Jongin kendi tabiriyle kendi kurallarına göre oynamaya başladığından beri kelimenin tam anlamıyla kaçan kovalanır oynuyorduk. Ne zaman yanımdan geçse bir yerlerime dokunuyordu ve bunu kimseye fark ettirmeden yaptığı için insanlar neden durup durup kızardığımı merak ediyordu. Ve ben açıklayamadığım için daha çok kızarıyordum. Luhan dün bütün gün durup dururken kızardığım için kızışmamın yaklaştığını düşünerek bana ilaçlarımı içtirdi bu sabah.
Diğer yandan omegam bu durumdan oldukça memnundu. Başından beri Jongin'nin alfasına karşı çekiliyordum. Bu durumda Kai tarafından elleniyor olmak onun heyecanlanmasına sebep oluyordu. Bu sefer kafamın içinde dönen düşüncelerden ben de kızarıyordum. Yani suç tamamen Jongin'de değildi. O başlatıyordu ama omegam da hiç uslu değildi ki.
"Jongin yapma" yüzüme otutturduğum sevimli gülümsemeyle Chanyeol'un odasındaki tekli koltukta oturuyordum. Hastaneden eve geçirdikleri için ziyaret etmenin iyi bir fikir olduğunu düşünmüştüm. Tabiki Jongin koltuğun kol yaslama yerinde otururken sırtımda dolaşan elini saymazsak iyi bir fikirdi.
"Neden bahsettiğine dair hiçbir fikrim yok."
"Senin yüzünden insanlar kızışmaya girdiğimi sanıyor."
Jongin kısık sesli bir kıkırtı bıraktı. Odadaki kimse şuan bize dikkat etmiyordu. Babam ve Luhan amcam Chanyeol ile konuşmakla meşguldü. Jackson evin bir yerinde Kim'lerin bekar omegasına sulanıyordu. Gözlerimi devirdim kuzenimi düşününce. Tipik alfa...
Dirseğimi Jongin'nin böbreğine doğru vurdum. İki büklüm olan bedeni ve acıyla buruşturduğu yüzüne rağmen hala dudaklarında bir gülümseme vardı. "Gülme. En son olaydan beri herkes aşırı üzerime düşüyor bu konuda. Evden çıkmama zor izin verdiler."
Esmer alfa birden gözlerimin içine bakmaya başlayınca transa geçmiş gibi donup kalmıştım. Bakışlarımı kahverengi irislerden uzaklaştıramıyordum.
"Sende evde kalsaydın öyleyse. Ben sana gelirdim."
Yanaklarım yine kızarmaya başlamıştı işe. Çünkü omegam Kai ile evde yalnızken olabileceklerin listesini çıkarmaya başlamıştı. En son yatağımda beni göğsüne çekerek sarılırken dokunduğu her yer karıncalanmaya başlamıştı.
"Kafayı mı yedin Jongin babam seni duyarsa?"
"Duyamaz şuan yalnızca senin zihninde konuşuyorum."
Jongin bundan bahsedince fark etmiştim ki gerçekten dudakları kıpırdamamıştı. Bu aslında sürülerin kurt formundayken kullandıkları bir yöntemdi. Bazı durumda insan formunda da kullanırdık ancak insan formumuzdayken yalnızca sürü üyeleri ile iletişim kurabiliyorduk. Jongin ile zihin iletişimi yapabildiğimizi ilk anladığımda malum kızışma olayı gerçekleşmişti.
Chanyeol'a Jongin'nin zihnini hissettiğimi ve onu yardıma çağırmak için kullandığımı söylediğimde kesinlikle babama bir şey anlatmamam konusunda ısrarcıydı. Bunun ne anlama geldiğinden o da emin değildi o sırada ama araştıracağını söylemişti.
"Bunu yapmayacağımız konusunda anlaşmıştık."
"Yeterince açık olamadım herhalde Wu Sehun. Artık anlaşma yok."
Hiçbir şey söylemeden hızla yerimden kalktım. Odanın içindeki ani hareketlenme alfa kardeşlerin dikkatinin birden bana dönmesine sebep olmuştu. Tam şu anda Jongin'i şikayet edip buradan ayrılmak istiyordum. Ancak miğdem bunun düşüncesi ile birden bulanmıştı. Kesinlikle omegamın hoşuna gitmemişti.
"Su içmeye gideceğim."
"Ben Sehun'a mutfağın yerini göstereyim."
Jongin'e ölümcül bir bakış atmak için dönmüştüm ki babamın şüpheyle bakan yüz ifadesini fark ettiğimde bundan vazgeçtim. Sürüler arası savaşı yeni önlemiş sayılırdık. Başka bir tanesini başlatmamıza gerek yoktu. Amcamın imalı bakışları zaten beni yeterince geriyordu. Luhan'nın bizi yakalamış olması babamın yakalamasından daha kötüydü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The War
FanfictionSehun dünyanın şansız omegasıydı. Gidip babasının bir kere bile anlaşamadığı Kim sürüsünün baş alfasının oğluna aşık olmuştu. İşin en kötü kısmıysa Kim Jongin o nefret ettiği egoist alfaların en şerefsiziydi.