yirmi yedi

1.3K 124 10
                                    

Ateş Serçenin uyuduğu yatağa yaklaştı. On gündür bu işkenceyi çekiyordu. El birliğiyle Gülsün'ü her şeyin yolunda olduğuna ikna etmişlerdi. Serçe annesinin mutsuz olduğunu görünce kocasıyla ciddi bir konuşma yapmış ve net bir şekilde eskisi gibi davranmasını istemişti.

Eskisi gibi değillerdi ama. Eskisi gibi olsalardı Ateş karısının uyumasını beklemezdi. Üzerinde bu aptal pijamayla yatmazdı. Sabah Serçe uyandırırdı onu. Saçlarını öperek. Ne çok severdi Ateş'i öperek uyandırmayı. Şimdi sadece bakıyordu. Gözlerinde sevgisizlik ya da nefret yoktu üstelik. Hayal kırıklığıyla bakıyordu ve ateş bununla nasıl mücadele edeceğini bilmiyordu.

Yatağa uzandı. Bütün gün at binmiş, gezmiş, yürümüşlerdi. Gülsün anneyi inandırmak için el ele dağ bayır gezmenin sonucu olarak ikisi de tüm gerginliklerine rağmen yorulmuştu. Ateş de yatağa uzanır uzanmaz uyudu.

Gecenin bir yarısı yine eski alışkanlıkla kaşık pozisyonu alan vücutları birbirine karışan kokuları ve nefes nefese kalan akciğerleri izin verse sabaha kadar da uyurlardı. Ama olmamıştı işte. Ten özlediğini arıyordu.

Ateş kendinden utanarak elini karısının göğsüne götürdü. Çığlık atarak kalacaktı belki. Ya da dönüp sağlam bir tokat atacaktı. Ama çok özlemişti lanet olsun. Ölüyordu hasretten. Serçe'nin saçlarına yüzünü gömüp doyasıya kokladı. Elinin baskısını arttırırken, küçük sert tepeciği hissedince dayanamayıp inledi. Kasıklarını kıvrılmış vücudun kalçasına bastırırken, hâlâ gelmeyen tokadı bekledi.

Serçe gözlerini açmak istemiyordu. Ensesine vuran soluklar, memesini okşayan el, kalçasında ki sertlik, hele o inleme, öyle çok özlemişti ki. Ateşle yeniden bütün olmaya öyle açtı ki. Sexle ilgili değildi hissettiği bu şey. Belki o da vardı ama daha derinde bu özlemin nedeninin başka bambaşka bir şey olduğunu da biliyordu.

Ateş üzerinden uzanıp başucundaki lambayı yakınca serçe sırtüstü döndü. Gözleri dolmuştu kadının. Kocası doğrulmuş, soyunuyordu. İlk kez ışıkta. Çırılçıplak. Serçe bir an doğrulup buna bir son vermeyi düşündü. Neydi bu şimdi? Veda mı? Cinsel açlık mı? Neydi yani?

Ateş izin vermedi. Eğilip serçenin yumruk yaptığı elini öptü önce. Sonra açılan elin avuç içini. Sonra pijamasını sıyırıp göbeğini öptü. "Şşşşştttt." diyordu. "Durdurma beni. Nolur durdurma. Sabah ne istersen yap ama şimdi bırak seveyim. Nolur."Serçe bıraktı.

Ateş başını bacaklarının arasına gömüp kendisini perişan bir tatmin anına kavuşturduğunda da, üzerine uzanıp canını yakacak kadar ısrarlı bir ihtiyaçla içini doldurduğunda da durdurmadı onu. Defalarca bittiği yerde yeniden başlayan, ikisini de tüketen yıkıcı bir bombardıman gibiydi bu gece. Güneş ışınları pencereden içeri süzülürken Ateş karısının gözlerine bakıyordu. "Beni bırakıp gitme." dedi yalvarır gibi. Sonra daha da acınası şekilde, "Ya da beni de al yanına." dedi.

Serçeyi sebepsiz bir gülme aldı. "Seni terk ederken seni de mi götüreyim Ateş?" diye sordu.

"Beni de al. Nereye gidiyorsan. Ne kadar kalacaksan. Hani baktığın çiçeği geride bırakamazsın ya sen. Alırsın onu da. Beni de al."

Serçe eline hâkim olamadan kocasının saçına uzattı. "Canımı çok yaktın." dedi. "Yalanların, sırların, ben her şeye rağmen ikimize bir şans vermek isterken, ayrılık şartlarını düşünmen." Ateş konuşacak gibi olunca durdurdu serçe. "Belki haklıydın. Telefonlarını açmadım, seni yalıya almadım ama bir ay bekledin diye benden önce annenlere söyledin, avukatına danıştın. Bilmiyorum belki sizde öyle oluyor, önlem almak için yapıyorsunuz bunları ama senin bilmen lazım ben sonuç ne olursa olsun seni zor durumda bırakacak bir şey asla yapmam."

Şeytan Tüyü (Tamamlandı) Korunun Çocukları Final KitabıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin