on beş

1.5K 118 16
                                    

Serçe yanı başında uyuyan yakışıklı adama hayranlıkla baktı. Ne kadar güzel bir burnu vardı. Dudaklarını izledi bir süre, çıplak göğsüne, omuzlarına.

Bir şey dikkatini çekince gözlerini eşofman altının beline indirmekten baz geçti. Bir anda Ateş'in omuzunu sıkmıştı. Adam anında gözlerini açıp, "Ne oldu Gülsün anne mi geldi?" diye fırlayarak doğrulunca gülmesini saklayamadı.

"Hayır şapşal. Annem çoktan salona gitti. Nişanlımın yangın merdiveninden evimize ve hatta odama girdiğini, bütün gece benimle uyuduğunu bilse sanırım şu an ikimizi de ıslak hortumla döverdi."

Ateş rahatlayarak arkasına yaslandı. "Ne yapalım kızım? Güzel memişlerini koklaya koklaya uyumak alışkanlık oldu ben de. Şu bir ayı atlatalım asıl o zaman bütün geceyi kafamı kasıklarına gömüp orada uyuyarak geçireceğim. Mımmmhhh çikolataya bayılırım."

Serçe yastığı suratına bastırarak "Ateş yeter yaaaa. Ölmek istiyorum. Kimin annesi hala memiş diyor ya? Kimin annesi çikolatana sahip çık diyor?" diye ağlamaklı bir sesle söyleniyordu.

Ateş'in yine gizlice eve girdiği bir gece, Gülsün Hanım damadının giyinme odasında olduğunu bilmeden kızına uzun uzun tavsiyeler vermişti. Tamam Ateş efendi çocuktu, Serçeyi sevdiği belliydi. Ama her şeyin sırası vardı. Sakın memişlerini elletmesindi, hele çikolatasını asla.

Serçe sabaha kadar Ateş'in gülmesini bastırmaya çalışmıştı. Şimdi de gülüyordu adam. Kalın kolundaki iz yine ilgisini çekti. "Bu ne izi?" diye sordu.

"Aşı." dedi Ateş. "Sende yok mu? Ben herkeste var sanıyordum. Ablamınki daha çirkin. Nohut kadar yanık lekesi gibi."

Serçe kendi omuzundaki silik ize baktı. "Benimki o kadar belirgin değil. Sanırım siz bir önceki jenerasyon daha beceriksiz yöntemlerle korunmuşsunuz hastalıklardan." Bir taraftan da başka bir omuzda gördüğü izi hatırlamamaya çalıştı. İlk aşkı artık geçmişte kalmıştı.

Ateş sırtından inen soğuk terlere küfür ederek yataktan kalktı. Kız nedenini tanıyordu. Her bir santimi hem de. Daha her yerini görmüş değildi ama evlenince o da olacaktı şüphesiz. O zaman nasıl kıvıracaktı acaba? Odaya sızan gün ışığına küfür etti içinden. Karanlıkta kalmalıydı. Her zaman karanlık olmalıydı.

Şimdi söylese miydi acaba? Serçe kızardı kesin. Kaç gece şu yatakta içi dışına çıkana kadar ağlamıştı kim bilir. Herkes kızardı. Ama aşıklardı sonuçta. Birbirlerini seviyorlardı. Affederdi değil mi?

Dönüp kıza baktı. Acaba gerçekten o da kendisini aynı şekilde seviyor muydu ki? Yoksa unutamadığı birine melhem mi yapmıştı? Kendinden nefret etmek ne garip şeydi.

Serçe gömleğini giyen adama hayranlıkla baktı. Çoğu kez ekranda gördüğü bu vücut haftanın bir kaç gecesi sessizce onu sarmaya geliyor, öpüp okşuyordu. Başka kadınları öperken görmek alışamadığı, büyük ihtimalle asla alışamayacağı bir şeydi. Ama Ateş'i işinden kariyerinden kıskanmak onu kısıtlamak haksızlık olurdu. Serçe de el mecbur susuyordu.

Basın başka bir belaydı tabi. Serçe bu kadar ilgi göstereceklerini düşünmemişti. Ama diş telleri ve 20 kilo fazlası olan liseli serçenin her an her yerde bir habere konu olması, uzun kloş eteklerinin rüküşlüğü üzerine haberler yapılması, saç örgülerinin bile olay olması kırıcıydı. Yabancı fanlar dahi küfürlü yorumlar yapıyor, sadece azınlıkta kalan romantik ve merhametli bir kesim ise bunun bir peri masalı olduğunu düşünüyordu.

Bugün kayınpederinin yayın kanalında canlı yayında sorular alacakları, kendisini strese sokan ama aynı zamanda Ateş in menajerliğini de yapan Elif annenin şart olduğunu düşündüğü bir yayına katılacaklardı.

Üzerine sevdiği bir tişörtünü, uzun kloş eteklerinden birini giyip ayağına hep rahat ettiği spor ayakkabılarını geçirdi. Saçlarını hale yola koyamayacağını bildiği için yine iki tarafına geriye doğru çift örgü yapmıştı. Boncuklu uğur takılarını da takıp, nişanlısıyla kimseye görünmeden evden dışarı çıktı.

