Öyle savunmasız bir zamandı bulduğunda beni.
Sen başlattın, boyun eğdim, kabullendim seni.Bu sözlerim sitem değil ama yazık değil mi bana?
Çok yalnızdım, kaybolmuştum, sığındım işte sana.(Harun Kolçak - Yanımda Kal)
□
"Söyler misin artık, Dicle'ye ne oluyor?" dedi Esin odanın kapısını kapattıktan sonra. Fırat önündeki sandalyeyi "Otur." diye gösterdi. Esin kendisine denilen son şeyi de yapıp oturdu. Fırat "Ben içimi boşaltmak istiyordum." diyerek konuya dair ilk açıklamasını yaptı.
"Ben bu hayatta sevdiğim iki kadını da kaybettim. Birisini daha kaybetmek istemiyorum."
Esin anlamamışçasına "Nasıl iki kadın?" diye sordu.
"Annem terk etti, kız kardeşim de öldü." Esin şaşkınlıkla ağzını açmışken Fırat buruk gülümsemesiyle dediklerini onayladı. "Ben en başından anlatayım." dedi ardından.
"14 sene önce ben üniversite, kardeşim Fulya da lise sınavına girmiştik. Tam da bu sıralarda annemde bir değişiklik olmaya başladı. Çok geçmeden de temmuz ayının başında Fulya'ya zatürre tanısı konuldu. Önce normal bir tedavi görürken sonra durumu kötüleşti ve hastaneye yattı. Aynı Dicle gibi. Ve annem kızını, kızı ona en çok ihtiyaç duyduğu zamanda umursamadı. Annem aslında bizi çok severdi. Bize her türlü vakit ayırmaya çalışırdı ve biz çok keyifli şeyler yapardık. Ama annem de eski annem değildi, bunun farkındaydık. Ne bizimle evde vakit geçiriyordu ne de hastaneye Fulya için gidiyordu. Babamı aldatıyormuş meğerse. Babam ondan şüphelenip takip ettiğinde görmüş. Babamın anneme bunu söylediği gün de üniversite tercihleri açıklanmıştı."
"Her şey üst üste gelmiş diyorsun." diye mırıldandı Esin.
"Babam boşanana kadar bunu Fulya'dan gizlemeyi tercih etti. Bir şekilde annemi de geçiştiriyorduk sonra. Boşandıktan sonra direkt hastaneye gelip açıkladı. Aslında Fulya'nın durumu da iyiye gidiyordu ama işte... Bu olanları duyunca. Ağladı, çok kötü ağladı. Tabi nefesi kesildi öyle olunca da. Yoğun bakıma alındı, entübe edildi. Bir gün yattı yoğun bakımda, sonra da öldü. Oksijen yetersizliğinden. Annem cenazesine bile gelmedi. Biz babamla tüm olayların üst üste gelişiyle çok fena yıkıldık."
"Kötü olmuş yani, ne diyeyim. Dicle de bilmiyor herhalde bunları."
"Bilmiyor. Onu üzmemek için söylemedim."
"Peki buradan nereye bağlayacaksın?"
"Lisedeki beni hatırlıyorsundur. Sosyaldim, arkadaş çevrem genişti." Esin başını öne doğru salladı. "Ben o yaşananlardan sonra çevremdeki herkesten sırayla uzaklaşmaya başladım ve en sonunda kendi içimde bir yalnızlığı kabullendim. Bu yalnızlığı da bilerek ve isteyerek elde etmiştim. Biraz güvenimi yitirmekle alakalı. Özellikle de kız- erkek ilişkilerinde. Annem bile babamı aldattıysa beni kesin aldatırlar, diyerek. Kesinlikle aşka inanmıyordum. Aslında böylece hayatımı mesleğime adamam konusunda bir engel kalmamış oldu." Birkaç saniye dinledikten sonra devam etti. "Dicle'yi sevebileceğimi kesinlikle tahmin etmiyordum. Sen aşağıda sormasan ben bunu yine diyecektim."
"Dicle'den bu konuda şüphe etmedin mi?"
"Dicle benimle evlenmek istediğinde bunu sorgulamıştım... ama Dicle'nin bana olan aşkından o kadar emindim ki ben kendimden şüphe eder hale düştüm. Yani yıllarca içinden sevmiş birisi şimdi kavuşunca neden böyle bir şeyi yapsın ki, dedim."
"Yani sen o zaman Dicle istediği için öylesine bir evlilik yapmadın." diye bir çıkarımda bulundu Esin. "Gerçekten onunla bir hayat sürmek için evlendin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kalbime Bıraktığın Tohum
Romance"Dicle ben, senin hastalarından olan Dicle Esendemir. Bunu da senin için yazıyorum Fırat. Muhtemelen defterin nereden geldiğini merak ediyorsundur. Bu yazıyla birlikte bunları öğreneceksin." Okuduğu ilk paragraf ile şaşkınca başını kaldırıp etrafına...