Şimdi bu tümsekli yolun çukurundayım
Ben tırmandıkça geride kalır küllerEylem - Hayat Devam Eder
□
7 yıl önce
Fırat ilk girdiği TUS'ta istediği yeri kazanamadığı için ikinci kez hazırlanmaktaydı. Ev ya da üniversite kütüphanesinden çok daha farklı bir mekan seçmişti çalışmak için. Dışarıdaki herkese açık olan bir kütüphaneye gidip çalışmaktaydı. Mekan değişikliği onu daha iyi motive ediyordu.
"Arkadaşlar kusura bakmayın çalışmanızı bölüyorum ama 0.5 ucu olan var mı?"
Fırat yakınlarından gelen bu sesle başını kaldırdı.
kendince "Gerizekalı Iise mi burası, orta yere 0.5 ucu olan var mı, diye soruyorsun?" diye söylendi. Adamın hala ayakta beklediğini görünce kalemliğinden 0.5 uç kutusunu alıp ona uzattı.Teşekkür edilerek uç kutusunu eline geri verildiğinde "Önemli değil." diye karşılık verdi. "Bir daha orta yerde bağırma yerler.
Senin çalıştığını şey ne bilmiyorum ama benimkinin daha önemli olduğu kesin."Fırat'ın önündeki kitaplara göz attığında "TUS mu?" diye sordu. Fırat başını öne doğru sallardı. "Ben de yüksek lisans için İngilizce'ye çalışıyordum."
"Sordum mu?"
Bu terslemeyi "git" olarak yorumlamıştı. Böylece ses etmeden Fırat'ın yanından ayrıldı.
Aradan iki gün geçse de kütüphanede çalışanlar ve oturdukları yerler aynıydı. Geçen günden terslenerek dersini aldığı için bu sefer direkt Fırat'ın yanına gitti ve hafif bir tonda "Pardon." diye seslendi. Fırat başını çevirdiğinde gördüyle hiç mutlu olmadığı ortadaydı. "Ben yine uç isteyecektim de..." Fırat geçen verdiğinden başka bir uç kutusunu uzatmıştı. "Yeni almıştım, hiç açmadım. Senin olsun."
"Kaç lira bu?"
"Parası önemli değil, senin olsun"
"Peki, çok teşekkür ederim."
Fırat bunu iyi niyetinden değil rahat bırakılması için yapıyordu. Teşekküre karşılık vermediğinden yeniden yalnız kaldı.
Çalışmasına geri döneceği sırada "Pardon, son
bir şey diyebilir miyim?" sesiyle irkildi. "Lüzumsuz bir şeyse bütün kaslarını fizyolojik tetanusa uğratırım ona göre.""O dediğin şeyin ne olduğunu bilmiyorum ama lüzumsuz değil. Bir şey hakkında konuşmak istiyorum. Müsait bir vaktinde..."
"TUS diyorum, ben kendime zor vakit ayırıyorum."
"Peki TUS ne zaman?"
"Üç hafta sonra."
"Tamam, o zaman konuşalım."
Fırat karşısındaki bu ısrara anlam verememişti. Merak etmeye de başladığı için "Tamam." dedi.
"Telefon numaranı ver. Ben yine bu
çevrede bir mekanın konumu atarım, gelirsin.""Olur." dedi başını sallayarak. "Yağız ben, bu arada."
Fırat kendisine söylenen telefon numarasını da telefonuna girdiğinde kütüphanedeki 0.5 uç isteyen şahsiyet (Yağız) diye kaydetti.
Aradan 3 hafta geçip Fırat TUS'u atlattığında Yağız'a buluşmak için kütüphane yakınlarındaki bir kafenin konumunu attı.
İçeceklerini söylediler. Yağız için çekinme zamanı başlamışken Fırat onun yerine konuyu açtı. "Burada olmamızın amacı ne?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kalbime Bıraktığın Tohum
Romance"Dicle ben, senin hastalarından olan Dicle Esendemir. Bunu da senin için yazıyorum Fırat. Muhtemelen defterin nereden geldiğini merak ediyorsundur. Bu yazıyla birlikte bunları öğreneceksin." Okuduğu ilk paragraf ile şaşkınca başını kaldırıp etrafına...