O akşam düzenlenen ve Avengers kulesini ışık, müzik ve insan seslerine boğan partinin ilerleyen saatleriydi, o akşam partiye uğrayıp birkaç kadeh yuvarlayan ve muhabbet eden çoğu kişi çoktan ayrılmıştı.Geriye kalanların çoğu ya bir Avengers'ti ya da onlara çok yakın kişilerdi.Bu da partinin daha samimi bir hal almasını sağlamıştı.
Geniş mekan sayesinde geneli iki veya üç kişiden oluşan gruplar dört bir yana dağılmıştı ve hemen herkesin konuşur halde olması ortaya bir uğultu çıkmasına neden oluyordu.Ancak ne kadar derin bir sohbete gömülmüş olursa olsun herkes, Demir Adam ve Yüzbaşı'nın çıkardığı sesleri fark etmişti.Üst kata çıkan merdivenlerin hemen önünde birbirine girmeye hazır duran ikilinin çıkardığı gürültü bir anda herkesin dikkatini o yöne çekmişti.
"Yüzbaşı eğer bir kez daha bana emir verecek olursan sabrım taşacak." dedi adeta karşısındaki adamın boy avantajını kırmak ister gibi göğsünü şişiren Tony.Konu dünkü görevde Tony'nin yine plana ve emirlere sadık kalmamasıydı ancak Tony genel olarak sarışın adamın sürekli karakteriyle ilgili ileri geri konuşmasından nefret ediyordu, birlikte görevlere gittikleri ve sürekli görüşmek zorunda kaldıkları bir yılın sonunda artık buna dayanamaz hale gelmişti.
"Ben bu ekibin kaptanıyım ve sen de her 'plansızlık' planını devreye sokmadan önce bana sormalısın." Steve öfkeden koyulaşan ve alev alev yanan gözlere kendi gözlerini dikerek bir adım daha attı.
"Doğru ya, Tanrı'nın erdemli kulu, kötülerin düşmanı muhteşem Kaptan Amerika.Ama bana emrin altındaki askerlerinden biriymişim gibi davranamazsın." Tony her bir kelimeyi bastırarak tükürürcesine konuştu.
Steve sinirlerinin bozulduğunu gösteren bir şekilde güldü.Bu yalnızca daha tehlikeli görünmesine yol açmıştı.
"Takımı da kendinle birlikte sürüklememek için kendini düzeltmek zorundasın Stark."
"Sen mi sağlayacaksın bunu? Denesene!" Sarışın adamı göğsünden iterek aradaki gerginliği katlayan Tony'e doğru adım atmaya hazırlanan Steve, Bucky'nin tutuşuyla olduğu yerde beklemek zorunda kaldı.Tony'i ise Rhodey sıkı sıkı kavramıştı, öfkeden gözü dönmüş arkadaşını zaptetmek düşündüğünden daha zordu.
"Senden nefret ediyorum." Bucky dostunu merdivenlerden ve endişeli gözlerden uzağa çekerken son sözünü onlara doğru söyledi Tony.
"Benim kadar edemezsin." Steve burnundan soluyordu.
İki öfkeli adam birbirlerinden sonunda uzaklaştırıldıklarında mekandaki herkes rahatlamış bir nefes verdi.Bir yıldır sürüp giden bu durumdan rahatsız olmayan yoktu.Ne zaman göreve çıksalar veya bir araya gelseler, bunun gibi özel günlerde bile, Steve ve Tony arasında sorun çıkıyordu.Artık birinin geleceği yere diğerini çağırmak istemez olmuşlardı.
Sona eren gerginliğin ardından konuşmaya geri dönenlerin dışında, bir de yüzünde hem sevimli hem de kurnaz bir gülümseme dolaşan ve oldukça rahat koltukta tek başına oturan kızıl saçlı kız vardı.Görüş alanında hem bar kısmında oturan Loki hem de boydan camın ardında tek başına manzarayı seyreden Stephen Strange bulunan Wanda, zihninde dönmekte olan fikirlerle aniden ayağa sıçradı.
Loki, kendisine doğru yürüyen kızı gördüğünde bıkkınlıkla inledi ve kendisine göre oldukça hafif kalan içkiyi tek yudumda bitirdi.
"Selam Loki! Gidiyoruz Loki." Henüz ne olduğunu anlayamadan kendini, uzun vişneçürüğü rengi ceketi havada salınan ve koşar adımlarla ilerleyen kızın tutuşu altında buldu.Bar taburesinden aniden inmiş ve onu takip etmeye başlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Stony One Shots
FanfictionSteve Rogers • Tony Stark Çoğunlukla AU stony #4 tonystark #33 steverogers #19