on: son buluşma

219 44 11
                                    

"Siyah örtümü bulabildin mi Şule?" Oda kapısından başını çıkarıp bana seslendiğinde henüz yeni topuz yaptığım saçlarımı bozup hiç aramadığım örtüsü hakkında bir yorumda bulundum. "Balkondaki sepete bak anne. Orada değilse de başka bir örtü tak istersen." dediğimde derin bir iç çekip balkona doğru adımladığını işitmiştim.

O gün gelmişti. Yine siyahlar içinde olacağımız, tüm renklerden soyutlanmış bir vaziyette gözyaşları içinde Okan'ı bu Dünya'dan uğurlayacak, Gizem'le olacağı o yere gönderecektik. Öldüğü için üzülmüştüm, çok hem de. Ama o mutluydu, mutlu olmalıydı. Umutla beklediği prensesinin ellerini orada tutacaktı. Bir prens daha ne isteyebilirdi ki?

Son bir denemeyle saçımı topuz yapmayı başarmıştım. Yatağımın kenarında asılı olan siyah tülü alıp başıma doladım. Gizem'in fularını o gece fazla kan kaybetmesin diye Okan'ın göğsüne bastırdığımdan ötürü bu tülle idare edecektim. O fulara daha sonra ne olmuştu bilmiyordum. Herhalde doktorlar Okan'ı ameliyata alacakları sırada fuları çöpe atmışlardı, kim bilir? Gizem'in dahi takmaya kıyamadığı fular çöpte sürünüyordu büyük ihtimal.

Aynanın önüne geçip son bir kez solgun vücuduma baktım. Aynıydı, hiçbir şey değişmemişti. Tıpkı Gizem'in cenaze töreninde olduğu gibiydi her şey. Siyahlar içinde, dostunu kaybetmenin hüznüyle aynaya bakan bir kız... Kim bilir, belki o gece tekrar yaşanacaktı? Bu sefer Okan yerine başkası vurulacaktı kalbinden ya da beyninden. Engel olabilir miydim? Bir arkadaşımın daha ölmesine, ellerimden kayıp gitmesine engel olabilir miydim? Ya başaramasaydım? Bir arkadaşımın daha ölümünden sonra toparlanabilir miydim? Ayakta durmayı başarabilir miydim ki? Ben Okan kadar güçlü, Gizem kadar anlayışlı, Kaan kadar cesur ve Efe kadar yardımsever değildim ki? Onları kaybetsem, hepsini kaybetsem neyim kalırdı ki başka? Hiçbir şeyim. Kelimenin tam anlamıyla hiçbir şey.
Ne yapardım bilmiyordum ama alışırdım herhalde. Çok acıyınca dayanamazdım ben, yetemezdi ruhum bana. Bir adım daha atmaya mecalim kalmadığı vakit diz çöküp ağlardım. Sonra da Gizem'in bana sarılmasını beklerdim. Ama o yoktu artık, ölmüştü değil mi? Evet, ölmüştü o. Onun yokluğunda Kaan bana sarılmıştı. Ya o da ölürse? Kim sarılacaktı bana? Efe de benim gibi duygularına esir olmaktan korkuyordu. İki korkak birbirine sarılıp ağlayacaktık o zaman. Ölürsek beraber ölürdük, yaşarsak da beraber...

Kendi düşüncelerim arasında kaybolduğumda içimi hafif bir ürperti kaplamıştı. Gözlerimi tekrar aynaya odakladığımda az öncekine kıyasla biraz daha solgun görünüyordum. Düşüncelerimle baş başa kaldığım her saniye biraz daha çöküyor gibiydim. Beni kendimle baş başa bırakmamam gerekiyordu. Üzülüyordum, beni üzen şey kimseye duyuramadığım ve benden başka kimseye zarar vermeyen düşüncelerimdi.

Kendi vücudumu korlanmayan ateşe sürüklüyordum artık ve işin acı yanı ise; ben buna engel olamıyordum...

Duvardaki asılı saate döndüğümde vaktin yavaş yavaş yaklaştığını fark etmiştim. Sabah uyandığım anda hazırladığım çantamı, eksik bir eşya var mı, diye tekrar kontrol ettim. Efe'nin dün istediklerini harfiyen yapmış, Gizem'in günlüğünü ve Okan'ın telefonunu çantama koymuştum. Üstünden neredeyse iki buçuk hafta geçmiş olmasına rağmen bir kez olsun açıp okumamıştım o günlüğü. İçinde yazılanları merak etmiyorum, desem yalan olurdu. Belki de yaşanmış olduğuna inanamayacağımız satırlar karalanmıştı oraya, kim bilir?

Tam takır hazırlanmış çantamı sırtıma atıp komodinin üstündeki telefonuma uzanacağım sırada aniden ekran aydınlanmıştı. Telefonu elime alıp bakındığımda arayan ekranı belirmişti gözümün önünde. Beklemedik bir anımda arayan kişi Kaan'dı. Yeşil butonu sağa kaydırıp aramayı cevapladım.

- Efendim Kaan?
- Nasılsın Şule?
- İyi olmaya çalışıyorum, diyelim. Sen?
- Aynısından. Hazır mısınız?
- Neredeyse. Annem örtüsünü takar takmaz geliyoruz. Aynı mezarlık değil mi?
- Aynı mezarlık. Annenin haberi var mı Efelere gideceğimizden?
- Sabah söyleyecektim ama hazırlanma telaşıyla unuttum. Arabadayken söylerim.
- Tamam, biz de şimdi çıkacağız. Görüşürüz.
- Görüşürüz.

nemesis.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin