Aşktan yara almak diye bir şey varsa eğer
Bendeki durum şu an kan ve revan.(Burcu Güneş - Darmaduman)
▪︎
Odanın kapısı açıp ilerledikten sonra "Günaydın." diyerek kendisini belli etti. "Kontrol için geldim sadece. Aksi bir durum var mı ona bakacağım."
"Sana da günaydın." dedi Dicle ve dün akşamı sordu. "Sadece akşam yoktun değil, kemoterapi sonrası da olmadın. Her zaman durumu açıklamasıyla birlikte izah ederdin." Fırat onu duymamışçasına kontrollerini yapmaya başladı. "Fırat?"
"Müsaade edersen muayenemi yapabilir miyim?" Bu sert sese karşı Dicle'ye bir tek susmak kaldı. Esin de sükunetle bu durumun seyircisi olurken içeriye bir intörn girdi.
"Hocam, buldum sizi!"
"Ne oldu?" diyerek başını çevirdi Fırat.
"Acile bir hasta geldi hocam. Kafasına cam batmış, sizin görmenizi istiyorlar."
"Nasıl olmuş?"
"Hasta 7 yaşında kız çocuğu. Bunun bir kardeşi varmış birlikte oynuyorlarmış hep. Bugün bayağı bir sıkılıp evde birbirlerini yiyince anneleri dışarı çıkarmış, orada bari bir şey yaparlar diye."
Fırat gözlerini devirip arkasındaki duvara yaslandı. "Anlatmaya hastanın doğumundan başlasaydın."
İntörn gözlerini yukarıya dikip düşünmeye başladı, ardından "Onu bilmiyorum ya." dedi.
"TUS beni bu kadar yormamıştı, biliyor musun? Güzel üniversite görsün diye doğudan getirilip bir günlük program mı yapıldı size de beni sınıyorsunuz?" Esin ile Dicle arkadan kıkır kıkır gülerken Fırat sert bakışlarını onlara çevirdi. "Komik mi?" Dicle de Esin de "Pardon." diyerek ağızlarını elleriyle kapattılar.
"Sadece beni ilgilendiren kısmını söyle. Kaza nasıl meydana gelmiş?"
"Kız cama sert bir cisim atınca cam parçalanmış. Onun parçalarından birisi de kafasına saplanmış. Kafatasının içine girme ihtimaline karşılık tomografiye gönderdiler. Kardeşinde bir sıkıntı yok."
"İsteyince ne güzel anlatabiliyorsun bak!" dedikten sonra harekete geçip "Gidelim." dedi.
Dicle ile Esin odada tekrar yalnız kaldığında Esin "Doktorumuz bugün tersinden uyanmış galiba." Başını öne doğru salladı Dicle. "İyi gününde değil yani. Dünden beri bir şey olmuş, belli." Kollarını birbirine kavuşturdu. "Defteri de soramıyorum!"
"Defter mi önemli senin için?"
"O defter senin yüzünden Fırat'ın elinde. Onun elinde olduğu her an ise utanıyorum."
"Ona yıllardır büyük bir aşk beslediğini biliyor, defteri bilse ne olacak?"
"Tamam, hasta halime uğraşmıyorum."
*
Fırat o gün içindeki işlerini halledince bir boşluğunu bulup elinde bir paket ile Dicle'nin yanına gitti. "Muayene için mi geldiniz hocam?" Kendisi üzecek ya da yoracak bir durum olabilirdi ancak insan ister istemez alınıp buna göre tavır alabiliyordu. "Muayene için değil." dediğinde gözlerini Esin'e dikti. Esin çantasını tutup "Ben bir lavaboya gitsem iyi olacak." diyerek koltuktan kalkıp onları yalnız bıraktı.
Dicle'nin yatağının yanındaki boşluğa oturdu. "Dün beni çok fazla üzen bir olay yaşadım. Onun etkisiyle sana da o halimi yansıtmak zorunda kaldım, kusura bakma." Dicle'nin elinin üstünden de tutmaya başladığında Dicle ona karşılık "Sorun değil." dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kalbime Bıraktığın Tohum
Romance"Dicle ben, senin hastalarından olan Dicle Esendemir. Bunu da senin için yazıyorum Fırat. Muhtemelen defterin nereden geldiğini merak ediyorsundur. Bu yazıyla birlikte bunları öğreneceksin." Okuduğu ilk paragraf ile şaşkınca başını kaldırıp etrafına...