Biraz ilerideki otoparkın kapısında buluştular ve Dağlı medyaya giderken yol boyunca sohbet edip güldüler. Bir taraftan da olası sorulara verilecek yanıtları planlıyorlardı.

Korkmaz Baba serçenin her zamanki paspal ve dağınık ama gizemli halini beğenmişti. Bu kızı hep beğeniyordu zaten. Elif de sevmişti. Tabi ona kalsa bir Masal beklerdi oğlundan ama serçe iyi kızdı.

İlk sorular çok sıkıştırmaya yönelik değildi. Nasıl tanıştılar? İlk kim açıldı?

Serçe kameraya alışık değildi. Yayında mırç mırç bir görüntü vermek istemediği için biraz uzak oturmayı seçmişti.

"Serçe'ye onu sevdiğini ilk nerede söyledin?" Ateş elindeki kağıdı okuyup, "Tüm özelimizi paylaşmayalım arkadaşlar o bize kalsın." diyerek büyüleyici gülücükler inden birini gönderdi.

Serçe elindeki kağıda baktı. Ona da aynı soruyu sormuşlardı. "Evet bu kadarı bize kalsın" dedi. Ama verecek cevabı da yoktu. Kendisi hiç söylememişti ki.

Neredeyse üç soruyu böyle pas geçince cevaplayacağına söz vererek dördüncü soruya baktı. Bakmasıyla da kızarması bir oldu. "Yani bu soruyu da geçeceğim sanırım." dedi. Sunucu kız "Ama söz verdin serçe." diyerek soruyu sesli okudu. "Ateş yatakta gerçekten ekranda göründüğü kadar iyi mi?" Kız bile şok geçirmişti.

Canlı yayının yine canlı yorumları soruyu soran kişiyi eleştiriyor, serçenin kızarmasını komik bulanlar kadar "oha, çüş" diyenler de oluyordu.

Ateş Serçe'yi utandırmaya bayılıyordu. Küçük bir ara verdiklerinde kıza çapkın bir şekilde gülerek; "Eğer istersen balayı sonrası bir röportaj daha veririz o zaman cevaplarsın." dedi.

Serçe "Millete ne canım bizim performansımız dan. Hayır anlamıyorum ben de hayranınım. Öyle nefes nefese ben de bir sürü sahneni izledim ama karına da bu soruyu öldürseler sormazdım. Ateş hayranların başım gözüm üstüne ama bazıları gerçekten çok patavatsız. Düşünsene sana böyle bir soru sorsalar ne yapardın?"

"Ana avrat düz giderdim. Millete ne benim karımın yatak performansından. "dedi Ateş. Kızın beline sarılıp, "Niye bilmiyorum demedin. Hâlâ o şansa nail olamadım diyebilirsin mesela. Ateş Korkmaz Dağlı nın efsanevi seksinin tadına bakamadım diyebilirsin." diyerek iyice kendine çekti.

Serçe "İnanırlarda sanki? Şu canlı yayını izleyen herkesin çoktan o işi yaptığımızı düşündüğünden eminim ama kanıtlayamam. Belki annem hariç. O beni tanır." dedi ve Ateş in gömleğinin düğmesiyle oynadı.

"Gülsün anne benim her gece yangın merdiveninden evinize girip, saatlerce senin koynunda uyuduğumu bilse ne der peki?" Ateş düğmede oyalanan parmaklara öpücükler kondurdu. "Of memişlere bak. Ya serçe ölücem ben hasretten artık kızım ya. Masal'a gidiyorum de bana gel bu gece. Başlayacağım evliliğine de balayına da sözüne de nişanına da. Bir ay daha bekleyemem ben." diyordu.

Serçe Ateş'in güzel kokusunu derin derin soluyup, "Şu yayın bitsin ararım annemi." dedi. "Ben de efsanevi Ateş Korkmaz Dağlı performansını sonraya saklamak istemiyorum sanırım." diyerek nişanlısına tutkuyla baktı.

Bu sırada Elif Hanım ve yapım ekibi şaşkınlıkla onlara bakıyordu. Kameralar kapalıydı ama salak bir asistan yaka mikrofonlarının ekibe ses veren butonunu kapatıp, yayına ses veren butonunu kapatmayı unutmuştu.

Hemen canlı yayının sona erdiğini aktaran bir yazı yayınlayıp, bu skandalı nasıl toparlayacaklarını düşünmeye başlayan ekip, bir taraftan da akan yorumları okuyordu.

"Oha adam yanıyor." ays4316

"Kızda peygamber sabrı olmalı." okuyanyengec

"Uvvv bu gece deprem olacak desenize" solukdeniz_09

"Serçe hemen o telefonu açıyorsun. Eve geliyorsun. Düğüne kadar cezalısın. O nişanlına da söyle, yangın merdivenine kilit yaptırıyorum." @gülsüngüzelliksalonu

"Yaaaa. Gülsün hanım yazık çocuklara ama" kaytartancerez

Şeytan Tüyü (Tamamlandı) Korunun Çocukları Final KitabıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin