Aldın sen gönlümden bir parça
Hiç kimse doldurmaz sen başka
Sensizlik yazmışsa alın yazıma
Razıyım ömür boyu yalnızlığa(İrem Derici - Razıyım Ömür Boyu Yalnızlığa)
▪︎
Dicle yaşadığı tüm olayların şokuyla eve döndü. Doktor olarak karşısına platonik aşkının çıkmasının mı, beyin tümörü tanısın konulmasına mı, işinden ayrılmasının istenmesinin mi şokunu yaşasın bilemedi. Kendisinden bir açıklama bekleyen annesine karşı ise biraz dinlenmek istediğini belirtmişti.
Serumu bittikten sonra Fırat'ın odasına çıkmıştı. Orada bazı kaynakların yardımıyla daha alakalı bilgi vermişti. İlaçları e-reçete şeklinde yazdıktan sonra kontrole gelmesi gereken zamanı da belirtti. Gözünü Fırat'ın parmaklarına dikmişti. Orada yüzük görememek bir miktar rahatlatsa da bundan tam olarak emin değildi. Masasında da herhangi bir fotoğraf ya da bunu anımsatacak bir şey yoktu.
Manasızca uzandığı yatağında "Hastalarıyla ekstradan samimiyet kurabilen bir doktor musun acaba? Öyle olsa güzel sohbet ederdik, bu bile bana yeterdi." diye kendince mırıldandı.
"Neler söylüyorum ben ya! Benim kafamın içinde tümör var, burada lise aşkımın derdine düşüyorum!" Saçlarını parmak aralarına geçirdiğinde "Sakin ol Dicle." diyerek kendini yatıştırmaya çalıştı.
Yanına attığı çantasına uzanarak içinden telefonunu aldı ve lise bittikten sonra dahi en iyi arkadaşı olarak kalan Esin'i görüntülü aradı.
"Mesai ortasında görüntülü aranır mı diye kızacağım ama kızamıyorum da. Gittin mi hastaneye?"
Dicle başını sallayarak "Gittim." dedi. "Fırat oradaydı."
"Senin Fırat mı?"
"Keşke sadece karşılaşmakla kalsa. Benimle o ilgilenecekmiş."
"Senin neyin varmış kızım? Çıldırtma beni!"
Dicle onu duymamışcasına devam etti. "Adamın kollarına yığıldım bir de, iyi mi? Tümörden olduğunu söyledi kendisi ama şok da etkiliydi bence."
"Tümör mü dedin sen?" Esin istediği sorunun cevabını almışken şaşkınlığını da gizleyemedi.
"Evet, beynimde tümör varmış." diye onayladı bunu Dicle.
"Sen bunun yerine 'Ay ben Fırat ile ne yapacağım?' derdine düşmedin değil mi? Beynimde tümör varmış diyorsun ama sakince diyorsun. Fırat dedik mi ama dünyanın en büyük şoku!"
Esin, Dicle'nin kendi fiziksel sorunu yerine lise aşkında takılı kalmasına hem anlam veremiyordu hem de kızmıştı. Nasıl olur da tümör gibi bir şeyi platonik aşkından daha önemsiz görürdü?
Dicle de fena patladı. "Evet, hiçbir şeyin benim için bir önemi yok! Anca Fırat diye takmışım kafama, onu önemsiyorum. Tümör falan hiç umurumda değil, beni yiyip bitirsin!" Esin onu "Tamam Dicle, sakin ol." diyerek durdurmaya çalışırken Dicle umursamadan devam etti. Bir yandan ise ağlamaya başlamıştı. "Belki ben bu gerçekle yüzleşmek istemiyorum, bunun bilincinde olmayı. Sen böyle bir psikolojide olmak nasıl bir şey biliyor musun?! Bunun için manasızca imkansız aşkıma takılıyorum anca. Ben de böyle bir seviyesizim."
Esin mahcubiyetle "Özür dilerim." diye mırıldandı. "Böyle büyük bir şeyin yerine onu düşünmene anlam verememiştim."
"Bırak, tek gündemimiz bu olsun. İstemiyorum ben tümör falan."
"Tamam, öyle olsun."
"İşinden ayrıl, dedi bana sonra. Sosyal hayatımı kısıtladı; onu yapma, bunu yapma, şunu şöyle yap diye. İğrenç bir şey. Direkt evinde yat sen, hiç zahmet etme, diyecek de demeye dili varmıyor."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kalbime Bıraktığın Tohum
Romance"Dicle ben, senin hastalarından olan Dicle Esendemir. Bunu da senin için yazıyorum Fırat. Muhtemelen defterin nereden geldiğini merak ediyorsundur. Bu yazıyla birlikte bunları öğreneceksin." Okuduğu ilk paragraf ile şaşkınca başını kaldırıp etrafına...