Tony Stark kendi iç dünyasında fazlaca kaybolmuştu.Son günlerini laboratuvarına kapanıp içmekle harcamıştı.Tabii sadece içmiyordu.Düşünceler peşini bırakmıyor, beş dakika gözünü kapatsa kabuslar yakasına yapışıp canına okuyordu.
Kendisi farkında olmasa da tam dört gündür dışarı çıkmamıştı ve bu durum Steve Rogers'i epey korkutuyordu.Takım arkadaşlarına esmer adamda farklı bir şeyler olduğunu anlatmaya çalışmıştı fakat onlar durumu onun kadar önemsememişti.Onun her zamanki Tony Stark olduğunu ve Steve'nin durumu abarttığını düşünmüşlerdi.
Steve Tony ile konuşmayı da denemişti fakat Jarvis kesin bir emir sonucunda hiç kimseyi içeri almıyordu.Steve'nin tek yapabildiği elinde yemek tepsisiyle gelip onu laboratuvarın cam kapısının önüne bırakmak ve merdivenlere oturup bir süre beklemek oluyordu.Cam kapıdan sonra görebildiği tek şey hala üzerinde çalışılan zırhlar veya bir sürü başka ıvır zıvır şey olurken Steve laboratuvarın arka tarafında neler olup bittiğini asla göremiyordu.
Steve merdivenlerden inerken bugünü de Tony'nin durumu hakkında hiçbir bilgi edinemeden geçirdiği için hem öfkeli hem de endişeli halde iç çekti.Diğerleri yukarıda Vision'un hazırladığı akşam yemeğini yiyip muhabbet ederken Steve elindeki tepsiyle içeri alınmayacağını bile bile şansını denemek üzere aşağı iniyordu.
Oldukça geniş olan kata ulaştığında sola döndü ve cam kapıya yaklaştı.Eğilip tepsiyi yere bıraktı ve sonra yaklaşık dört gündür aşina olduğu merdivenin üçüncü basamağına oturdu.
"Jarvis?"
"Bay Rogers." Steve yanan gözlerini elleriyle ovuşturdu.Serum sayesinde uykusuzluğa uzun süre dayanabilecek olsa da artık sınırlarını zorluyordu.
"Yalnızca iyi olup olmadığını görmek istiyorum.Kapıyı açamaz mısın?" Steve kuleye taşındıktan sonra çok geçmeden yapay zekanın aslında onun düşünme gücünü aşan bir mekanizmaya sahip olduğunu anlamıştı.Bu yüzden merdivende oturmuş bir yapay zekayı kapıyı açması için ikna etmeye çalışmak şu anda ona çok normal geliyordu.
"Efendim aksini söylemedikçe bunu yapamam Bay Rogers." Steve burnundan sesli bir nefes verip seçeneklerini yeniden gözden geçirdi.Cam kapıya yumrukları veya tekmeleriyle saldıramazdı, camın bundan etkilenmeyeceğini bilecek kadar Tony'i tanıyordu.Pepper'i aramayı düşündü ama hemen sonra vazgeçti.Şirketin iş yükünün altında ezilen kadını daha dün aramıştı.Pepper geç kaldığı toplantıya gitmek üzere telefonu kapatmadan hemen önce Steve, Tony'nin laboratuvarında olsa da çalışmadığını söylemeyi denemişti.
Steve ne yapması gerektiğini düşünmeye o kadar çok dalmıştı ki neredeyse birinin merdivenleri inerken çıkardığı adım seslerini duymayacaktı.
Natasha Romanoff Steve'nin yanından geçip cam kapının önünde ellerini beline koyarak durduğunda Steve bir parça daha rahatlamış hissediyordu.Tony ne kadar inkar etse de Natasha'dan çekinirdi ve bu belki içeri girmelerinin yolu olabilirdi.
Natasha kızıl saçlarını savurarak ona döndüğünde Steve onun katı yüz ifadesinin ve öfkeli bakışlarının odağı oldu.
"Kaç saattir uyumuyorsun Steve?" Kontrollü sesi katta yankılanırken Steve ona kaşlarını kaldırarak sessiz bir 'gerçekten mi?' mesajı yolladı.
"Burada konunun Tony olduğunu sanıyordum."
"Ah evet o salağa da sıra gelecek fakat şu anlık elimde sen varsın,"
"Nat, ortada bir problem olduğunu görmüyor musun? Ben bunu hissedebiliyorsam, sen..." Steve cümlesini tamamlayamadı.Herkesin nesi vardı böyle?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Stony One Shots
FanfictionSteve Rogers • Tony Stark Çoğunlukla AU stony #4 tonystark #33 steverogers #19