Bataklıktaki Çocuk Tek Değil Şimdi

454 63 9
                                    

Selamlar herkese!

Sizi ne kadar beklettiğimin kesinlikle farkındayım. Ama sırf yazmış olmak için yazmak yerine bekleyip gerekli ilham gelene kadar bölüm atmamayı daha mantıklı buluyordum...
Uzun zamandır bazı şeylere olan ilgim birer birer sönmeye başladı. Gerçekten zor dönemlerden geçiyoruz ve bu dönemi en iyi şekilde atlatmak isterken ara sıra tükenmiş hissedebiliyoruz sanırım. Eminim herkese oluyordur bu durum, ya da olmuştur.😑

Neyse sizi dertlerime boğmak istemiyorum:) Umarım bir şekilde eski halime dönerim ve düzenli bir şekilde bölüm atabilirim tekrardan(bunu siz kadar ben de istiyorum).

Yorumlarınızı uzun zaman sonra gelen bu bölümde de eksik etmeyin lütfen. 🥰
Sizden bir diğer ricam da belirttiğim yerlerdeki şarkıları çalarak mutlaka okumanız. Yoksa istediğim hisleri tam alabilir misiniz emin değilim...(Lee Hi'den Can You See My Heart ve Punch'tan Done For Me)

Gelecek bölüme dek,

Sevgilerle🥀
***
Daegu, Güney Kore~

Bir şeyler vardı içimi, en çok da zihnimi ve ruhumu kemiren...

Zehrin damarlarıma yayıldığı ilk günden bu yana dudaklarımdan aşağı inen her bir lokmada kendime ve kırılgan ruhuma lanet ederken dahi bu kadar acıtmamıştı bir başkasının, başkalarının, suçunun cezasına ortak olmak.

Sen o kadar masum musun sence Lee?

Masum muydum ben? Bir şeyleri değiştiremez miydim sahi?

Öyle ya, buna artık ortak olmak denemezdi. Bu hikayede herkesten daha çok olanları dertlenen ve lanet olası çenesi düşük vicdanına tek bir kez olsun söz geçiremeyen tek kişi bendim. Ufak sırrımız, bir hayata; bir ailenin umudunun ve huzurunun sonuna; bir annenin gözlerindeki yaşların tükenmesine, ruhunun kurak çöller gibi kavrula kavrula toz olup fırtınalarda savrularak bir daha toparlanamayacak şekilde dağılmasına sebep olmuştu. Nasıl oluyordu da herkes gece yatağına başını koyduğunda bu denli huzurla gözlerini yumabiliyordu geçmişe ve geçmişin yorgan gibi örttüklerine rağmen hem de?

Hırs, insanın gözlerini bu denli kör edebiliyor muydu sahiden? İnsanlar şeytanların bir şey yapmasına gerek dahi kalmadan günahları kendi elleriyle işlemeye nasıl razı oluyordu?

Tanrı, hala benimle en ufak bir ilgisi vardıysa, bu düzeni izlerken bizlere acıyor olmalıydı. Kendini diğer herkesten üstün sanan zavallıların yine o haset ve hırsla bilenmiş hisleri sayesinde kendilerini dibe çekişleri izleyen biri için oldukça ironik olsa gerekti.

Hırs, öfke, nefret ve elindeki; aileden gelen lanetli gücün verdiği özgüvendi bacaklarıma dolanan sarmaşıkların öz suyunu veren. Hiçbiriyle direkt olarak ilgim olmamasına rağmen yine de bir kere kazarâ girmiştim sarmaşıkların odağına, durmayacaktılar sonumu getirene kadar.

Uzaklardan duyulan kuş cıvıltıları, tenimi okşayan gerçeğimsi rüzgar ve avucumdaki ılık kahve kupasıyla oturduğum yerden az ilerdeki ufak sahada üzerlerindeki beyaz formalarla voleybol oynayan yaşıtlarımı izlerken sırtımda tüm dünyanın günahının getirdiği o ağırlığı hissediyor ve bir de üzerine, bulamayacağımı bildiğim halde kafamda durmadan dolanıp nefesimi kesen sorulara cevap arıyor olmam acınasıydı. Bir hafta kadar önce başıma gelenlerden sonra buradaki kimsenin benimle göz teması dahi kurmak istemeyişini anlamak zor değildi elbette... Oturduğum merdiven basamağının en uç tarafından inip hakkımda fısıldaşmalarını da öyle.

"Bu kadar çabuk duyulmuş olması tuhaf." Dedi geriye yaslanıp elindeki papatyayı siyah ojeli parmaklarından beklenmeyecek kibarlıkla okşarken.  Bugün de önceki günlerden farksız olarak siyah bir eşofman takımı giymiş, siyah uzun saçlarını sıkıca toplamıştı gözlerini örten kâküllerinin yeri değişmezken. Gümüş piercing'i ışığın altında parlarken belki de tüm görünüşünde göze en çok çarpan yer olduğundan arada gözlerimin dalmasına engel olamıyordum.

To Make You Feel My Love || MarkHyuckHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin