on bir

1.4K 147 12
                                    

Kız güzeldi. Diz kapaklarını birbirine birleştirip oturuşu, uzun kloş eteğinin yayılışı, bir omuzundan aşağı inen gür dalgalı saçlarıyla zarif ve alımlı görünüyordu.

İpek mutfak camından kıza bakıp, "Kevser miş adı. Çok tatlı değil mi?" diye sordu.

Esma da merakla yanında dikilmiş kollarını İpek e sararak, "Çok güzel. Hanım hanımcık bir kız. Benim kanım ısındı." diyordu. "Ay İpek inşallah Osman Ege de beğenir. Mesleği neymiş?"

İpek "İşaret dili eğitmeni." dedi. "Tesadüfe bak."

Esma gülümseyerek "E artık bol bol işaretleşirler." deyince kahkahayı koyverdiler.

Zeynep arkalarından yaklaşıp, "Kıçı güzel. Doğurgan bir hali var. Osman Ege mize bir sürü çocuk versin. Bereketlensin bahçemiz." diyerek ellerini açtı. Üçü bir ağızdan "Amin" dedi.

Masal terleyen avuçlarını pantolonuna siliyordu. Yemek masası upuzun ve tamamen doluydu. Koşuşturmadan kimse misafire hoşgeldin demediğini fark etmemişti. Belki Osman Ege bu Kevser denen kızı beğenirdi. Beğenmeyecek gibi değildi ki.

Kabul salonuna geçen kadınların peşine takılıp o da salona geçerken Ege ile karşı karşıya buldu kendini.

Aylardır görüşmemişlerdi. Genç adam elini cebinden çıkarıp ensesine götürürken, kız bir an bile düşünmeden koşup sarıldı.

Osman Ege dişlerini öyle bir sıkıyordu ki çenesine ağrı saplanıyordu. Ama Masal ın suçu yoktu ki. Gözünün önünden gitmeyen o haline rağmen Masal halen aynı minik kuştu sonuçta. O da kızı sardı. Bedenini tamamen kollarına alamazdı artık. Sular bu kadar bulanmışken, kendi vücuduna söz geçiremezken yapamazdı. Ama sıkıca sarıldı ona.

Masal da her zamanki gibi değildi. Benden Osman Ege ye kadın olur mu? diye düşünüyordu. Onu erkek gibi görebilir miydi? Zeynep halasının umduğu gibi bir sürü çocuk verebilir miydi?

Sonunda ayrıldıklarında adam Masal ın alnına sıcacık bir öpücük kondurup, salona ilerledi. Herkese tek tek hoşgeldin dedikten sonra; çoktandır âdet edindikleri şekilde masanın başına geçti. En büyükleri olan Ömer Gazi nin tam karşısına. Artık herkes yerini almıştı. Tek boş sandalyeye de Masal oturacaktı. Demir ve Esma nın arasına.

Kızın salona girmesiyle, Kahraman Beyin eşi Sare Hanım derin bir iç çekip, "maşallah" dedi.

Masal kızararak "hoş geldiniz" dedikten sonra babasının yanına çöktü. Kahraman, Sare ve kızları Kevser sürekli Masal a bakıyordu. Kadın arada "maşallah" deyip duruyordu.

Yemek sanıldığının aksine çok keyifli geçti. Masal da kızı beğenmişti. Alçak gönüllü, tatlı sevimli bir insandı.

"Eczaneni Bodrum da mı açacaksın?" diye sordu kız.

Masal "Daha karar vermedik." dedi. "İstanbul'a alıştım. Ailemin yarısı orada. Kuzenim, arkadaşlarım... Ama Bodrum'da yaşamaya dönmeyi de istiyorum. Korudan bu kadar uzak kalmak yordu açıkçası." diyerek cevapladı.

Esma kızının elini avucuna alıp, "Babası benim kliniğin yanında bir yer ayarladı bile." dedi.

Kahraman Bey "Demir Bey maşallah. Kızının güzelliğini duymuştum ama doğrusu gözlerimle görene kadar abartıyorlar diyordum. Allah size bağışlasın." dedi. Eşi Sare hanım da "Kevserim gibi kızınızın isteyeni de çoktur kesin. Siz en iyisi uzun planlar yapmayın Esma hanım. Bakarsınız gerekmez." dedi şakacı bir şekilde.

Esma kadına sempatiyle gülerken Sare ekledi. "Allah kem gözden korusun. Nasip olmadı oğlum olsun. Yoksa bu akşam bir kahvenizi içerdik."

Kadının sözüyle Masal da dahil herkes güldü.

Şeytan Tüyü (Tamamlandı) Korunun Çocukları Final KitabıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin