Parlas gri gözlerini Didar'a dikti. Üzerinde siyah bir elbise vardı. Solgun yüzünde eski oyunculuğundan gülüşünden eser yoktu. Üzerinde ki cenaze havasına sinirlenerek kaşlarını çattı Parlas.
O gece kollarını açıp ona koşan kadın başkası gibiydi.
"Böyle olmasını biz de istemezdik" dedi Halim ağa yorgun bir şekilde.
Asım ağanın yüzü asıktı.
Kimse gülmüyordu evde. Miraç alçıya alınmış kolu morluk dolu yüzü ile oturuyordu.
Halim ağalar ve Asım ağa iki aile bir aradaydı.
Ezo hanım eşe hanım kardeş gibi birbirlerine tutunmuşlardı.
"Olana bitene çagre yok töre ne buyurursa boynumuz kıldan ince"
Asım ağanın konuşması üzerine herkes kahvelerini anlaşmış gibi aynı anda yudumladı.
"Allahı emri peygamberin kavliyle kızınız Didar'ı oğlumuz Parlas'a istiyoruz"
Asım bey iç çekti.
"sözü uzatmaya gerek yoktur. Bedel bize uygundur. Verdim gitti. Bende Allah'ı emri peygamberin kavliyle oğlumuz miraç'a kızınız Hazan' I istiyorum"
"verdim gitti"
Miraç yüzünde ki suçlulukla sevdiğine kavuşmanın mutluluğunu yaşayamadı.
Didar kendisi hariç kurtardığı hayatlara baktı. Bazı kaderleri degiştiremeyeceğini burada anladı.O parlas'ın oyuncağı olmaya mahkumdu. Oğlu için döndüğü andan itibaren bunu içten içe biliyordu. Belki bu hayatta kumaşı Bervan olmayacaktı da adı değişecekti Ayşe Nihal Fatma fark etmez biri gelecekti. O kaderinden de kaçamamış olabilirdi. Neyse ki bu hayatta Hazan miraç'a kavuşmuştu. Miraç ve Serkan yaşıyordu.
***
Tüm gün yataktan çıkmadı Didar yemekler bile odasına geldi.
Hatta Asım ağa onu ziyaret etti. Gözlerini kaçırarak nasıl olduğunu sordu. Komik bir ortamdı. İki gün yatakta tembellik etmek iyi gelmişti Didar'a.
Didar yatağa uzanıp Yelda'nın konuşmasını dinlerken gözlerini hafifçe kapadı.
"Didar Nişanı bu yaz yapacağız düğünle bir arada olsun diyoruz Saidle. Sen ne diyorsun Didar?"
Yelda evlendiğinde Didar çoktan buradan gitmiş olacaktı.
"Harika olur kır düğünü sana yakışır"
Hafif yüreklilikle söyledi. Biraz düğüne katılamamanın pişmanlığı vardı ama en azından mutlu olduğunu biliyor olacaktı Didar.
"Beni dinliyor musun Didar?"
"Hı ne dedin?"
"Gelinliği diyorum prenses modeli istiyorum İstanbulda tanıdığın var mı oradan getirelim?"
"Gelinliğini ben alacağım sana İstanbulun en şık pahalı mağazasından özel bir tasarım olacak"
Yelda kıkırdadı.
"Sözünü unutma bak..."
Sert kapı sesiyle bağırtılar gelince iki kız korkuyla doğruldu.
"Ne olmuştu?"
Yelda "Ben bir bakıp geliyorum sen odada kal" koşarak çıktı odadan.Ezo hanımın feryatlarını duyunca Didar daha fazla dayanamadı.
Yataktan doğrulup küçük adımlarla salona indi.
Asım ağa köşeye çökmüş Çınar annesiyle ağlıyordu.
Yelda bembeyaz olmuş suratla oturuyordu.
"Ne oluyor?"
Asım ağa öfkeyle baktı Ezo hanıma "Ağlama senin oğlunun namussuzluğu!"Didar aklına gelen ihtimalle titredi.
