Anlatmıyorsam kimseye bunu
Aldırmıyorsam artık ölüme
Kaybettiğim sevdiklerim için
Dert ekliyorsam her kadehime
Hiç gülmüyorsam bir sebebi var
Yalnızlığıma ver(Tuna Kiremitçi - Yalnızlığıma Ver)
▪︎
- Kusura bakmayın hocam, ben bu ameliyatı yapamam.
- Bu çok riskli bir ameliyat. Hiç kimse bu riski üstlenmek istemez.
- Onu kurtaramayız, ölmesini beklemekten başka yapabileceğimiz bir şey yok.
Fırat odasına döndüğünde elindeki test sonuçları ve filmleri masaya attı. "Siz aklınızı kaçırmışsınız!" Mesai başından beri boş kaldıkça bölümdeki bütün uzman doktorları dolaşmıştı ancak herkesten benzer cevaplar almıştı. "Ben size bu hastayı kurtarmamız gerek, ne yapabiliriz, diye soruyorum. Hepiniz anlaşmış gibi bütün olumsuzlukları sıralıyorsunuz!"
Dicle'nin odada kalan eşyalarını ben ailesine veririm, diyerek Fırat almıştı. Onların arasından bir defter de çıkmıştı. 14 yıl sonra yeniden onun hayatına girmesiyle yazmaya başladığı defterdi bu. Rahatlayıp kafasını boşaltmak çekmecesinden o defteri çıkarıp aldı. Masanın karşısındaki koltuğa oturduktan sonra deftere yazılan son yazıyı açtı ve okumaya başladı.
Bu deftere uzun bir süre yazamayacağım galiba. Çünkü yarın ameliyat olacağım ve sonrasında başımı ne kadar öne eğebilirim hiçbir fikrim yok. Başımı rahat ettirmem gerekir, zor olacak bu açıdan. Ama çok güzel şeyler oluyor. Bu kötü şeylerin arasında yine nasıl iyi diyebiliyorum, onu bilmiyorum. Hastalığım, bu tümör ilerliyor ama ben yıllardır hayal ettiğim şeye kavuşuyorum. Evleneceğim hem de Fırat ile. Bu bana yaşamak zorunda olduğum hayattan sıyrılmama da bir imkan tanıdı. Ben bir daha bacaklarımı hareket ettiremeyeceğim, yürüyemeyeceğim belki ama güzel bir hayatım olacağına inanıyorum. Fırat bana yardımcı olacağını söyledi. Evli olduğumuz sırada bütün kocalık yetkilerini dayayarak bana yardımcı olur. Geriye bir şey kalmadığında da boşanırız. Sonsuza kadar benimle evli kalmasını beklemiyordum tabii ki. Bana bir iyilik yapmak için kabul etti bunu. Belki Fırat ile karşılıklı bir aşk yaşayamadık ama ben Fırat'ı kazandım. Bana yardımcı oluyor, beni önemsiyor çünkü. Keşke bana boşanmak yerine benimle bir ömür geçirebileceğini söyleseydi. Yalnız kalmak bir yana hayatımın geri kalanını beni en çok seven insanla geçirirdim. Tabii onun da yoğun bir işi var ama olduğu kadar artık. O her ne kadar bana aşık olmasa da ben ona aşığım, onu seviyorum. "Tahir'i Zühre sevmeseydi artık veyahut hiç sevmeseydi Tahir ne kaybederdi Tahirliğinden?" diyerek de bitirmek istiyorum. Her ne kadar karşı cinsi üstlenmiş olsam da.
Fırat kalemliğinden mavi bir tükenmez kalemi aldı. Sayfanın altına "Zühre, Tahir'i sevdi ve hep sevecek." yazdı. Bir kadını sadece iki ayda tanıyıp ona hayatını adayacak kadar çok sevmişti. İçindeki yaraları onun tarafından sarılmıştı. Artık aşk söz konusu olduğunda midesi bulanmıyordu. Aşk bu kadar basit bir şey değildi. Annesinin yaptıkları aşk ile değil karakter ile alakalı bir şeydi.
İş dışında kullandığı kendi telefonunu eline almaya niyetlendiği sırada çalmasıyla bunu hızlıca eyleme de geçirdi. Onu arayan Yağız'dı. Yüzünde bir oflamadan çok gülümseme oluşmuştu. Aramayı "alo" diyerek yanıtladı.
"Müsait misin?"
"Müsait olmasam açmazdım." diye karşılık verdi Fırat.
"Ben seni merak ettim." dedi Yağız arama sebebini açıklayacak biçimde. "Normal çalıştığını bilsem bir sıkıntı olmayacak ama şimdi Dicle gibi normal dışı bir durum var."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kalbime Bıraktığın Tohum
Romance"Dicle ben, senin hastalarından olan Dicle Esendemir. Bunu da senin için yazıyorum Fırat. Muhtemelen defterin nereden geldiğini merak ediyorsundur. Bu yazıyla birlikte bunları öğreneceksin." Okuduğu ilk paragraf ile şaşkınca başını kaldırıp etrafına...