BÖLÜM 16 - BİLİNMEZ

3 0 0
                                    

BÖLÜM 16 - BİLİNMEZ

Suyun altında nefes almaya çalışmak, ciğerlerine dolan tuzlu suyun patlamaya ramak kalması, canlı canlı toprağa gömülmek, ıssız bir okyanusun ortası, gittikçe daralan kapısız bir odanın ortasında sandalyede bağlı olmak, işte bu saydıklarının toplamı tek bir ana sıkışmıştı.

Kulakları hala duyduğuna inanamaz bir halde gözlerini iri iri açmış karşısındaki yaşlıya bakıyordu. "Anlayamadım," dedi sonunda konuşmayı yeni sökmüş bir çocuk gibi. "Ne kocasından bahsediyorsunuz?"

Cliff bıyık altı gülerken iri bir üzüm tanesini ağzına attı. "Bizim kuzey
dağının eteğindeki bağın üzümü, tadı nasıl?"

"Hafif mayhoş," diye yanıtladı genç oğlan. Sanki Lenora'nın varlığı unutulmuş, masada sadece ikisi varmış gibi üzüm için tartışıyorlardı.

"Hey, size diyorum."

Ervildo Eva Lenora'nın orada olduğunu yeni fark etmiş gibi bütün ilgisini Cliff'ten alıp Lenora'ya verdi.

"Kusura bakma lütfen matmazel. Kocan ile sohbete dalmışım."

Lenora neredeyse elini masaya vuracaktı. "Ne kocasından bahsediyorsunuz?"

"Sana söylemediler mi?" Lenora şimdi kaşlarını çatmıştı. Ayak tabanlarından başlayan bir karıncalanma zehirli ve dikenli bir sarmaşık misali usulca bacaklarını sarıyordu.

"Neyi?"

"Bir kız veriyoruz evet, ve bir de kız alıyoruz." Lenora olduğu yere yığılmamak için büyük bir çaba harcamıştı. Ervildo Eva'nın sesi kulaklarında yankılanıyor, pis bir kahkaha ona eşlik ederken aynı cümle tekrar ediyordu.

"Bize çeyizinle geldin Lenora."

Pamuklara sarılmış halde, yüksekçe bir yatakta gözlerini aralayan Lenora bir süre nerede olduğunu idrak edememiş, hemen sonra kötü bir kabus gördüğünü düşünüp rahatlayarak omuzlarını düşürürken kapıda beliren bir hizmetlinin oldukça şık bir elbiseyi denemesi için odaya getirdiğini gördüğünde çığlığı koyvermişti.

Gerçeklik algısını yitirmiş gibiydi. Kim olduğunu dahi bilmiyordu sanki. Beyninde bir dalgalanlama her şeyi oradan oraya savuruyordu. Bu dalgaların ortasındaki Lenora'nın boğulmasına ramak kalmıştı.

"Tanrım," dedi en sonunda elleriyle yüzünü kapatıp içli bir nefes verirken. Yüreğindeki ağırlığın kuvveti gittikçe güçleniyordu.

"Adrienne burada, ve ben hiç tanımadığım bir adamın karısı olacağım." Kendi ağzından çıkan cümleye yine kendi kulakları inanmıyordu.

Aklına Ryker geldi. Onun bulutlu yüzü ve gerçeklikten uzak varlığı göğsüne sinmişti şimdi.

Malikanenin uzun ve dik merdiveninden usul usul iniyordu. Şu an gözü kimseyi görmek istemiyordu. Yapması gereken tek şey kapıyı açıp sıvışmaktı. Koynundaki keseyi yoklarken aklına Ryker'ın sözleri geldi. "Fredi bul."

Adreste Fred'in şehir merkezindeki bir balıkçıda çalıştığı yazıyordu. Lenora şehir merkezini bilmediği gibi nasıl gidileceğini de bilmiyordu.

"Nereye?" Lenora sıçrayarak arkasını döndüğünde Cliff'i görmeyi beklemiyordu. Genç adam tek kaşını kaldırmış, merdivenin başında soran gözlerle bekliyordu.

"Biraz hava alacağım," dedi Lenora yutkunurken. "Evet, öyle yapacağım."

Cliff şimdi merdivenlerden iniyordu. Uzun boyu ve yapılı vücuduyla giydiği üniformayı bir manken edasıyla üzerinde taşıyordu. Bir tarafa yatırdığı saçları özenle taranmış, yüzü yeni tıraşlanmıştı.

BATAKLIK ÇİÇEĞİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin