Sizi biraz beklettim biliyorum. Ama beklediğinize değen bir bölüm oldu bence. Keyifli okumalar...
Jongin Sehun'nun odasının kapısının önünde durdu. Bu kapıdan çıktığı andan itibaren ölmüş bir alfa sayılırdı. Aşk için ölmedikten sonra ne anlamı vardı ki zaten.
"Ölüm ölüm dediğin nedir ki ben senin için babanın karşısında durmuşum."
"Jongin dramatikleşme de aç şu kapıyı. Kimse ölmeyecek"
Esmer alfa omzunun üzerinden diğerinin okuyamadığı bir ifadeyle omegaya bir bakış attı. Sehun her ne kadar gülmek istemese de dudaklarından kaçan küçük kıkırtıyı da durduramamıştı.
"Ben de ondan korkuyorum zaten. Öldürseydi en azından kısa sürerdi."
"Korkak bir tavuk gibi kapının arkasına mı saklanacaksın yani?"
Jongin bu sefer bütün vücuduyla arkasını döndü. Kaşları çatılmış, sahte bir kızgınlık vardı yüzünde. Dudakları yavaşça yukarı doğru kıvrılırken başını hafif yana doğru eğdi.
"Afedersin?" Jongin'nin sesinde uyarıcı bir ton vardı. Alfası kafasının içinde kükrüyor olmalıydı. Onu kışkırtmak kesinlikle yapmaması gerekenler listesinin başındaydı. Yine de teninin altındaki küçük karıncalanmayı durduramıyordu.
"Beni gayet net bir şekilde duydun. Yoksa tekrar etmemi ister misin?"
Esmer alfa büyük bir adımla Sehun ile aralarındaki boşluğu kapattı. Omeganın iki bileğini de sıkıca kavrayarak kollarını onun beline sardı. Kolları bel boşluğunda çapraz bir şekilde dururken göğsü esmerin göğsüne yaslanmıştı. Diğerinin hırıltılı bir şekilde aldığı nefesler göğsünü titretiyordu.
"Tehlikeli sularda yüzüyorsun?"
"Napacaksın? Hamile bir omegayım ben."
Sehun Jongin'nin yüzünün birden ciddileştiğini fark ettiğinde gülümsemeyi bırakarak yüzüne bakmaya başladı. Esmer alfa bir şey düşünüyormuş gibi görünüyordu. Ve sessizlikle geçen her saniye endişesinin biraz daha artmasına sebep oluyordu.
"Bebeğimi ve seni canım pahasına koruyacağım Sehun. Ne olursa olsun uçan sinek bile size zarar veremeyecek." Jongin'nin gözleri birçok duyguyu barındırıyordu. Sehun zaman zaman bu duyguları diğerinin gözlerinde yakalamayı başarıyordu. Ve her seferinde esmere bir şans verdiği için kendini tebrik ediyordu. Yaptığı tek doğru karar bu olabilirdi.
"Jongin-" Sehun bir şey söylemek istemişti ancak babasının gür sesi söyleyeceklerini birden makas gibi kesti. Bütün evde yankılanan ses ikisinin de sıçramasına sebep olmuştu.
"Kim Jongin! Pencereden kaçmaya çalışma sakın!"
Jongin garip bir gülümsemeyle Sehun'nun bileklerini serbest bırakarak geri çekildi. Omega diğerinin yüzünde oluşan garip ifadeye kıkırdamadan duramamıştı yine. Jongin babası etrafta yokken büyük bir alfa kurtuymuş gibi dolaşıyordu. Sonra birden küçük bir alfa kurduna dönüşü o kadar sevimliydi ki. Ve onun bu halini görme şansı olan sayılı insandan biri olduğu için gülümsemeden duramıyordu.
Alfa derin bir nefes alarak tekrar kapıya döndü. Daha fazla ertelemenin bir anlamı yoktu. O korkak tavuk değildi. Gerekirse göğsünü gere gere Kris'in karşısına geçer ve ihtişamıyla ölürdü. Mezar taşına da 'aşk için ölmeli aşk o zaman aşk' yazarlardı.
5 yaşında yaramazlık yaparken annenin en sevdiği vazoyu kırarsın da sonra bütün saklama çabalarına rağmen annen bunu fark etmiştir. Kardeşinle ikinizi vazoyu çağırmak için salona çağırır. İşte Jongin ve Sehun aynı bu psikolojiyle salona gelmişlerdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The War
FanfictionSehun dünyanın şansız omegasıydı. Gidip babasının bir kere bile anlaşamadığı Kim sürüsünün baş alfasının oğluna aşık olmuştu. İşin en kötü kısmıysa Kim Jongin o nefret ettiği egoist alfaların en şerefsiziydi.