BÖLÜM 13 - SAFİR TANELERİ
Koyu renkli duvarların üzerinde altın çerçeveli resimlerdeki her bir yüz ciddiyetinden ödün vermemiş, vurulan her bir fırça darbesinin hakkını vermek ister gibi düşmana korku salan bakışlarla resmedilmişti. Dor'lar ömürleri boyunca farklı simalara bürünür, yeri geldiğinde bambaşka kişiliklere ev sahipliği yaparlardı lakin bunlardan sadece bir tanesiyle anılmak ister, sanki ömür boyunca hep çatık kaşlar ve sivri bakışlarla etrafına korku yayan bir kişiliğe sahipmişler gibi hatırlanmak isterlerdi, çünkü gülen her bir yüz görende acizane bir hissiyat bırakırdı ki cesur ve korkulan bir yüzün bunlarla yakından uzaktan alakası olmaz. Gülmek zayıflıktır.
Asılan bu çerçevelerin her birisinde farklı bir sima vardı ama resmedilmek istenen şey hepsinde aynıydı, cesaretle harmanlanmış fırça darbeleri tuvalde yağ gibi kaymıştı. İç içe geçen renkler karmaşa oluşturmaktan ziyade bir cümbüş yaratıp atmosferi daha da şahlandırıyordu.
Lenora'nın bakışları sıranın en sonundaki çerçeveye kaydı. Üzerinde bir parmak kalınlığında toz.. Boş bir yüz öylece duruyordu. Et parçası; üzerine çizilecek gözleri, burnu, dudaklarıyla insan olmayı bekliyordu. Karanlık, arka planı olmayan bu yüzü korkutucu bir hale bürümüştü.
Derin bir nefes alıp kalktığı sandalyesine geri döndü. Uzuvlarının her biri uyumuştu ve düşünceleri kafasının içinde ordan oraya savruluyor, tarifi zor bir hissi ılık ılık vücuduna yayılmasını bekliyordu.
Temiz yüzlü hizmetliler geniş odanın içerisinde oradan oraya koşturup duruyorlardı. Aralarda Lenora'ya kaçamak bakışlar atıp gergince alt dudaklarını dişlemekten kendilerini alamıyorlardı. İşte o gün gelmişti. Birlik Günü. Koca bir şehrin kaderi şöminenin yanında süklüm püklüm oturan, ince ve hastalıklı bir çehreye sahip bu kızın ellerinde miydi şimdi?
"Bir isteğiniz var mı?" Diye sokuldu genç kızlardan bir hizmetli. Diri yüzü pırıl pırıl parlıyor, etrafına mayhoş bir koku ve enerji yayıyordu.
Lenora titrek bir nefes verip iki yanından süzülen saçlarına ellerini geçirdi. "Yok," dedi ve zorla gülümsemeye çalıştı. Bakışları karşısındaki genç yüzde dolaşırken gözlerinde takılı kaldı. Bir kaç sene önceki halini o gözlerde görmeye başladığında parmakları sandalyesine yapıştı.
"Senin benden bir isteğin var mı?" Diye sorduğunda genç kız beklemediği bu soru karşısında apışıp kalmıştı ama hemen sonra kendini toparlamayı başardı. Yüzünü mahçup bir şekilde yere eğip ellerini önünde kavuşturdu. "Yok efendim," ardından o bakışlar yeniden birbirini bulduğunda genç hizmetli histerik bir sesle mırıldandı.
"Elbet Birlik Günü zaferle sonuçlanacaktır, buna hiçbir şüphem yok. Ama her şey bittiğinde, herkes sinesine çekildiğinde umarım bizim sizi iyi hatırladığımız gibi siz de kendinizi öyle hatırlayabilirsiniz." Cümlesini bitirdiğinde göğsü hiddetle kabarmış, yüzünün önüne düşen siyah saç tutamları bakışlarını daha da keskin bir hale getirmişti.
Lenora şaşkınlıkla karşısındakini izlerken duyduğu cümleyi sindirmeye çalışıyordu ama genç hizmetli buna fırsat vermeden azgın kalabalığın arasına karışıp gözden kaybolmuştu.
"Bu neydi şimdi?" Diye kendi kendine mırıldandığında kalabalığın arasında tanıdık bir yüzün kendisine doğru yürüdüğünü görünce bir nebze de olsa rahatladı.
"Athor birazdan burada olur, hazır mısın?" Ryker'ın sıcak sesi Lenora'nın kulaklarında artık yuva yapmıştı ve bu tanıdık sesi duymak güvende hissetmesini sağlıyordu.
"Hazır değilim," dedi bakışları Ryker'ı bulurken. Ryker ellerini cebine atıp gözlerini kenetledi. Bir an bu bakışlarla zaman yolculuğu yapmıştı. Lenora'yı çikolata dükkanında gördüğü ilk gün bu bakışlar yüzüne yerleşikti. Sonra Barb'ın evinde uyandığı günlerden birinde korkunun ev sahipliği yaptığı bakışları hafızasında en dibe kazınmıştı ve işte şimdi bu aynı bakışları her şeyi anlatıyordu. Lenora korkuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BATAKLIK ÇİÇEĞİ
Fantasy-TAMAMLANDI- Bizim için yazılmış kaç son var bu hayatta? Yaşamanın; nefes almak, köprü altlarındaki tekinsiz tiplere paçayı kaptırmamak, gazete köşelerinde ek iş aramak ve çikolata paketlemek sandığım bir döneminde en yakın arkadaşımın kaybıyla hay...