Elimde tuttuğum fuları biraz daha sıkarak birkaç adım geriledim. Okan ağlamaktan şişmiş gözleri ve dağılmış saçlarıyla oldukça ürkütücü görünüyordu. Bir eliyle toprağı sıkarken, diğer eliyle akan burnunu mendiline siliyordu. Öylesine yorgun, öylesine acı içindeydi ki, bu gözlerinden okunuyordu.
Gerilediğim yerden yavaş adımlarla yanına çömeldim. Sabahki giydiği t-shirtü karışmış, pantolonu ise oldukça tozlanmıştı. Elimde dönüp dolaştırdığım siyah fuları katlayarak hala akmaya devam eden gözyaşlarını sildim. Mendili artık pislenmişti ve bunun yerine fuları kullanması daha iyi olurdu.Fuları Okan'a verdiğimde daha şiddetli ağlayarak onunla gözyaşlarını silmek yerine kokusunu içine çekti. Bu fuların Gizem'e ait olduğunu biliyordu ve bu yüzden daha da üzülüyor, çok daha fazla kalbi kırılıyordu. Toprağa batırdığım ellerimi temizleyip onun sırtını sıvazladım. "Neden hala buradasın Okan? Eve gitmen gerekiyordu." Dediklerim onu pek ilgilendirmemiş olsa gerek omuz silkti. "Senin burada ne işin var peki? Kızlar akşam olunca dışarı çıkamaz derler." diyerek buğulu gözlerini benden çekip yere odakladı. Ne demek kızlar akşamları dışarı çıkamaz? Kızlara taciz, tecavüz, hakaret veyahut kapkaççılık yapan bazı zihinden mahrum varlıklar olmasaydı kızlar da istediği saatte dışarıya özgürce çıkabilirdi. Açık saçık giyindiğimiz veya erkeklerin dikkatini çektiğimiz için suçlu değiliz biz. Onlar fazla şuursuzdu ve kimse bu gerçeği kabul etmiyordu. Onlara suç atmak yerine bizi suçladılar ve geç saatte dışarı çıkan kızlara kahpe dediler. Oysaki gerçek kahpe, gözü dönmüş ama sizin bu lakabı onlara yakıştıramadığınız bazı şuursuz mahluklardı...
Bunun üzerine ellerimi onun sırtından çekip gözlerimi yerle birleştirdim. Hiç düşünemeyeceğim kadar saçma bir cümle kurduğunda üzülmüştüm. Okan'ın böyle düşündüğünü bilseydim gerçekten ona neden orada olduğunu sormazdım.
Gözlerimi yerden ayırmayarak onun da duyabileceği bir ses tonuyla mırıldandım. "Ben fuları düşürmüştüm. Onu almak için geldim." Bir haraketlilik sezmediğim için kafamı kaldırıp ona bakmak istemedim. Sadece hıçkırıyor ve burnunu çekiyordu. Konuşmak istemiyor herhalde, diye düşünerek ayağa kalktığımda ellerimi cebime soktum. Tam arkamı dönüp gidecektim ki hırıltılı bir sesle "Onu yalnız bırakmak istemedim." dedi Okan. Bana titreyen dudaklarını bastırarak bakan Okan'a döndüm. Hayal kırıklıkları etrafını sarmıştı sanki. Büründüğüm kalıp öylesine daraltmıştı ki beni, Okan'ın o cümlesi üzerine nefes alamamıştım."Ben onu seviyordum ve bunu ona söyleyemedim." Sustu, bunu duyduğumda şaşırmamıştım. Efe her zaman bana Okan'ın Gizem'den hoşlandığını söyleyip dururdu. Bense onun yanıldığını savunuyordum, ta ki gerçeği Okan'ın ağzından duyana kadar.
Derince nefesini tutup burnundan soludu. "Kendimi kaybetmiş biri gibi hissediyorum. Hislerimi ona doğum gününde açıklayacaktım ama o..." duraksadı. Kendini zorluyordu ama dilinden bir türlü çıkmıyordu o kelimeler. Kafasını bıkkınlıkla eğerek Gizem'in toprağını okşamaya devam etti. "Keşke deseydim, ona söyleyebilseydim. 'Gizem ben senden ilk günden beri hoşlanıyorum ama sana bunu söyleyemiyorum.' Ama diyemedim." Sanki tüm yükünü sırtlayıp Gizem'le konuşuyor gibiydi."Neden sana bunu söyleyemedim ki? Vaktimiz vardı, meşgul değildik ve senin kalbin boştu. Niye kendime biraz daha güvenemedim ben? Her zaman sana kendini cesur, güçlü ve özgüvenli olarak tanıtan Okan, niye konu 'sana açılmak' olduğunda tökezlemişti? Sanırım ben korkağın tekiyim Gizem. Evet evet, sen beni reddedersin diye korkup ilk adımı atmadım sana. Anlamışsındır artık eskisi kadar gözünde süslediğin biri olmadığımı. Ben artık cesur, güçlü ve özgüvenli değilim. Senin ölümünden sonra çökmüş bina gibiyim artık. Cesur değil korkağım, güçlü değil zayıfım, özgüvenli değil güvensizim. Ve sen artık yoksun be güzelim. İşte şimdi hiçbir şeyim." Gözlerinden yaşlar süzülürken fularla tekrar gözlerini sildi. Öylesine üzülmüştüm ki, ona dokunsam kırılıp parçalanacak gibi hissetmiştim. Gizem'i bu kadar içten ve saygıyla sevdiğini bilmiyordum. Ona karşı hepimizin gözüyle bakıyor diye düşünüyordum oysaki.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
nemesis.
Mystery / ThrillerGizem henüz 18 yaşında gencecik bir kızdı. Küçüklüğünde ailesini kaybetmiş, liseye geçtiğinde ise ailesi yerine koyduğu dostlar edinmişti. Her günü bir öncekinden daha güzel geçiyordu ama bir gün her şey son bulacaktı ve bundan kimsenin haberi yoktu...