Bölüm 16

4.4K 233 51
                                    

Varlığımın ve tüm hücrelerimin son damlasına kadar bir Usain Bolt edasıyla koştum. Bir yandan da tozlanmış çarkları çevirmeye çalışarak babamın geç geleceğini belirttiği halde neden erken ve de habersiz geldiğini bulmaya çalışıyordum.

Evin geniş bahçesine adımımı attığımda başka bir gerçek yüzüme çarptı. Ben şimdi babama ne diyeceğim? Saat olmuş gecenin körü. Soluklanmaya çalışarak yavaş adımlarla eve doğru ilerledim.

Işığı yanan oda da babamın ileri geri giden siluetini gördüğümde istemsizce yutkundum.Harbiden ne diyeceğim lan?
Babam beni hiçbir zaman dövmemişti. Gerçi yokluğunu babaannem doldurmuştu ama o konuya girmek istemiyorum. Yine de babam konuştuğu zaman öyle bir konuşurdu ki 'keşke ağzımı burnumu kırsa ' derdiniz.

Ne kadar geç gidersem yiyeceğim azar o kadar büyük olacağı için kendimi, ben ve göt korkumla birlikte kapıyı çalarken buldum.

Kapı açıldı. Ama o nasıl bir açılıştır? Önümden fırtına geçse bu kadar sarsılmazdım heralde. Buz gibi bir gece de bir yerlerimde dahil olmak üzere sucuk gibi terliyordum.

Babamla göz göze gelince bir anda tüm korkum buhar olup uçtu. En azından bir süreliğine. Çünkü onu karşımda biraz daha kırlaşmış saçları, biraz daha uzamış sakalları ve biraz daha yorgunlukla çöken omuzlarını görünce ağzımdan kaçan bir çığlıkla ona sarıldım.

Göz yaşlarım akmak için sınırları zorladığında sanki bunu engelleyebilecekmiş gibi burnumu çektim.

Babam bana sardığı kollarını biraz daha sıkıp beni koklarken "Yine mi burnunu bana siliyorsun? Bazen ben gelmesem burnunu silmeyecekmişsin gibi hissediyorum. " diye mırıldandı. Keyifle kıkırdayarak kendimi babamın kollarından kurtardım.

"Doğruyu söyle. İhtiyarlaşmamak için mi yiyorsun benim ömrümü? " dedim, çocuksu bir mutlulukla parlayan ela gözlerine bakarken. Sanırım zaman sizden sadece gözlerinizi çalamıyordu.

Homurdanarak bana baktı. "Doğruyu söyle. Benden böyle kurtulabileceğini düşünmüyorsun değil mi? " dedi kaşlarını yukarıya kaldırarak.

"Ehehe." verebileceğim tek tepkiydi.

*************
Derin bir nefes aldı ve başını yukarıya kaldırarak sabır dilendi. Sonra tekrar bana döndü.

"Kızım bu saatte dışarda neredeydin? "

"Ne zamandan beri yürüyüş yapmak yasak oldu? "

"Ne zamandan beri yürüyüşler gecenin bir saati yapılır oldu? "

"Zaman farkına alışamadım. "

"Bir haftadan fazla oldu."

"Kurtları inceleyeyim demiştim. "

"Ekipmansız? "

Artık resmen nereye tüy diksem moduna bağlamıştım. En sonunda aptalca bir şey söylememek için sustum. Babamın alnında seğiren damar dikkatimi dağıtıyordu zaten.

Havayı koklamaya başlayınca gerilerek pür dikkat onu izledim. Gene ne buldu Allah aşkına.

Kaşlarını çatarak bana döndü. "Bir yerden erkek parfümümü geliyor? " dedi kuşkuyla dikkatini üzerimde toplarken.

He babacım o parfüm Daniel'a ait ya, merak etme sen. Şansıma tüküreyim. Zoolog bir babaya sahip olmak böyle bir şeydi. Mesleğinin alışkanlıkları günlük yaşama sıçrıyordu. Örneğin ilk sigara deneyimimde sadece br fırt çekmeme rağmen bunun kokusunu almış ve tabiri caizse ağzıma sıçmıştı.

KURT ADAM:ALFAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin