Tanrı'm Sana Kızgın Değilim

547 81 39
                                    

Seul, Güney Kore~

Üşüyordum.

Üzerimde zorlukla taşıdığım montumdan kurtulduğumda kendimi çırılçıplak halde kutuplara fırlatılmışım gibi hissediyordum, halbuki her ay geldiğim pahalı kliniğin sıcacık muayene odasındaydım. Elindeki kağıda heyecanla bir şeyler karalamakta olan genç adamın aksine ben titreyen bedenimi dengede tutmayı deniyordum yalnızca.

Gözlerim kararıyor, son bir haftadır hep olduğu gibi başım dönmeye devam ediyordu ayakta durduğum süre boyunca. En son bir ay önce uğradığım bu kliniğe şimdi de yine ilk seferinde olduğu gibi benim haberim olmadan alınan randevu üzerine gelmiştim. Artık bir şeylere tepki vermeyi geçin, çevremdekileri duyamıyordum bile. Kafamda haykırıp duran yabancının sesi öylesine yüksekti ki, diğer her şey fısıltı kadar uzaktı bana.

Yorgun hissediyordum fakat bu artık öyle bir seviyeye gelmişti ki, sanki bundan haftalar önce en berbat olarak gördüğüm halimden daha beterdim şimdi. Fiziksel anlamda da çökmüş hissediyor, aynadan uzun uzun kendime bakarken, çizikler attığım yer kollarım değil de yüzümdeki aptal maskeymiş gibi hissediyordum. Her an o maskeyi aşındırıp gerçeklerle insanların yüzüne bakacak olduğum düşüncesi zihnimi kurcaladıkça delirecek gibi oluyor, belki de çoktan yitirmiş olduğum akıl sağlığımla ilgili alay dolu sözler fısıldayan iç sesime hiç engel olamıyordum.

"Bu ay beş kilo vermişsiniz Bay Lee! Bayan Lee çok mutlu olacaktır eminim." Dedi düşüncelerimin arasından beni bir zincirle kendine çeker gibi Bay Kim.

Öyle heyecanlı duruyordu ki, ona attığım hissiz bakışları henüz fark etmemişe benziyordu. Elimdeki kazağı ve montu tekrardan üzerime geçirirken bu sefer araba yerine kapıda beklemeyi seçmiş olan annemin ne düşüneceği gram umrumda değildi oysa ki. Son günlerde söylediği her şeye başımı sallayarak 'evet' diyor, bu halimi fark etmeyişinden istifade aramıza daha kalın duvarlar örüyordum.

Ondan daha fazla uzaklaşabilir miydim sanki?

Onu hissedemiyor, sıcaklığını özlesem de sesimi çıkaramıyordum. Belki de tüm her şeyin suçlusu olarak gördüğüm diğer herkesten çok annemin tavırlarıydı beni yaralayan.

"Size verdiğim diyet listesine iyi uyduğunuzu anlayabiliyorum bu sonuçtan. Sizi tebrik ediyorum Bay Lee! Önümüzdeki ay sizin için biraz daha zorlayıcı olabilir çünkü şimdi yağlarınızdan kurtulmaya başlayacaksınız. Bu listeye uymanızı rica ediyorum sizden. Duyuyor musunuz beni?" Oturduğum deri koltukta kollarım güçsüzce iki yanıma düşmüş öylece suratına bakıyordum zira sesi fazla derinden geliyordu. Tekrar bana seslendiğinde masadaki kağıt destesine uzanıp başımı salladım. Kuruyan dudaklarım konuştuğum an tekrardan kanayacak gibiydi zira.

"Pekala... Demek istediğiniz başka bir şey var mı? Eğer liste fazla ağır derseniz farklı bir versiyonunu ayarlayabilirim. Bu durumda sizin istekleriniz de önemli. Moraliniz ne kadar iyi olursa daha çabuk kilolarınızdan kurtulabilirsiniz Bay Lee. Sizi psikolojik olarak fazla dara sokmak istemem." Kelimeleri yüzüne yakışan ufak bir tebessümle son bulduğunda dizlerimi döve döve gülmek istedim bu haline. Söylediği gibi düşünmüyordu bana göre. Sadece geçen gelişimde yüzüne vurduğum şeyleri hala hazmedemediğindendi bu halleri değil mi?

Hadi ama, annesinin zoruyla bir kağıt parçası gibi önüne fırlatılan bu zavallı çocuğun söylediği iki kelimenin altında kalmış olmak gururunu bu denli zedelemiş olmamalıydı halbuki.

"Hayır, her şey yolunda. Eğer bittiyse gidebilir miyim?" Dedim bu konuda tekrar konuşmasına izin vermeden ayaklanırken.

"Hayır, annenize selamlarımı iletin lütfen. Tahlil sonuçlarınız elime ulaşınca sonucu size mail yoluyla göndereceğim mutlaka. Beklemenize gerek yok, size iyi günler."

To Make You Feel My Love || MarkHyuckHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin