yirmi

1.5K 117 11
                                    

Osman Ege dedesinin gözlerinin içine bakıyordu. Doktorun vereceği haberi beklerken Osman Bey'in durgunluğu gözünden kaçmadı.

"Doktor ne derse desin, senden rica ediyorum babaannene söyleme Ege" dedi adam. Bir taraftan da o anda odaya giren Masal'a gözleri ışıldayarak baktı.

"Sen niye geldin kızım. İşin gücün yok mu senin? Daha ilk aylardan dükkanı boşluyorsun." diyerek takıldı kıza.

Masal adamın gömleğini giymesine yardım ederken, "Korkma dede. Doktor ne derse desin aramızda." diyerek göz kırptı. "Rakı yok, sigara yok, öyle iki büklüm işe girmek yok derse ben de Füsuş'a söylemem söz."

"İki büklüm senin dedendir ben turp gibiyim alimallah." Bunu söylerken bile zorlandığı belliydi hâlbuki.

Masal zorlukla gömleği giyen adamın yakasını düzeltti. Eski korunun çınarları tek tek gidiyordu. Kafasını iki yana sallayıp kapıdan giren doktora baktı.

Doktor Masal'ı görünce her zamanki alışık olduğu tepkiyle bir an yüzüne bakakaldıysa da hemen hastasına döndü.

"Osman Bey sonuçlar tıpkı tahmin ettiğim gibi. Kalbiniz çok yorgun." dedi. Doktor konuştukça odadaki üç kişinin de yüzü asılıyordu.

Çıkışta çok sevdikleri balıkçıya gittiler. Osman Bey rakı istedi. "Sanırım artık içebilirim." dedi kaderine razı bir tavırla. "Üzülmeyin. Ne kadar zamanım kaldığını bilmiyoruz. Ben çok mutlu bir adamım çocuklar. Pek belli etmem ama kendim kadar mutlusunu görmedim. Nedense gülemem pek. Gençliğimde de böyleydi. Allah'tan Mahir bana çekmedi." diyordu. "Ama sen maalesef sadece adını değil, mizacını da benden almışsın." diyerek torununa baktı. "Babaannene söyleme sakın. Benden önce gider. Deli kadın. Hiç hak etmediğim şekilde sevdi beni. Babana da söyleme Osman Ege. O şimdi saçmalar."

Masal akan göz yaşını göstermek istemeyip, denize döndü.

"Senin dedelerin çok sağlam adamlar. Beni ilk tanıdıklarında nah şuradaki ağaç gibiydim. Kayınpederinin gölgesinde yerini bulamamış biri. Karısıyla anasının arasında kalmış, iki tarafa da yaranamayan, zorla evlendirilmiş, bu konuda bile ağzını açamayan ezik biriydim. Adil ve Lider farklıydı. Okumuş yüksek tahsilli adamlardı." Rakısından büyük bir yudum daha aldı. "Ama bana kol kanat oldular. Gölgelerinde değil yanlarında öğrendim, piştim. Ortaklığımız yoldaşlığa, kardeşliğe dönüştü. Ne mutlu ki şimdi kanlarımız karıştı, sizler de birbirinize yuva oldunuz. O yüzden gözlerimi mutlu kapatacağım. Azraili eski bir dostu kucaklar gibi karşılayacağım. Bana merhametiyle muamele eder mi bilmem. Malum günahkar bir kulum. Ama rabbime şükürle gideceğim."

Masal uzanıp masadaki benekli, kırışık eli tuttu. Osman Ege hiç konuşmuyordu.

Yaşlı adam devam etti. "Sizi nasıl evlendirdiler bilmiyorum. Bana bir şey anlatmazlar. Sen Ege nin yavuklusu değildin. Bu kadarını biliyorum. Ama güzel olmuşsunuz. Belli yüzünüzden aranız limoni mesela ama yine de bağınız kuvvetli. Bu bağa tutunun yavrum. Ona emek verin. Zaman verin. Sabır verin. Hayatta tek pişmanlığım Füsun'a yaşattığım ızdıraptır. Mahir'in doğumuna bile gitmedim ben biliyor musunuz? Buz gibi hastane odasında iki gün sancı çekip, tek başına doğurdu. Anası yok, babası var ama yok, benim anam hiç sevmedi onu. Ben de öfkeliydim. Kin güdüyorum. Neyine uzatıyorsun be adam evladınız oluyor işte. Gitsene karının yanına. ... Gitmedim."

Masada elini tutan Masal'ın elini alıp, torununun avucuna bıraktı. "Siz yapmayın. Konuşun anlatın, içinizi dökün ama küsmeyin. Benim gibi telafi etmek için uzun bir zamanınız olmayabilir. Ben babaannenizin saçlarına papatyalardan taç yaparım. En sevdiği takıdır. Ama bakın şimdi bir papatya mevsimimiz daha kaldı mı bilmiyorum." dedi yaşlı adam.

Şeytan Tüyü (Tamamlandı) Korunun Çocukları Final KitabıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin