Sönmüş bir volkan gibiyim hazırım alevlenmeye
Gel içimdeki ateşi yak savrulayım göklere(Emel Müftüoğlu - Deli Et Beni)
▪︎
Hayat bana 14 yıl sonra bir şans daha tanıdı. Her şeyin olduğu gibi bunun da bir bedeli vardı tabii ki. Hayalini kurup yaşayamadığım anlara karşılık beynimde beni ara ara rahatsız eden bir tümör. Ardından gelen kemoterapiler ve saç dökülmesi... Elveda canım saçlarım. Fırat da ben iyileşene kadar güzel jestlerde bulunacak. Bu sebeple iyileşene kadar bunun tadını çıkarmalıyım. Tümörü de böylece unutur ve acısını daha az hissederim. İyileştikten sonra herkes kendi yoluna bakacaktı. Birlikte olma hayallerim zaten yalan olduğu için artık bir temennide bulunmuyorum. Hastalığımı atlattıktan sonra en acısız biçimde kendi hayatıma devam etmeye çalışacağım.
Aslında buraya yazılabilecek bir sürü şey var, sadece Fırat değil. Hafızam çöp kutusu gibi ama ben sadece hatırlamak istediğim güzel şeyleri yazıyorum. Belki tümörden sonraki yeni hayatım bana yeni bir evin yolunu da açar ve bunca yıl kurtulamadığım aile ortamından belki nihayet kurtulmuş olurum. İçimi güzel umutlarla dolduruyorum artık. Kırık parçalardan birisi birleşince diğerleri de onarılıyormuş gibi. Fırat'ın bana yakın davranması beni umutsuzluk bataklığından kurtardı.
Şimdilik diyeceklerim bu kadar. Umarım buraya yine güzel haberlerle gelirim.
Upuzun bir süredir yazmadığı defterine şimdi bu yazıları yazmıştı. Hayatının ikinci baharını görmüştü çünkü 32 yaşında. Lise zamanındaki gibi kırılmışlıklarına rağmen bir mutluluk hissiyatıyla doluydu içi.
Aynanın karşısına geçip tarağını eline aldı ve son kez tutkuyla taradı saçlarını. Sırtının ortalarına gelen saçlarını ertesi gün hastaneye gitmeden omuz hizasından kestirecekti. Bir anda kaybetmek yerine azar azar yokluğuna alışmak istiyordu. Ve her şeye rağmen psikolojisini sağlam tutmalıydı değil mi? Senin kolunu keseceğiz ama senin gıkın çıkmayacak gibi bir olay bu. Saçmaydı... Hatta ona göre böyle hastalara psikolojiyi sağlam tutamama konusunda özel tolerans tanınmalıydı.
Yarının nasıl olacağı konusunda en ufak bir fikri yoktu. Yemek için giydiği kıyafetler hala üzerindeyken onları çıkarıp pijamalarını giydi. Lambayı kapatarak abajurunu açtı. Aydınlık yerine loş bir ortam daha hoşuna gidiyordu. Masanın köşesindeki duran çerçeveli fotoğrafı aldı. Fırat'ın da içinde bulunduğu mezuniyet fotoğrafı.
"Oldu, biliyor musun? Konuştun bugün benimle, sadece Dicle olduğum için konuştun. Dinledin de. Biz ikimiz birbirimize bağlı olarak aynı ortamda bulunduk. Benim şu an tek umudum sensin. Boşa çıkarma lütfen. Hayatımı her iki manada da kurtar."
Fotoğrafını yerine bıraktığında telefonunu eline aldı. Fırat'ın özel numaram dediği numarasının WhatsApp'ın dan profil fotoğrafına baktı. "Çok değişmişsin, çok değişmişsin ama yüzündeki o ifadeden de yakışıklılığından da hiçbir şey kaybetmemişsin."
Uzun arayışlardan sonra meslek ve kariyer amaçlı bir sosyal medya platformunda Fırat'ın profilini bulmuştu. Oradan hakkında birçok şeyi öğrenmişken birkaç kez izlediği seminer ve sunumları olmuştu. Bir kez daha o sunumlardan birisini izlemek üzere girdi o platforma. Onu duymak, izlemek istiyordu çünkü.
*
Kapıyı açtıktan sonra anahtarını cebine attı Fırat. Onun gelişini duyan Yağız hızlıca kendi odasından çıkıp Fırat'ın odasının önünde durdu. Fırat sakin bir biçimde "Müsaade eder misin?" dedi fakat Yağız'ın müsaade etmeye hiç gönlü yok gibiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kalbime Bıraktığın Tohum
Romance"Dicle ben, senin hastalarından olan Dicle Esendemir. Bunu da senin için yazıyorum Fırat. Muhtemelen defterin nereden geldiğini merak ediyorsundur. Bu yazıyla birlikte bunları öğreneceksin." Okuduğu ilk paragraf ile şaşkınca başını kaldırıp etrafına...