BÖLÜM 23 - ŞEFTALİ AĞACI (FİNAL BÖLÜMÜ)

12 1 0
                                    

BÖLÜM 23 - ŞEFTALİ AĞACI

Ateşin keskin sıcaklığını şimdi soluğunda hissediyordu Lenora. Kavruk sesi kulaklarını tırmalarken orman hayvanlarının can hıraş seslerini duymak ruhuna vicdan azabı çektiriyordu.

Neredeydi, nerede olması gerektiğini bilmiyordu. Belki de sonunun geldiği noktada son nefeslerini alıyordu. Kalbi göğsünü tokmak gibi döverken her şey birer film şeridi gibi gözlerinin önünden geçmeye başladı.

En yakın arkadaşı sandığı kişi bambaşka bir şekilde karşısına çıkmıştı. Büründüğü kimliği layığıyla oynamış, ama kendisinden istenileni yapamamıştı. Ailesi, annesi, babası, yuvası sandığı insanlar bir yabancıdan fazlası değildi. Ona sunulan hayat bambaşkaydı. Olması gereken yerden çok uzaklarda kalmıştı, her şey onun bir nefes daha fazlasını alabilmesi içindi. Gerçek anne ve babasını hiç görmemişti ama onları duyduğu ilk andan itibaren kalbinde onlar için bir yerin aslında hep var olduğunu fark etti. Özlemini duyduğu, eksikliğini hissettiği şeyin bu olduğunu anladı.

Onları çok merak ediyordu. Annesine benzediğini duymuştu. Gerçekten de öyle miydi, bilmiyordu. Belki de cevabını öğrenmek çok yakınındaydı.Tek yapacağı şey, ateşin bedenini sarmasını beklemekti.

Ryker geldi aklına. Kalp atışlarının ritmi değişti birden. Dudaklarından acı bir çığlık yükselirken göz yaşları yağmur tanelerine eşlik ediyordu.

'Demek haberi vardı, beni bile isteye buraya attı. Hem de kendi elleriyle. Cehennemin dibine gittiğimden emin olmak için.'

Olduğu yere yığılmak istiyordu ama ipler buna izin vermiyor, ağacın gövdesi sıkı sıkı sırtını sarıyordu.

"Benim güçlü ve güzel kızım." Lenora bu tanıdık sesle irkilirken sanki karanlıktan fazlasını görebilecekmiş gibi etrafına bakındın.

"Her şeyi öğrendin. Her şeyi." Lenora öne doğru savruldu. "Sen benim babamsın." Diye inledi. Bunca zamandır ona eşlik eden sesin babasına ait olduğunu idrak etmesi bedenini zangır zangır titretmişti.

"Ah, benim yavrum."

"Söyle baba, neredesin?"

"Hiç bilmediğin bir uzaklık, görmediğin ve görmek istemeyeceğin. Ama çok istersen eğer, eğer ki kalpten istersen hissedebilirsin."

Lenora bir faydası olacakmış gibi, elinden sadece bu geldiği için bağırıyordu.

"Nasıl kurtulacağım?"

"Hisset kızım. Seni sevdiğimizi hisset. Her şey senin için. Sen benim kızımsın. Sen Dor'un kızısın. Benim kanım senin damarlarında aktığı sürece sana hiçbir şey olmayacak. Ben seni koruyacağım. Beni affet kızım. Anneni koruyamadığım için, sana gerçek duyguları tattıramadığım için, başını okşayıp dizlerimde uyutamadığım için, büyüyüşünü izleyemediğim için, seni Dünya'ya gönderdiğim için beni affet. Seni kötülüklerden ben koruyamadım, ama Dünya korudu. Elimden gelen tek şey buydu. Kendimi bunun için feda ettim."

Lenora için için ağlayarak bağırıyordu. Artık aldığı nefeslere is kokusu karışmaya başladığında sonun geldiğini anladı.

"Yanınıza geliyorum, baba."

Bir el, çürük balık ve deniz kokan bir el ağzını ve burnunu kapadığında Lenora'nın gözleri iri iri açıldı.

"Şşt!" Dedi elin sahibi. "Sessiz ve seri ol!" Bu tanıdık sesin sahibinin söylediğini yapmaktan başka çaresi yoktu. Belli belirsiz kafasını salladı. Ellerindeki ipler çözülmeye başladığında Lenora yaşadığı telaşın yerini alan heyecanın etkisiyle olduğu yere yığılmamak için büyük bir çaba sarf ediyordu.

BATAKLIK ÇİÇEĞİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin