beş

1.6K 129 28
                                    

Ateş karşısında oturan kıza sıkıntıyla bakıyordu. "Masal anlatacak mısın abicim? Bak deminden beri bir şey söylemeyeyim diyorum ama darlandım. Ben darlanınca biraz..."

Kız Ateş e nemli gözlerle bakıp; "Ne hakkı var benim randevumu sabote etmeye? Gerzek kuşbeyinli uyuz mahluk. Neymiş babam beni ona emanet etmiş. Benim babam. Demirbey beni biricik kızını gidip, o cinsiyetçi, geri kafalı, çifte standart uzmanına emanet etmiş. İnanabiliyor musun?"

Ateş sıkıntıyla saçını karıştırdı. "Gülüm canım, güzelim. Sadede gel. Benden ne istiyorsun? Osman Ege ye senin ipini gevşetmesini söylersem dinler mi sence? Ya da şöyle sorayım. Neden baban seni bana değil ona emanet etti? Balca ya ya da bu şehirdeki kalabalık kocaman ailene değil de neden Ege ye? Çünkü yularını sıkı tutacak birini istedi başında."

Masal dudaklarını ısırıyordu. Babasından aldığı büyüleyici güzelliği gören herkesi önce afallatır, bir süre sonra da kölesi yapardı. Kız güzel doğmuştu. Bu bakışlara, hayranlığa alışıktı. Yeşil gözlerini süsleyen siyah kirpiklerini kırpıştırıp, "Yurtta kalmak istiyorum. Kampüste mümkünse. Osman Ege Efe den bin kilometre uzakta bir yerde de olabilir. Abi hayatımın en güzel yıllarını ben neden saat altıda evde olacağım boktan bir kabus gibi yaşıyorum söyler misin? Okulda flört bile edemeyen tek kızım. Artık yirmi iki yaşımdayım ya." diye hıçkırarak ağlamaya başladı.

Ateş teselli etmek istercesine sarılarak sırtını okşuyordu artık. Kızın çenesinden tutup yüzünü yukarı kaldırdı. "Güzel gözlüm. Ege nin beni dinlemeyeciğini biliyoruz. Dahası bu biraz aile meselesi. Karışmam doğru olmaz. Bizim aramızda yazılı olmayan kurallar var Masal. Ege benim alanıma girmez ben de onun. Sen kesinlikle girmeyeceğim bir alansın." dedi.

"Sen de mi korkuyorsun ondan?" diye hüzün ve hayal kırıklığıyla sordu kız.

Ateş bu bilmiş şımarık kıza kızsa da kıyamadı. "Beni böyle kandıramazsın. Doğrusu korkmuyorum. Yani neler yapabilir biliyorum. Korunun tek erkek evladı o. Hepinizi kollamayı vazife edinmiş durumda. Biliyorsun. Zavallı Balca az çekmedi."

"Balca ablam da ben de onun hiç bir şeyi değiliz. Nerenin tek erkek evladı ya da kimlerin veliahtı olduğu da beni ilgilendirmiyor. Kimse bana hükmedemez. Beni uymak zorunda olmadığım kurallara boğamaz, beni hapsedemez. Cezaymış. Bin kere söyledim. Ben o partiye giderken ne bileyim orada ot içildiğini? Ben içmedim sonuçta." diyordu kız. Çalan telefonuna sıkıntıyla baktı. Cevaplasa bir dert açmasa başka dert. "Efendim" diyerek açtı sonunda. Bir süre bağıran sesi dinledi. O kadar alışıktı ki bu şekilde azarlanmaya. Herkese gösterdiğinin aksine tırsıyordu da. "Ateş bırakır beni eve. Onun ofisindeyim. Çekimler bitti ya, rahat şimdi." diyerek cevapladı. Sonra bir müddet daha dinleyip, "Tamam yaparım." dedi. "Görüşürüz" dedikten sonra kapattı.

Ateş anlayışla; "Ne istiyor?" diye sordu.

"Mahir dayımlar gelecekmiş akşama. Güveçte kuru fasulye yap dedi. Yani beni elli kişinin önünde kolumdan sürükleye sürükleye partiden çıkardı, kızları öyle bir azarladı ki Bodrum dan duyulmuştur, şimdi de arayıp hiç bir şey olmamış gibi yemek siparişi veriyor. Ama ben biliyorum. Akşam dayımların yanında açacağım yurt mevzusunu. İpek yengem benim tarafımı tutar. Mahir dayım Ege den de beter. Ama yengemin desteğini alırsam çok güzel olmaz mı?" diye sürekli konuşuyordu.

Ateş telefonuna gelen mesajı sırıtarak okuyor ve Masal ı dinlemiyordu bile. Serçe ile kıza zararsız görünen garip bir dostluk geliştirmişti. Kız İstanbul'da hatta Edirne'de Bursa'da bir sürü güzel restorana yemeğe gittiği, eğlenceli, hayatından sıkılmış, şımarık bir adam gibi görüyordu onu. Bazen uzun uzun yüzünü seyretse de şimdilik özel bir ilgi göstermiyordu gerçi ama Ateş bunun zaman meselesi olduğuna inanıyordu. Hemen aradı Serçeyi.

Şeytan Tüyü (Tamamlandı) Korunun Çocukları Final KitabıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin