Shot 9/ Nightmare

1.9K 79 36
                                    


Söylentilere göre bir Stony kitabında CW'den bahsedilmemesi uğursuzluk getirir...

Steve, işler ne ara o hale gelmişti pek emin sayılmazdı.Sibirya'nın buz gibi havasında şakaklarından kanla karışmış ter süzülüyor ve gözleri yanıyordu.Tam altında Tony, hasar görmüş zırhının içinde uzanıyordu.

Steve sahip olduğu tüm güçle zırhın başlığına vurmaya başladı.Tek amacı aşık olduğu ela gözlerin içinde bir gün bağışlanabileceğine dair en ufak bir umut bulmaktı, o güzel yüzü bir kez daha görebilmekti.Oysa başlık ellerinin altında parçalara ayrıldığında görebildiği tek şey dehşete düşmüş ve nefret dolu bakışlardı.

Kalkanını son bir kez daha kaldırdığında zihni dehşete düşmüştü.Bildiği en eski dostunu korumak için kendine söz verirken sevdiği adamla bu hale gelebileceğini hiç düşünmemişti, söylemediği sözcüklerin ağırlığı her zaman omuzlarında olsa da.

"Yapma." Yalnızca tek kelime etti Tony, zırh reaktöre son hızla inip parçalamadan saliseler önce.

Steve bir askerdi.Bir emir verildiğinde sorgulamaması gerektiğini çok iyi bilirdi, tıpkı diğer askerler gibi.Ancak ilk kez bir emre, üstelik bu dünyada en çok güvendiği insanlardan birinden gelen bir emre uymamıştı.Daha çok çaresiz bir rica gibi duyulmasına rağmen.

Kalkanı reaktörden çekip kendini yorgunlukla Tony'nin üzerinden kenara bıraktı.Soğuk zemin ağrıyan kaslarına işledi.Yapmam gerekiyordu, aklından geçen ilk cümle oldu.Yerde kalması için yapmam gerekiyordu.Çünkü Kaptan Amerika her zaman doğru olanı yapar.Sadece, bu kez değildi.

Mümkün olabildiğince hızlı bir şekilde Bucky'i kendine getirmeli ve sonra-

"Tony?" Steve bir an sonra dizlerinin üzerindeydi.Esmer teni bembeyaz olmuş adam zar zor nefes alırken başı sevgilisi tarafından kavrandı.Steve'nin endişe dolu gözleri yüzünde ve vücudunda dolaşırken büyük elleri Tony'nin yanaklarını ısıtmaya çalışıyordu.

"A-anlamıyorum neyin var? Tony, konuş benimle..."

"Kalkanı kalbime saplamak pek de iyi bir fikir değildi." Ela gözleri baygınca bakarken ve beyaz yüzü terden parlarken bile alay edebiliyordu Tony.Steve onun bilincinin hala açık olmasına odaklanırken kelimeler telaşlı zihninde anlamlarını bulamadı.

"Jarvis!? Nesi var, ne yapmalıyım?" Kelimeler dudaklarından anlaşılmaz bir hızla dökülse de yapay zeka onu anladı.

"Şarapnel parçaları Bay Stark'ın kalbine doğru hızlı bir şekilde ilerliyor, hayati fonksiyonlar düşük Bay Rogers."

Gözyaşları amansız bir yağmur gibi yanaklarından aşağı kaymaya başlarken titreyen elleriyle sardığı vücudu kendine daha çok bastırdı.Birinin gelip onu alacağından endişe eder gibiydi.

"B-ben gitti sanıyordum, yani tüm şarapneller ve- ve kurtuldun sanıyordum Tony..." Yeni bir hıçkırık boğazından kopup anlaşılmaz kelimelerini böldü.

"Beni bırakma, beni bırakma, Tanrım lütfen..."

Orada saatler boyu aynı şekilde kalıp sevgisini fısıldayabilirdi, ki bunu yapmıştı da.Bir şekilde bunu yaptığını biliyordu.Belki saatlerce değil ama Jarvis'in haber verdiği takım yardım için ulaşana kadar.

Bir ses fısıldıyordu.Bu bir rüya.Uyan, uyan Steve.Ama hayır, hiçbir etkisi yoktu.Gözlerini kollarına çevirdiğinde Tony'nin artık orada uzanmadığını fark etti.Çünkü tam karşısındaydı.

Bembeyaz yüzü, kızarmış gözleri, yer yer morarmış ve kanamış yüzü ve hasar görmüş zırhıyla havada süzülüyordu.Steve hayatında ilk kez bu kadar dehşete düştüğünü hissederek sıçrayarak geriye düştü.Yerde yatan Bucky'e doğru, tutmayan elleri ve ayakları üzerinde sürünerek ilerlerken Tony onu takip ediyordu.Elleri yalnızca refleksle kalkanını aradı ancak o şimdi Tony'nin reaktörüne saplı bir haldeydi.

Stony One ShotsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin