BÖLÜM 20 - GERÇEKLER DENİZİNDE BOĞULMAK
"Öldür beni Lenora, bileğimdeki Nilüfer'e bir bıçak darbesi indir. İndir ve öldür beni. Git buradan. Ait olduğun yere git. Anddora'nın da Eva'nın da laneti bıraksın peşini. Git dünyana, yaşa. Ama son bir kez beni öpmeyi unutma."
Lenora nefes nefese uyandığında Ryker'ın boğuk sesi hâlâ kulaklarında yankılanıyordu. Gördüğü rüyanın etkisiyle yanında Ryker'ı aradı ama gördüğü tek şey Ervildo Eva'nın malikanesinin bir odasıydı. Yine her şeyin başladığı yerde uyanmıştı.
Gözlerini kısa bir anlığına kapadı. Adrienne'ın süreti karşısına oturduğunda korkuyla gözlerini açmıştı. "O bir şeytan," diye mırıldandı. "Gitmem gerek, buradan gitmem gerek," deli gibi aynı cümleyi tekrarlamaya başlamıştı ama Adrienne'ın uğursuz soluğunu ensesinde hissediyordu.
Kolları ve bacakları bir tondu sanki. Görevlerini yapmaktan ziyade öylece duruyorlardı. "Uyuşturdular beni," diye bir varsayımda bulundu.
Zor da olsa ayaklanmayı başardığında neredeyse sürünerek kapıya gitti. Kulpunu var gücüyle indirdi ama kilitliydi.
"Çıkarın beni buradan," diye inledi. Avuçlarıyla kapıyı dövmeye başladığında dışarıda bir hareketlilik olduğunu sezdi.
"Çıkarın diyorum size." Telaşlı adımlar kapının dışında koşturuyordu şimdi. Avuçları yanıyor, yüreği çarpıyordu. Ruhsuz nefesleri tekrardan soluyordu.
Biraz sonra kapı açıldı. İçeri Ervildo Eva girdiğinde yüzünde tamahkar bir gülüş vardı. Kaşları dümdüz, gözleri bıçak keskinliğinde parlaktı.
"Sonunda uyanabildin." Dedi ruhsuz bir sesle. "Tıpkı bir ölü gibiydin."
Lenora'nın gözleri kapıya kaydı. Koridorda resmi giyimli bir kaç erkek barikat kurmuş dik dik bakarak en ufak bir hareketlenmede öne atılmayı bekliyorlardı.
"Gitmek istiyorum." Diye tısladı Lenora. Dişlerinin arasından kaçan bu cümle Ervildo Eva'ya çarpıp sekmiş, omuz silkerken itici bir kahkaha dudaklarından yükselmişti.
"Ben de bazı şeyleri istiyorum, gerçi eninde sonunda benim oluyor."
Lenora bayık bir bakış atıp dilinin ucuna gelen kelimeleri tükürerek söyledi. "Sen bir pisliksin."
Ervildo Eva'nın kılı bile kıpırdamamıştı. Yüzünde bir hinlik rüzgarı eserken oldukça keyifli görünüyordu. "O ben değilim, seni buraya gönderenler."
"Ben Adalbert Adalle için geldim. Ve senin yaptığın bu şey bir savaş sebebi!" Ardından durdu, kafasına dank eden bir düşünceyle sarsılmıştı şimdi. Vücudu baştan aşağıya amansızbir şekilde titrerken, "Nora," diye inledi.
"Nora dün gece çoktan gitti."
Lenora duyduğu cümle karşısında boşluktan düşüyormuş gibi hissetmiş, ayaklarının bağı çözülürken olduğu yere serilmesine ramak kalmıştı. Son kaçış kapısı çoktan kapanmış, sürgüsü üzerine çekilmişti.
Ervildo Eva bu sefer oldukça içten bir kahkaha atmış, neredeyse gözlerinden yaşlar gelecekti.
"O kadar safsın ki!" Dedi aşağılayan bir sesle.
Lenora kaşlarını çatmış izliyordu. Dizlerinin üzerine çökmüştü ve saçları iki yanından süzülüyordu. Gücü bedenini çoktan terk etmişti.
"Hâlâ fark edemedin değil mi? Salak kız!" Lenora soran gözlerle Ervildo Eva'yı izlerken duvar misali ifadesiz bir yüze sahipti.
"Birlik Günü ha? Hepsi koca bir yalan. Sen yalan üzerine kurulmuş bir şehrin kurbanı olarak buradasın."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BATAKLIK ÇİÇEĞİ
Fantasy-TAMAMLANDI- Bizim için yazılmış kaç son var bu hayatta? Yaşamanın; nefes almak, köprü altlarındaki tekinsiz tiplere paçayı kaptırmamak, gazete köşelerinde ek iş aramak ve çikolata paketlemek sandığım bir döneminde en yakın arkadaşımın kaybıyla hay...