" Ne oldu miraç abime?"Ezo ağıt yakarak konuştu.
"Oğlum biricik kuşum öldürecekler. Vurmuşlar yavrumu." Ağlamayı kes! Ben aşiret toplantısına gidiyorum"
Çıkıp giden Asım ağa arkasından dört kadın üç kadın farklı sebeplerden ağladı.
***Halim ağa baş koltukta oturuyordu. Aşiretin
C Akartan Demirci ve Yılmaz ailelerin başları da bulunuyordu.
Yunus Demirci asık suratla oturuyordu. Akif Yılmaz'ın abisi Vehni ağa da gelmişti. Diğer beş aile daha küçük çaplıydı. Kararı alacak asıl büyükler bu beş büyüktü.
"Miraç namussuzluk yapmıştır namus kanla temizlenmeli "
Yunus ağa son olaylardan dolayı öfkesini kusar gibi sert hüküm verdi.
Şahin Akartan daha da gerilen ortamı yumuşatmaya çalıştı.
"Sende büyütme yunus ağa Parlas uyarı vermiş vurmuş Miraç'ı kan dökülmeden evlendirmek daha iyi hem birbirini seviyor ikisi de"
Vehni ağa Yunus ağaya ters ters baktı. Eski olayda yeğeni de az kalsın namus davasından ölecekti.
"Şahin ağaya katılıyorum"
Halim ağa başını salladı.
"İyi dediniz isteseler kızımı verirdim can kardeşimden iyi yer mi bulacağım. Gençler cahil davrandılar"
Halim ağanın sözleri geldiğinden beri başı eğik olan arkadaşının yüzüne renk katmıştı. Asım ağa anlayış gösteren eski dostuna baktı.
"Ne karar verirsen ver Halim boynum kıldan ince"
Halim ağa gergin bir şekilde durmadan onu köşede izleyen oğluna baktı.
Göz hapsinden biran önce kurtulmak istiyordu.
Oğlunun ondan istediği şeyleri kendi sözleri gibi söyledi.
"O halde dostluk pekişsin Asım bizden bir kız aldınız biz de sizden alalım."
Asım başından aşağı kaynar su dökülmüş gibi oldu.
" kime?"
Ömründen ömür gidiyormuş gibi sordu adım ağa.
"Parlas'a"
Yüzü bembeyaz ihanete uğramış gibi eski arkadaşına baktı.
Asım da içten içe istemiyordu ancak Parlas toplantıdan önce berdel olarak Didar'ı istemişti. Eğer kabul etmezse zaten Didar'ın peşini bırakmayacaktı oğlu. Belki daha kötü şeyler başına gelecekti kızcağızın oğlunun takıntısı büyüktü.İtrazlar farklı fikirlere onaylar sonunda Halim Ağa'nın istediği gibi berdel olarak sonuçlanmıştı karar.
Parlas istemeye gidene kadar Didar'ı görmeye gitmedi. İtiraz edeceğini tahmin etti ancak Yelda'nın sevdiğinden ayrı kalmasına izin vermeyecekti. Karşı çıksa da kendisi isyecekti evlenmeyi.
Düşündüğü gibi de olmuştu.
Yelda'ya hiç sorulmadan Didar kabul etmişti.O halde neydi bu mathem havası?
Didar eşe hanımağanın Halim ağanın ellerini öptü. Hazan da Asım ağa ile Ezo hanımağanın elini öptü.Nermin yeni arkadaşının eve gelmesinden memnundu ancak Parlas'la evlenmesine üzülmüştü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Miram'ın kızı
ChickLitGenç bir kızdı masumiyetini çaldılar! Bir kadın oldu. Ve kadındı artık o kara gecede bir çığlık, kaldırıma yağan yağmur. Kadındı ıssız sokaklarda ki hıçkırık sesi Kadındı Beyaz ipekte ki Kanlı leke Kadındı İpe geçirilmiş ölümde ki soğukluk kadındı...