Starkların evinin büyük camlarına güneşin ışıl ışıl parladığı gökyüzünden huzmeler düşüyor, kırılarak geniş eve doluyordu.Ev her zamanki gibi derli toplu ve ferahtı, oysa Tony her şeyi siyah beyaz görüyor gibiydi.Başı dönüyor, midesi bulanıyordu.Gözyaşları akmak için izin bekliyordu.
"Peki Miami'ye toplantıya gittiğini söylerken aslında hangi cehenneme gittiğini Tony'e de açıklamak ister misin?" Annesinin sesinden adeta zehir damlıyordu.
"Bu konuyu yüzlerce kez konuştuk zaten Maria!" Howard elleriyle saçlarını çekiştirdi.
Tony üst kata çıkan merdivenlere yakın bir mesafede, kavga eden anne ve babasına dolu gözlerle ve titreyen bacaklarla bakıyordu.Bu işe karışmayı hiç ama hiç istemiyordu.Çok daha eskiden, evet kendini bildi bileli bu dramanın tam ortasındaydı, annesini korumak isterdi.Babası onun için iki şeydi; ya evde görmezden gelmesi gereken bir yabancı ya da kaçması gereken bir canavar.
Tony neyin değiştiğinden emin değildi.Belki de sadece çok yorulmuştu.O annesini her şeyden korumak isterken annesinin ona verdiği zararı görmemesinden ve bu zarara dur dememesinden yorulmuştu.Şimdi hepsinden kaçmak ve saklanmak istiyordu.Onun kendini korumaya bile gücü kalmamıştı.
"Ama hiçbir şey değişmiyor! Bizi kıran davranışlarından vazgeçmiyorsun.Sormadan edemeyeceğim; bir gün bize değer verdin mi? Ailenin iyi olmasını umursadın mı?" Maria ağlamıyordu, iş kavgaya gelince yıllar boyunca edindiği bir dirayetle saldırırdı.
"İyi olmak mı?" Kesik kesik güldü Howard.Tahammülünün bitmek üzere olduğunu gösteren bir gülüştü.Tony bunu bildiği için gözlerini sıkı sıkı yumup titreyerek bir iki adım geri çekildi.
"Sizi yediriyorum, giydiriyorum, para veriyorum! Ne istiyorsun? Neden açgözlüsün?"
"Paranı değil sevgini istedim ben her zaman!"
Hızla merdivenlere yöneldi Tony, bir çırpıda çıktı iki katı da.İstese odasına kapanır, kapıyı da kilitlerdi.Fakat sorunlar asla kapının arkasında olmamıştı, her zaman kafasının içindeydi.
Kapıyı hiddetle açtı ve oyalanmadan büyük sırt çantasını dolabından kaptı.Bedeni o kadar sarsaktı ki yatağına ulaşana kadar neredeyse iki kez yere kapaklanıyordu.Çantayı yatağına fırlatıp dolaba koştu yine.Bir rafta duran tişörtlerinin yarısını kapıp çantaya tıkıştırdı.Şarj aletini, biriktirdiği bütün parayla kredi kartlarını, telefonunu ve elbette Steve ile çekildiği bir fotoğrafı içine atıp fermuarı çekti.
İki elinin parmaklarıyla iri ela gözlerinden akmalarını engelleyemediği yaşları kuruladı.Bağırma sesleri zaten çok da iyi bir yalıtıma sahip olmayan evlerinde odasına dek ulaşıyor ve beynini zonklatıyordu.Odasına bir kez daha bakıp hole çıktı ve kapısını kapattı.
Merdivenleri aynı hızda inip salonu gören merdivenlerin başında durdu.Gördüğü ilk şey annesinin yüzüne hızla inen tokattı.Maria'nın zayıf hıçkırığı bir yıldırımdan daha gürültülü düştü evin içine.
Tony denediğinde bile evden nasıl çıktığını ömrü boyunca hatırlayamayacaktı.
"Tony!" Dış kapıya koşarken çıkardığı patırtıdan sonra annesi şaşkınlıkla haykırdı.Babasından bir tepki gelmedi, Tony arkasını dönüp onlara bakacak durumda da değildi.Nabzı boğazında ve kulaklarında vahşice atıyordu; aldığı oksijen bile incelmiş, boğazını yakıyor gibiydi.
Kapıyı örtmeye zahmet etmedi.Üstündeki bol kot pantolonu ve spor ayakkabılarıyla kaldırımda, öğle güneşi ensesini yakarken, tişörtünü sırtına yapıştırırken arada sırada soluklanarak uzun süre koştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Stony One Shots
FanfictionSteve Rogers • Tony Stark Çoğunlukla AU stony #4 tonystark #33 steverogers #19