10 Yıl Sonra...
"O gün ilk kez kendimi özgür hissetmiştim."
Ellerim arkamda birbirine kenetlenmiş bir vaziyette; beni merakla dinleyen 30 gencin arasında yürüyordum. Hepsi ellerini çenesine koymuş, anlattıklarımı hayretle karşılıyorlardı. Sanki onlara bir film senaryosundan çıkan gençliğimi anlattığımda bunların hepsinin birer kurgudan ibaret olduğunu sanıyorlardı. Ama jest ve mimiklerim bir yana; konuşurken titreyen sesimi bastırmaya çalıştığım her anda yaşadıklarımın gerçek olduğuna inanıyordular.
10 yıl geçmişti her şeyin üstünden. Koskoca 10 yıl. Tüm duygularımı dolu dolu yaşadığım ve hayata tekrar bağlandığım bu 10 yılda ben çok değişmiştim. Saçlarımı kısaltmış, gözlük takmaya başlamış ve eskisine kıyasla daha güzelleşmiştim. Ben fiziken değişmiş ancak ruhen yine aynı Şule olarak kalmıştım. Annem ve babamı kaybetmiştim üniversiteyi bitirdikten sonra. Ben de kendime yeni bir ev bulup orada yaşamaya başlamıştım. Sık sık hem annem ve babamı, hem de dostlarımın mezarlarını ziyaret ediyordum. En sevdiğim 5 insan elimden kum tanesi misali akıp gittiğinde; bir kez olsun isyan etmemiştim. Hepimiz bir gün ölecektik ve buna mahkumduk. Kalbimin sancısını dindirdim ve alışmaya başladım.
Henüz 3 yıl geçmişti atanabildiğimden beri. Hayallerime kavuşmuş ve öğrencilerin gözdesi; kafa dengi bir edebiyat öğretmeni olmuştum. Kendi okuduğum, üzüntümü ve sevincimi içinde yaşadığım lisenin edebiyat öğretmeniydim artık. Eskiden oturduğum sıralarda şimdi ise; geleceğin ışık tutacak olan gençleri oturuyordu. Hepsinin gözündeki ışığı ve kalplerindeki cevheri görebiliyordum. Bu şanlı vatanın evlatları tıpkı benim gibi hayallerine sarılmış, öyle heyecanlı bir vaziyette ders dinliyorlardı ki; geleceğimizi onların kurtaracaklarına adım gibi emindim.
Dersler eğlenceli, bilgi dolu ve hak yenilmeden geçiyordu. Tüm öğrencilerim benim için özeldi, hiçbiri diğerinden üstün değildi. Ne okulda birbirlerini eziyorlardı; ne de birini parası veya tipi var diye el üstünde tutuyorlardı. Hepsi eşitti ve olması gerektiği gibiydi. Benim gençlik yıllarımda yaşananlardan eser yoktu orada. Birinin derdi olduğunda hepsi üstüne düşüyor, birinin başarısıyla hepsi gurur duyuyordu. Kin yoktu. Nefret veya yapmacık duygular yoktu. Herkes samimi ve içtendi.
Buğulanmış gözlerimi elimin tersiyle sildiğimde tek duygulananın ben olmadığımı anlamıştım. Kız öğrencilerim mendillere gözyaşlarını akıtırken, erkek öğrencilerim ağlamamak için kendilerini zor tutuyorlardı. Zilin çalmasına ve birinci dersin bitmesine yaklaşık on dakika kaldığında duygusallığı bir kenara bırakıp masada bir ritim tuttum. Burnumu çekip "Sorusu olan var mı gençler?" dediğimde arka sıralarda oturan ve derslerime canı gönülden katılan öğrencim Nil parmağını kaldırdı. Ona söz hakkı verdiğimde buruk bir gülümsemeyle "Sadece Öykü ve Ali'nin tutuklanıp tutuklanmadıklarını merak ettim hocam." dedi. Tek merak eden o değildi elbette. Sınıftan onun bu dediğini destekleyen uğultular yükseldiğinde ellerimi çırptım. "Gençler?"
Sessiz olmalarını istediğimi anladıklarında gözlerini Nil'den çekip bana odakladılar. Kendimi yormadan onlarla iletişim kurabildiğim için mutluydum. Masanın bir köşesine oturup geçmişi gözlerimin önüne serdim. "Evet Nil, tutuklandılar. Memur Aylin sözünü tuttu, Ali ve onun gibi çete için kurban veren birçok genci yakaladılar. Buna elbette Öykü ve Ali'nin yanındaki iki kişi de dahil. Ama bu suçları işlerken henüz 18 yaşına girmediklerinden dolayı Ali ve ikisine müebbet hapis cezası vermediler. 10 yıl hapis yattı ve geçtiğimiz ay serbest bırakıldılar. Öykü ise ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı. Hala daha orada cezasını çekiyor."
Daha sözümü bitirmemiştim fakat sınıftan yine uğultular yükselmişti. Kimi içinde olduğumuz adalete olan nefretini kusuyordu, kimi de Ali'nin tabiri caizse; gebermesini istiyordu. Hepsi bu duruma oldukça sinirlenmişti ve sessiz kalamamıştı. İşte benim öğrencilerim böyleydi...
Masaya birkaç kez elimi vurduğumda anca sessizlik sağlanmıştı. Öğrencileri susturmak bazen gerçekten zor oluyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
nemesis.
Mystery / ThrillerGizem henüz 18 yaşında gencecik bir kızdı. Küçüklüğünde ailesini kaybetmiş, liseye geçtiğinde ise ailesi yerine koyduğu dostlar edinmişti. Her günü bir öncekinden daha güzel geçiyordu ama bir gün her şey son bulacaktı ve bundan kimsenin haberi yoktu...