1. BÖLÜM: ZİYAN OLAN
Zamanın kendisiyle köprüde karşı karşıya gelirseniz, sudan ilk çıkanın hayatta kaldığını öğrendim. Bu yüzden köprüden geçmeyi değil okyanusu aşmayı hedeflemeliydi insan.
Ben boğuldum.
Buz gibi soğuğun damarlarımda yavaş yavaş gezindiğini hissedebiliyordum. Çatık kaşlarımın altından nefretle bakan gözlerimin yansıması, soğuktan buhar tutmuş camda bağırıyordu. Hangisinden daha çok rahatsız olduğumu bilmiyordum. Tek bir şey dışında artık hiçbir şey bilmiyordum: Yanlış bir seçim yapmıştım.
Dişlerimi sıktım, avuçlarım kanayana kadar tırnaklarımı etime geçirdim, nefesimi tuttum, damarlarım çatlayana kadar zihnimi uyuşturdum ama o geceden sonra bir daha kendime gelemedim. Kendimi unutmuş gibiydim. Kendime o kadar yabancıydım ki hâlâ burada ne yaptığımı, neden hâlâ hiçbir şey yapmadığımı bilmiyordum. İnsan hangi yolun sonunda yeniden kendine dönen bir kavşağa rastlıyordu, bilmiyordum; bu yüzden son günlerde yaptığım gibi sık sık yeniden kendimi hatırlamaya çalıştım.
İsmim Maya.
Artık kendimle ilgili bildiğim tek şey buydu.
Kumral bir süredir ortalıkta yoktu. Pars sürekli buradaydı ve Fetih Yargıcı'dan daha kötüydü. Neredeyse nefes almama dahi izin vermiyordu. Beni attıkları odadan sadece tuvalete gitmek için çıkıyor ve istisnasız her seferinde suçlayıcı bakışlarını koridorun diğer ucunda üzerimde yakalıyordum. Onunla iki arkadaş gibi geçindiğimiz o günlerin üzerinden çok geçmemişti ama sanki hayatımla arama yılların oluşturduğu bir mesafe girmiş gibi yorgundum.
Tuvalet ihtiyacımı karşıladıktan sonra kendimle çelişerek günler sonra bir kez daha ellerimi lavabonun kenarına yasladım. Karşımda duran aynaya bakmaktan kaçıyordum. Halimi görmek, ne kadar berbat göründüğüme şahit olmak istemedim. Musluğu açıp avuç içlerimde her gece kendini tazeleyerek kanayan ve her sabah kuruyan ama asla iyileşmeyen yaraları temizlemeye çalıştım. Çabalamak boşunaydı, çıkarmaya uğraştıkça daha fazla kan akıyordu. Sonunda pes edip kâğıt havluları üstün körü ellerime sararak banyodan çıktım.
Üzerimde hâlâ aynı elbise vardı. Saçlarım birbirine girmişti. Peri'nin tüm ısrarlarına rağmen ne duş alıyor ne üzerimi değiştiriyor ne de geceleri o büyük yatağın içine giriyordum. Beni buraya getirip öylece terk etmişti, benimle istediği gibi oynayabileceğini sanıyordu. Onun aksine ben, sanrılardan bile oldukça uzakta, hiçliğin tam ortasındaydım.
İlk bakışta bakımsız, sıradan gibi görünse de gözüme, bulunduğum oda oldukça özenilmiş bir dizayna sahipti. Duvarlar açık ton kahverengiden oluşuyor, odanın ortasında koyu yeşil örtüsü olan bir yatak duruyordu. Perdeler, tezat bir uyum oluşturarak koyu renk mavi duvarın bitiş çizgisine kadar uzanıyordu. Yatağın yaslandığı duvarda Fransızca olduğunu düşündüğüm birkaç kelimeden oluşan bir tablo vardı. Yatağın bir kenarında çekmeceli bir komodin, diğer tarafında uzun ve şık bir gece lambası duruyordu. Odayı karıştırmak ya da daha fazla incelemek gibi bir niyetim yoktu. Benden önce kimi ağırladığını bile bilmediğim odaya anlamsız şekilde öfkeliydim. Burada çok kalıcı da değildim. Beni ya serbest bırakacak ya da öldürecekti.
Birkaç hızlı adımda pencereye kadar gidip bir hışımla kapalı perdeleri sonuna dek açtım. Karanlık, bir çığ gibi odanın içine süzülürken camdaki yansımadan yüzümü gizledim. Ondan kaçtıkça, bir şekilde kendime koşuyordum. Kendimden her kaçışımda onun kapısını bulduğum gibi.
Yatağın yanına kadar yürüyüp eteğin açılmasını bir kez daha önemsemeden bacaklarımı uzatarak yere oturdum. Sırtımı yatağa verdim, yarısı yaralara yapışmış peçeteleri temizlemeye çalıştıysam da boşunaydı. Ellerimdeki kan her geçen saniye kendimi daha kötü hissettiriyordu. Kendimi bir katil olarak görmek, hem de en yakınlarının... Bu düşünce, tek başına bana işkence yapabilirdi ve başka kimsenin bir şey yapmasına gerek kalmazdı.
![](https://img.wattpad.com/cover/13010577-288-k659844.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GECENİN HİKAYESİ
FantasySıradan bir günün akşamında, geçmeye çalıştığı köprüden nehre düşmek üzereyken ölüm tarafından kulağına fısıldandı. "Uzatılan buz gibi soğuk bir el bütün hayatına dokunacak." Bağımlılar ve Avcılar bu kez sıradan bir hayatın hayalini kuran, geceye do...