibiydim. Ama daha sonra odayı inleten cesur kahkahalara dönüştü. Dışarda bekleyenleri görmediğim halde gerildiklerini hissedebiliyordum.
Sanırım delirmem için ortam oldukça müsaitti. Ama bulunduğum oda Daniel'ın odasıydı.... Sınıra yaklaştığımda ,kendimi tutamayacak gibi olduğumda,onun o tuhaf yağmurumsu kokusu bana ulaşıyordu.Sanki odanın içine toprağın rahatlamasını sağlayan yağmur, devamlı yağıyor gibiydi.
Buram buram o kokuyordu ve her yerde onun izleri vardı. Vay be...Nerden nereye işte. Boşuna babana bile güvenmeyeceksin demiyorlardı.
Duygusal yanımın bana mantıklı açıklamalar yapmasına fırsat vermeyerek ayağıma baktım. Düşerken ani hareketimden dolayı ayağımı zorlamıştım ve kabuklanmaya başlayan yara yeniden açılmıştı. İnce ince kan sızıyordu.Anlaşılan evren benimle bir tür hesaplaşma içerisindeydi.Daniel'ın sardığı sargıyı çıkarıp bir köşeye fırlattım.
Ne o? Şimdide cansız varlıklara karşı öfke mi duymaya başlıyorsun?
Kendi kendime "Sabrina gelene kadar sabretmeliyim. " diye mırıldandım. Ama sesim umduğumdan çok çıkmıştı. Sanki odadaki başka birine duyurmaya çalışır gibiydim. Kaşlarım hoşnutsuzca çatıldı.
Sana diyorum. Burada biri var...
"Ya," dedim alayla, "Koca çenenle karıştırıyor olmayasın? "
Yine yüksekti... Fazla yüksek. Artık ürpermemi engelleyemiyordum. Odayı bu sefer daha bir dikkatle süzdüm. Taramayı tam bitirdiğimde sol tarafımda bir hareketlilik hissettim. Hızla yatağın içerisine girip daha öncesinden söylendiğim kalın yorganı bedenime sardım. Oldukça kalındı ve hiç değilse beni fiziksel darbelere karşı koruyabilirdi.Aynı zamanda hareketlerimi kısıtladığını da inkar edemezdim ama şu an kesinlikle hareket etmek istemiyordum.Gözlerimle hareket eden şeyi aradım.Fakat herhangibir şeye denk gelmedim.Farkında olmadan paranoyaklaşmış mıydım? Mümkün müydü?
Kendi kendime çelişirken bu sefer de ahşap zeminin üzerinden bir karartının geçtiğini gördüm.Kalbim iyiden iyiye çarpmaya başladığında sıradaki korkum kalp krizi geçirip geçiremeyeceğim üzerineydi. Farklı şeylere odaklanmalıydım. Mesela Bella benim masum olduğumu anlatmış mıydı? Beni savunuyor muydu? Yoksa Daniel'ı bana karşı dolduruyor muydu? Sabrina daha gelmemiş miydi?

ŞİMDİ OKUDUĞUN
KURT ADAM:ALFA
Fantasi-Hangisi daha tehlikeli olabilir? Çekirdek almak için gittiği markette hayaletler görmesiyle başlayan olaylar silsilesinin içerisinde kalan Silver mı? Babasının ölümüyle gözü dönmüş bir Alfa mı? -Hangisi daha aşık? Hiç kimse tarafından sevilmedi...