Utanmıştım belli etmemeye çalıştıysamda. Tahmin ettiğim gibi bir siması vardı. Hayal kırıklığına uğramadığım için mutlu olmuştum. İçimden gelen sırıtma hissiyatını zorla tutuyordum.
- Teşekkür ederim.
- Peki sen beni nasıl buldun? Hayalindeki gibi miyim?
- Yani işte. Fena değilsin.
O sırada tebessüm ederek gözlerime baktı.
- Aslında makyaj yapmana bile gerek yokmuş. Gerçekten çok güzelsin maşaAllah.
- Güzellik yarışmasına geldim de benim mi haberim yok? Artık gerçekleri anlatsan diyorum.
- Vaay sinirlendi hanfendi. Peki peki. Ama önce biraz beklemeliyiz.
- Neyi?
- Onu.
- O kim?
- Gelecek birazdan.
- Sıkıldım.
- Bende.
- Sen neyden sıkıldın?
- Olan bitenden.
- Daha açık konuş!
- Kızma Eftelya... Bu arada benim adım Tufan.
- İyi.
- Tavır yapma lütfen. Ne istersin ısmarlayayım sana. Pasta, kek, tatlı, çay, limonata?
- Gerçekler.
- Haydaa! Tamam geldiğinde anlatacağım ama önce bir şeyler yiyelim hadi inat etme.
- Tamam gelince yazarsın chatten. Ben kalkıyorum. Çok önemseseydin onunla birlikte gelir zamanımı almazdın Tufan Bey!
Yerimden kalkıp çay bahçesinin arka tarafındaki çardaklara doğru yürümeye başladım. Tufanın arkamdan geldiğini görünce adımlarımı hızlandırdım. O sırada karşımda Murat vardı. Bana doğru geliyordu. Bir Murat'a bir Tufan'a baktım. Bu işin içinden nasıl çıkacağım bilemiyordum.
- Eftelya! Ne yapıyorsun burada? Üstelik bu ne süs püs?
- Sana mı soracağım ne zaman süsleneceğimi!? Ayrıca sen niye buradasın?
- Ben çağırdım.
Hayretle bakarak Tufan'a döndüm.
- Nasıl yani? Ne demek sen çağırdın? Bana her şeyi anlatır mısınız lütfen!? Gerçekten sinirleniyorum. Beş dakikanız var!
- Tufan! Neler oluyor!?
- Murat gel oturalım. Konuşalım. Hadi inat etmeyin.
Sinirli bir şekilde sandalyeyi çekip oturdum. Kaşlarım çatık bir şekilde olan biteni anlamaya çalışıyordum. Tufan kravatını gevşetip konuşmaya çalıştı.
-Eftelya. Murat benim liseden arkadaşım. Çok yakınız yani anlayacağın.
- Eeee!
- Tufan ne yapıyorsun?!
- Sen sus Murat efendi de anlatsın bakalım biricik arkadaşın!
Tufan yeniden konuşmak için bir yudum su içti.
- Murat'ın seni sevdiğini eskiden beri biliyorum. Bir gün yanıma geldi. Çok üzgündü. Nasıl olduysa senin chat sayfasına girdiğini görmüş. Benden rica etti.
Kalbimin atış hızı öyle hızlıydı ki yere düşecek gibi fena oluyordum.
- Tufan dedim!
- Murat lütfen. Anlatayım bitsin artık.
- Eğer ben işletirsem beni tanır. Zeki kız. Her kelimemi anlıyor. O yüzden sen Eftelya'ya oradan bir kullanıcı adı alıp yazsan olur mu? Hem o pis ortamdan sıyrılır hem de bakalım beni seviyor mu öğreniriz dedi. Ben de kabul ettim. Ama sonra...
Murat masaya yumruğunu koydu. Ayağa kalkıp Tufan'ın üzerine yürüdü!
- Ama sonra ben diyeyim! Sen beni ayakta uyutup Eftelya ile yazışmaya devam ettin dimi! Sen nasıl haysiyetsiz bir adamsın be! Dost dedik sana dost!
- Murat sakin ol lütfen. İnan sana kötülük yapmadım.
- Kes sesini! Güya beni sevip sevmediğini öğrenecektik! Adımı bile geçirmedin dimi?!
- Adını geçirsem benimle de yazışmazdı. Çünkü seni sevmediğini anladım. Hem seni sevse neden girsin oraya? Senin yaptığın saçmaydı abi kabul et yani.
- Bitirdin beni Tufan. Azıcık olsun bana saygısı vardıysa da şimdi o da bitti.
Gözünün ucuyla bana bakmaya başladı. Gözlerinden yaşlar süzülüyordu.
- Baksana. Nasıl da nefret dolu bakıyor bana.
Sessizliğim ikisini de korkutuyordu.
- Murat otur abi lütfen. Öyle üzerime yürümeler falan sana yakışmıyor hiç.
- Sana ihanet pek yakışmış ama!
- Ben başta senin için girdim. Senin için yazıştım. Ama sonra beni çeken bir şeyler oldu. Nedenini bilmiyorum ama Eftelya'dan çok hoşlandım. Onunla yazışmak için can atıp durdum. Özür dilerim. Elimde değildi. Ama beni buna sen mecbur ettin.
Tek kaşımı kaldırıp aralarındaki didişmeyi izliyordum. Sessiz kalarak her şeyi daha net görmeye çalıştım.
- Sevdin öyle mi?! Nişanlısın sen be nişanlı! Utanmaz arlanmaz adi herif!
Nişanlı mı? İçime bir acı çökmüştü. Günlerce yazıştığım, gönül verdiğim adam hem nişanlı hem de bir oyunun parçasıydı!
- Madem nişanlıyım o zaman başka birini bulsaydın oyununa alet edecek!
- Bana bak bana sen çok olmaya başladın artık! O yüzden hiç telefonlarıma çıkmadın dimi?! Yüzün tutmadı tabi!
Ayağa kalkıp ellerimle masaya vurdum.
- Yeteeeeeer! Yeee teeeer! Yeeeee teeeer! Siz ikiniz! Bir daha sakın karşıma çıkmayın sakın!
....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HÜZÜN [Texting]
Short StoryBu texting öyküsü, ahlaksızca yazılanlara inat ortaya çıkmıştır. 🤗 Cümlemize hayırlı olsun... ... Her şey bir mesajla başlamıştı. Chatleşme hastalığımın ne bir doktoru vardı ne ilacı. Yalnızca başıma gelecek olanlardı şifa vesilelerim ... ~ 08.09...