1 Ay Sonra...
Okulların açılmasına neredeyse bir hafta kalmıştı. Yaz tatili; kum saatindeki kumlar kadar çabuk bitmişti. Her bir anım öylesine sıkıntılı, öylesine stres dolu geçmişti ki; hayatımın en kötü yaz tatilini yaşadığımı söylemeliydim. Özellikle Efe'nin Kütahya'ya taşınmasından sonra geçen günlerim çok daha acı vericiydi. Gülemiyordum ama ağlamıyordum da. Konuşmak dahi zor geliyordu bana.
Kaan yanımdaydı fakat eskisi kadar mutlu değildim. Koca bir boşluk kaplamıştı ruhumu. Beni güldürmeye çalışıyor, yanımda olmadığı vakitler arayıp halimi hatırımı soruyordu. Ama nafile, anlam veremediğim bir sıkıntı tüm ruhumu istila etmişti.Pazartesi, Salı ve Cuma günleri mezarlığa gidip Gizem ile Okan için dua ediyorduk. Üç gün değil, haftanın yedi günü de ağlıyordum. Göz pınarlarım artık kupkuruydu ve duygularım karmakarışıktı. Her gece yeni bir umutla değil, "Bu sefer kim ölecek?" diyerek uyuyordum. Gizem intihar etmişti, Okan öldürülmüştü ve Efe de gitmişti. Kaan vardı yanımda ama bu gülmem için sebep değildi. Günlerimi dolu dolu geçirmem için yeterli bir gerekçe değildi. Her geçen gün ona bir şey olacak diye içim içimi yiyordu. Mutlu olduğumuz her an birimiz daha ölüyorduk. Mutluluktan vazgeçmiştim.
Efe sürekli görüntülü arıyordu bizi. Hala daha yeni evine alışamadığını söylüyor ve yakınıp duruyordu. Orada yeni arkadaşlar edinmiş fakat bizleri her geçen gün biraz daha özlüyormuş. Efe'nin bize karşı beslediği hislerini iyi biliyordum. Hatta onu uğurladıktan bir saat sonra bizi arayıp özlediğini söylemişti. Öylesine saf duyguları vardı ki onun; mutlu olmayı en çok o hak ediyordu.
Bir hafta sonra okullar açılacaktı fakat ben sınavlara çalışmamıştım bile. 12. sınıf beni ne kadar zorlar veya ne kadar dizginler bilmiyordum. Sıfır bilgi ve sıfır duygu ile yeni bir yıla geçiş yapacaktım ama neyime güvendiğimi ben bile bilmiyordum.
Rakiplerim bir haftada iki soru bankası bitirirken, ben Gizem'in günlüğünde yazanları incelemekle meşguldüm. Tüm ihtimalleri gözden geçiriyordum ve bir eksiklik olmaması için başa dönüp konuyu toplamaya çalışıyordum.Efe'nin taşınmasından sonra kendimi saldığımı söylemeliyim. İçimdeki üzüntü dışa yansımıştı. Sanki ruhum bu kadar yükü taşıyamayacak duruma gelmiş ve bedenimden yardım istiyordu. Göz çukurlarım morlaşmış ve saçlarım stresten yağlanmıştı. Aynaya bakıp kendime hayret ediyordum. Kaan bile şaşırmıştı zora düşmüş halime. Annem artık bana yumuşak davranıyordu. Odamda büyük bir kağıt yığını vardı. Aynamı tahta kalemi ile çiziyordum. Kıyafetlerimi 3-4 günde bir değiştiriyordum ve odamdan dışarı çıkmıyordum. Annem tüm bunlara rağmen bana kızmıyor, aksine daha iyi davranıyordu. Kafayı yemiş gibi görünebilirdim fakat bu önemli değildi. Vücudum ve odam bataklığa dönmüş olsa da, ben orada bir arkadaşım daha ölmesin diye çabalıyordum.
Gizem'in ölümünü çözmem kendi çapımda başarıdan ibaretti. Okan'ın ölümünün bununla doğru orantılı olmasını da çözmüştüm. Her şey geçmişe dayanıyordu. Ali'nin dışlanıp çeteye girme çabalarını da anlıyordum. Fakat bir şeyleri atlamışım gibi hissediyordum sürekli. Yeni bir kapıyı araladığım her an öncekileri düşünüyordum. Hep yerimde sayıyordum. Her günüm bir öncekinin aynısıydı. Artık rüyalarım bile birbirine benzemeye başlamıştı. Birinde Kaan ölürken, diğerinde Efe ölüyordu. Gizem'in yaşadığı ve benden koşarak uzaklaştığı rüyalar dahi görüyordum. Hepsi bilinç altımın bana oynadığı deli saçması oyunlar olabilirdi, bilemem. Ama eskisi kadar hayat dolu, eskisi kadar mutlu ve eski Şule gibi hissetmiyordum.
Efe'nin taşınmasından iki hafta sonra Kaan'ın isteği üzerine Öykü ile konuşmaya gittik. Aslında bunu daha önceden yapmamız gerekiyordu fakat doğru an bir türlü gelmiyordu. Odamı toplamaması için anneme yalvardıktan sonra üstümde çürüyen kıyafetlerimi değiştirip hazırlanarak beni parkta bekleyen Kaan'ın yanına gitmiştim. Kendisi benden katbekat daha iyi gözüküyordu. Olayları çabuk hazmedemeyen ve uzun süre boyunca takıntı haline getiren bir bünyem vardı. Bu beni oldukça olumsuz etkilese de, sır perdesini çözmeme engel olmuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
nemesis.
Mystery / ThrillerGizem henüz 18 yaşında gencecik bir kızdı. Küçüklüğünde ailesini kaybetmiş, liseye geçtiğinde ise ailesi yerine koyduğu dostlar edinmişti. Her günü bir öncekinden daha güzel geçiyordu ama bir gün her şey son bulacaktı ve bundan kimsenin haberi yoktu...