The War az önce Klişe'nin okunmasını geçerek ikinci sıraya oturdu. Sanırım yakın zamanda Asklepios'u da geçerek birinciliğe oturur. Fic i sevip okuduğunuz, güzel yorumlarınızla beni mutlu ettiğiniz için çok teşekkürler. Ve keyifli okumalar sabah kahvelerim...
Sehun yorganını çenesine kadar çekerek yatağının içine gömülmüştü. Evet, yazın 36 derece sıcağında bile yorganla uyumayı seven tiplerdi. Ama şuan boğazına kadar yatağa gömülmesinin sebebi sıcaklık falan değildi. Nereden geldiğini bilmediği bir melankolinin içine düşmüştü.
Penceresinden gelen tıkırtıları duyduğunda dirsekleri üzerinde yükselerek sesin geldiği yere doğru döndü. Jongin'nin basketbol formasıyla penceresinde dikildiğinde gördüğünde ise kendini yatağa geri bırakıverdi. Zaten odasının penceresine tırmanacak başka bir manyak yoktu ama yine de kontrol manyağı olarak bakmak zorunda hissetmişti kendisini.
Esmer alfanın doğal kokusuna kullandığı çikolatalı duj jelinin kokusu karışmıştı. Alfalar çoğu zaman girdikleri yerlerde kokularının baskın olmasından hoşlanırlar. Ama Jongin ne zaman Sehun'nun odasına girse bunun biraz dozunu kaçırıyordu. Özellikle kızışması yaklaştığı için Sehun bu durumdan son zamanlarda pek memnun değildi. Yine de diğerine utanmadan bunu nasıl açıklayacağını bilmiyordu.
"Okula gitmemişsin bu gün?"
"Canım istemedi." Sehun başını iyice yorganın içine sokarken boğuk bir şekilde konuştu.
"Bunu nereden öğrendiğimi sormayacak mısın?"
"Kimden olabilir ki! Yeni arkadaşın Kyungsoo söylemiştir! Artık senin arkadaşın olduğu için onu arkadaş listemden çıkaracağım" Sehun küçük bir çocuk gibi mızmızlanarak esmere kıçını döndü.
Jongin diğerinin tatlı küçük isyanına bir kıkırtı bırakırken yatağa doğru yaklaştı. Bu akşam Wu sürüsünün lideri, Sehun'nun babası ve Jongin'nin müstakbel kayınpederi Kris şuan Kim malikanesindeydi. Ve esmer alfa bu fırsatı asla tepemezdi. Sehun evde yalnızdı.
"Biraz duygusal davranmıyor musun?"
Sehun soruya karşılık omzunun üzerinden ölümcül bir bakış gönderdikten sonra tekrar duvara bakma işine geri döndü. Jongin'den başka bir kıkırtı çıkarken esmer yatağa ulaşmıştı. Yatağın diğer tarafı çöktüğünde Sehun o tarafa bakmıyor olsa bile alfanın yatağa çöktüğünü anlayabiliyordu.
"İyi misin bebeğim?"
"Sence Jongin?!"
Jongin sanki bir suçluymuş gibi iki elini de kafasının yanında havaya kaldırdı. Dudaklarındaki gülümsemeyi tutmaya çalıştığı için yüz kasları ağrımaya başlamıştı. Ancak omega ona bakmıyor olsa da gülerek diğerini daha fazla kızdırmak istemiyordu.
"Bir öpücük alabilir miyim? Söz veriyorum geri vereceğim."
Sehun bu sefer cevap vermek için nefesini harcamadı bile.
"Senin için ne yapabilirim peki?"
Sehun'nun hırçın sesine rağmen Jongin elinden gelen en yumuşak tonu kullanmaya çalışıyordu. Bir şeyin omeganın canını sıktığını anlayabiliyordu. Her ne kadar ne olduğunu bilmese de yanında olmak onun göreviydi. Baekhyun bütün gün somurttuğunu söylediğinde şaka yapmıyor olmalıydı.
Sehun sırtının üzerine yatarak Jongin'le göz göze geldi. Açıkçası diğerinin sorduğu soruya onun da bir cevabı yoktu. Çünkü soruna bir çözüm bulabilmesi için önce sorunu bilmeliydi. Ama o sadece bu sabah bu hisle uyanmıştı. Babasının yaptığı pankekleri yememişti, okula gitmemek için ağlamıştı ve babasına birkaç ters şey söylemiş olabilirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The War
FanfictionSehun dünyanın şansız omegasıydı. Gidip babasının bir kere bile anlaşamadığı Kim sürüsünün baş alfasının oğluna aşık olmuştu. İşin en kötü kısmıysa Kim Jongin o nefret ettiği egoist alfaların en şerefsiziydi.