Gerçekten uzun zaman olmuş son iki bölümü tekrar okumam gerekti. Sonunda biraz boş zamanım vardı gece 4 ile 5.30 arasında ve ben de daha güzel değerlendirme şekli düşünemedim. Fırsat bu fırsat hemen yazmaya başladım. Keyifli okumalar...
"Bebeğim..." Jongin Sehun'nun kulak çeperini yalamak için durdu. "Ne kadar zamanımız var?"
Sehun kısık bir sesle kıkırdadı. "Fark eder mi?"
Esmer alfa Sehun'nun bağımlılık yapan boynundan uzaklaşarak sevgilisinin gözlerinin içine baktı. Küçük omega dudaklarında oyunbaz bir gülümsemeyle diğerini bekliyordu.
"Sen var ya, bir gün ölümüm olacaksın." uzanıp dudaklarını birleştirmeden önce durdu Jongin ve ekledi. "Tabi çoktan kollarında ölüp cennette değilsem."
Jongin dudaklarını tekrar birleştirdiğinde bu sefer öpüşmeleri daha yavaştı. Sehun dudaklarında asılı kalan gülümsemesiyle esmerin kalın dudaklarını yakalamaya çalıştı. Omeganın parmakları diğerinin tişörtünün eteklerinden tutarak yukarı doğru çekiştirmeye başladı.
Esmer alfa mesajı almıştı. Dizleri üzerinde yükselerek omegasına güzel bir şov sundu. Tek eliyle tişörtünün ense yakasından yakalayarak başından çıkardı. Birkaç bin dolar olan tişört odanın zemininde terk edilirken Jongin biraz daha dizleri üzerinde kaldı. Sevgilisinin önünde gökdelen gibi yükselirken altında yatan bedeni gözleriyle süzdü.
Sehun alt dudağını dişleri arasına alarak gülümsemesini durdurmaya çalıştı.
"Gördüğün hoşuna gitti mi?" Jongin flörtöz bir ses tonuyla sordu. Hala dizleri üzerinde duruyordu.
Omeganın gülümsemesi soruya karşı biraz daha genişledi. Dirseklerinden güç alarak kendi öne doğru çekti. Sehun'nun dudakları doğrulur doğrulmaz hemen esmerin köprücük kemiklerinin altına dokundu. Jongin dizleri üzerinde olduğu için bedenleri aynı hizaya denk gelmiyordu.
"Senin kadar olmasa da. Kendi çapımda şanslı bir adamım ben de."
Jongin bu cevaba karşı hızla sevgilisinin tişörtünü üzerinden çıkarırken gür bir kahkaha attı. Sehun ne kadar zamanın bir önemi yokmuş gibi konuşmuş olsa da vardı. Hem de çok fazla vardı. Sehun bir dakika geç kalsa babası sanki kaçırılmış gibi kafayı yiyordu.
Omeganın tişörtü de esmerin tişörtüne odanın zemininde katılır katılmaz Jongin sevgilisini nazikçe yatağa doğru itti. Dudakları tekrar tekrar aşık olduğu bedenin ezberlediği her bir kıvrımında yavaş yavaş dolaşırken parmakları altında kasılan kasları takip ederken Sehun'nun kasıklarına doğru indi.
Omeganın pantalonuna ulaşır ulaşmaz hızlı davranarak fermuarı aşağı indirdi. Sehun kendini Jongin'nin dudaklarına doğru mu yoksa çoktan sertlemiş aletine bu kadar yakında dolaşan parmaklara doğru mu ittirmesi gerektiği konusunda kendisiyle savaş veriyordu.
Esmer parmaklar aletine ulaştığında başını geriye doğru atarak nefes nefese bir inleme bıraktı. Uzun zamandır kesmediği için uzayan saçları esmerin yastığına doğru dağılmıştı. Jongin bu güzel manzarayı kaçırmamak için dudaklarını sevgilisinin karnından çekmeden başını kaldırdı.
Jongin gerçekten aşık olmuştu. Yoksa parmakları altındaki bu küçük omeganın babası şuan olanları bilse onu kesinlikle öldüreceğini bile bile bunu kesinlikle yapmazdı. Hiçbir güzellik buna değmezdi. Ama Sehun... O çok başkaydı. Güzel bir çift bacaktan çok daha fazlasıydı. İnatçıydı, istediğini elde ederdi, kimin ne dediğiyle asla ilgilenmezdi. Onu kendine nasıl aşık ettiğini gerçekten anlamıyordu. (30 bölüm sürdü Jongin inan çok sancılı bir süreçti hepimiz için bvfncj)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The War
FanfictionSehun dünyanın şansız omegasıydı. Gidip babasının bir kere bile anlaşamadığı Kim sürüsünün baş alfasının oğluna aşık olmuştu. İşin en kötü kısmıysa Kim Jongin o nefret ettiği egoist alfaların en şerefsiziydi.