18. Bölüm

2.1K 215 156
                                    

Jongin arkası dönüp giderken sırtını izledim. Başka ne yapabilirdim ki zaten. Şimdi biyoloji dersi için Bayan Lee gelene kadar söylediği şeyi kafamda çevirip durdum. Onu sürekli geri çeviren omeganın ben olduğum fikri beynimi tamamen ele geçirmiş durumdaydı. Diğer yandan hayatındaki tek omega olmadığım gerçeği de vardı.

"Çocuklar!" Bayan Lee'nin sesi beni düşüncelerimden birkaç dakikalığına da olsa ayırmıştı. 

"Nöbet gezen alfalardan biri sınır yakınlarında ölü bulundu. Başalfa Kris bu öğleden sonrası için omegaların ve henüz yetişkin olmamış her kurdun evinden çıkmaması için duyuru yaptı. Bu yüzden öğleden sonraki bütün dersleriniz iptal oldu. Eve giderken lütfen dikkatli olun." 

Bayan Lee konuşmasını bitirir bitirmez sınıfta büyük bir uğultu hakim oldu. Herkes hemen yanındakiyle ölen alfa hakkında konuşmaya başlarken bakışlarım hemen yanımda oturan Baekhyun'la buluştu. Yüzünde gergin bir ifade vardı. Ne kadar gülümsemesiyle bunu saklamaya çalışsa da bunu görebiliyordum. Babam tehlikede olabilirdi. Emri verenin bizzat babam olmama ihtimali bile vardı. 

Baş alfa vekilinin eğitim zamanı giderek yaklaşıyordu. Ve bizim bir vekilimiz olmayışı çevredeki sürüleri hareket geçirmişti. Daha önce kimse bizim sınırımızda bir alfaya zarar verecek kadar ileriye gitmemişti. Tehditlerin çoğu toplantılarda yapılan sözlü tehditlerden oluşuyordu. 

Masamın üzerinde bulduğum her şeyi çantamın içine tıkıştırdım. Bir şeyi bırakmış olmak şuan umrumda bile değildi. Aklım sürekli babamın ne durumda olduğuna kayıp duruyordu. Baek ile birlikte sınıftan çıktığımızda Kyungsoo'yu bizi beklerken bulmuştuk. Doğal olarak Baekhyun'nun eve sağ salim varmasını istiyordu. Ama Tao'nun neden yanında olduğunu gram anlamamıştım. 

"Prensesi evine güvenli bir şekilde ulaştırmalıyız." Tao ona attığım sorgulayıcı bakışları hissetmiş olacak ki birden açıklama yaptı. Hiçbir şey söylemeden bu sefer gözlerimi Kyungsoo'ya çevirdim. Sevgilisinin elini sıkı sıkı tutarken o da yavaşça bana döndü ve omuz silkti.

"Ona gelirsen Sehun seni yolda bir kanalizasyona atar dedim ama beni umursamadı." Baekhyun'nu da yanında sürükleyerek yürümeye başlamışlardı bile. Tekrar Tao'nun dikildiği yere baktım. Alfa çekici olduğunu düşündüğü bir gülümsemeyle bana göz kırptığında ona gözlerimi devirdim. Hızlı adımlarla önümde giden çifte yetiştim. 

Ev yolu oldukça sessiz geçmişti. Özellikle sokaklardaki devriyeler arttırılmış gibi görünüyordu. Tao'dan beklediğimin aksine hiçbir şey söylememişti. Kyungsoo, Baekhyun ve beni hiçbir şekilde evden ayrılmamamız ve telefonumuzun sürekli açık olması konusunda uyarırken de tamamen sessiz kalmıştı. Sanırım gerçekten eve güvenli bir şekilde varmamı istediği için bizimle birlikte gelmişti. 

Okul sokağın benim evimin tarafında olduğu için ilk benim evime varmıştık.Eve girip kimseye kapıyı açmayacağıma dair on kere Kyungsoo'ya söz verdikten sonra eve girmeme izin vermişlerdi. Daha odama gitmek için merdivenlere bile varamamıştım ki kapının çaldığını duydum. Baekhyun büyük ihtimalle bana bir kere daha sarılmak için geri dönmüştü. Bazen ne kadar duygusal biri olduğunu unutuyordum. Hayatının çoğu zamanını yaramaz bir velet gibi geçirdiğini düşündüğümüz zaman şaşırılmamalı da buna.

Kapıyı açtığımda beni karşılayan şey ise kesinlikle Baekhyun değildi. Tanımadığım bir kız verandamızda dikiliyordu. Büyük ihtimalle kapıyı yüzüne kapatmam gerektiğini düşünüyordunuz ama buna gerek yoktu. Omega aurasını hissedebiliyordum. Eminim bir şey yapmaya kalkarsa icabına bakabilirdim.

"Kimsin?" Sesim buz gibiydi. Tehditkar konuşmak için özellikle çaba göstermeme gerek yoktu. Sürüden olmadığı belliydi ve bu beni ister istemez tetikte tutuyordu.

The WarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin