bölüm 8

644 35 2
                                    

Didar on dakikadır soğuk ifadeyle ona bakan adama yılmadan bakıyordu. Karşılıklı koltuklarda oturmuslardı. İkisi de bacak bacak üstüne atmıştı. Parlas ayak bileği diğer bacağının üstündeyken Didar bacakları paralel olarak üst üste koymuştu.
Biri düşmanca diğeri kışkırtıcı iki çift göz birbirini hedef almıştı.
Onunla konuşmak bir işe yaramadığını fark ettiğinde pes etmişti Didar gelen telefonla bunaltıcı atmosfer parçalanmıştı.
Arayan Ekrem beydi.
"Alo Didar kızım"
"Merhaba  "
Didar bu adamın artık bir şeyler hissettiğinden şüpheleniyordu.
Ne zaman arasa Parlas yanında  olmuş yada onu düşünüyor oluyordu.
"Nasılsın kızım? "
"İyiyim sen nasılsın Nil teyzem nasıl?"
Ekrem tanıdık sesiyle güldü.
"İyiler iyi Sarp seni sorup duruyor herkes seni özledi."
"Bende sizi özledi..."
Elinden alınan telefonun ekranına baktı Parlas. "Ekrem Amca" yazısını gördükten sonra geri verdi.
Didar şaşkınlıkla "alo alo... Didar kızım?"
Ses gelen telefonu kulağına koydu.
"Ekrem amca ben seni sonra arayım hatlar çekmiyor."
Telefonu kapatıp geri çantasına koydu.
Soru dolu bakışlarını artık midesini kaldıran adamdan çekti. Anlamsız hareketlerini sorgulamak onunla hiçbir şey hakkında konuşmak istemiyordu.
"Birazdan gelirler kız kardeşini aramayacak mısın?"
Müneccim misin? Evet Didar'ın bu adama sormak istediği sorulardan biri de buydu. Zira konuşmasıyla kapının açılması bir oldu.
"Parlas oğlum burda ne işin var? "
Hasım Bey'in şüphe dolu sesi Parlas'ın ilgisiz cevabıyla kayboldu.
"Yunus kızı vurmuş"
En büyük tepkiyi Didar verdi.
"Neeee!"
Bu olmamıştı işte bu önceki hayatında yaşanmamıştı? Şahin ağa kızı borcu yüzünden Yunusa kuma vermişti. Ama yunus kızı öldürmemişti. Önceki yaşamında yaşanmayan olay şahin yerine babasının Halim ağa ile ortak olması yüzünden mi olmuştu? Yani Didar birinin ölümüne mi neden olmuştu?
Titreyen elleri iki yana bastı.
Asım ağa kızının böyle şeylere alışkın olmadığı için tepki verdiğini düşündü aynı şeyleri diğerleri de düşünmüştü.
"Kız yaşıyor neyin dramını çekiyorsun Didar?"
Didar hızla başını kaldırdı. Gri gözlere sorgulayıcı bakışını dikti.
Ne geçti belirsiz sessiz savaşta Parlas konuştu.
"Şimdilik"
Asım ağa Parlas'ın kızına olan sert tavrına ve rahat konuşmasına rahatsız oldu.
"Kardeşin nerede?"
Didar aklına yeni gelen Yelda ile yerinden kalktı.
"O tuvalete gitti biraz önce ben onu cağırıyım hem yüzümü de yıkar kendime gelirim."
"Bende yardım edeyim iyi değilsin" dedi Miraç endişeyle.
"Yo yo iyiyim"
Panik dolu hareketleri annesini hayal ederek soldu. Derin bir nefes aldı.
"Galiba haklısın abi iyi değilim. Ne demek kızı vurdu? Nasıl adam öldürmeye kalabilirler elini kolunu sallayıp!"
Öfke dolu sesi titreyen ellerini gizlemek için yumruk yapıp oturduğu koltuğa vurdu.
"Kızım her baba ana aynı değil Mardin'de herkes böle değil."
İster istemez açıklama gereği duydu kızına. İstanbul'dan gelir gelmez bu yüzünü göstermek istemiyordu Mardin'in.
Çantasında ki telefonu çıkardı. Yelda yı arama tuşuna bastı.
"Ne yapıyorsun?" Dedi Miraç kızın olağan dışı hareketlerine.
"Polisi arayacağım"
Parlas kızın elinde ki telefonu yeniden kaparken bu sefer cağresiz duruşu bıkkınlık yaratmıştı. Oda diğerleri gibi aciz kadınlardandı. Seçimin hatalı olup olmadığını merak ederken ekranda ki isimi gördü.
"Yelda"
Yani tüm bu rol kardeşini aramak yakalanmaması için miydi?
Elinde olmadan dudaklarinin kenarı kıvrıldı. Telefonda ki aramayı sonlandırıp cebine koydu.

" Burda polisi araman cağre değil didar" dedi Miraç yenilgiyle.
Didar içten içe alay etti bunu en iyi kendisi bilirdi.
Oda kaç kez önceki yaşamında polise sığınmıştı.
Sonuç vermemiş herşeyi daha kötü yapmıştı.
Kanunlar eksik ve boşluklarla doluydu.
Kız da tehtit edildiğinde şikayetini geri çekecekti onun gibi tıpış tıpış kocasının yanına dönecekti. Kavgalar böyle biterdi.
Ya vurulduysa ne olmuş kaza olarak kendi kendimi yaraladım dedirteceklerdi.

Didar başını sallayıp acıklı gözlerle bakarken Yelda odaya daldı.
"Ay tuvalet kokuyor resmen Didar bu şirketin temizlik elemanlarını uyarmak gerek"
Kafasını çevirip büyük kalabalığa Didar'ın acıklı ifadesine baktı.
Yakalanmış mıydı?
"A.. açıklayabilirim"
Yelda anideb fire verirken Didar'ın kaşları havaya kalktı. Başını iki yana salladı.
"Neyi?"
Asım bey bugün kızlarına ne olduğunu anlamıyordu.
Hadi Didar annesinin ölümünden dolayı böyle ya Yelda'ya ne demeli?
Yelda son anda Didar'ın kaş göz işaretini alınca rahat bir nefes verdi.
"Tuvaleti temizlikçi temizlemiş olabilir yani temiz ama koku spreyleri bitmiş"
Didar ne saçmalıyor bu kız dercesine bakıp kendini koltuğa saldı.
En azından ifşa etmeyecekti kendi kendini.
Barlas kızın deminki panik yerine gösterdiği rahat bakışlarına parlayan gözlerle baktı.
Bu kız tam ona göreydi.
Doğru seçim yapmıştı az kalsın kendisinin bile rolüne kandığını düşününce bakışları karardı. Yakaladığını yada bildiğini sandığı şeylerin içinde bilmediği doğru olmayan bir şey olabilir miydi?
***
Şirket çıkışına kadar Yelda ve Didar dosyaları bilgisayara geçirdiler.
"Bizi kullanıyorlar resmen babamda olsa maaş istemeliyiz!"
Yelda'nın kendini haklı gördüğü isyana güldü Didar.
"Sen çoktan ödemeni aldın sus "
Yelda somurttu.
"Yine de bizi bırakıp gitmelerini açıklamaz."
İkili akşam olduğunda konağa döndüler. Asım ağa ile Miraç yunus olayını araştırıyordu. Daha çok bu konuda Halim ağa'ya destek çıkıyorlardı.
Ezo hanım kızların yakınmalarına güldü.
"Abiniz her gün o işi yapıyor gıkı çıkıyor mu?"
Kızlar gülüştüler. Çınar geldiği gibi odasına kapanmıştı.
Didar kapıyı çalıp içeri girdi.
Yatağında uzanan küçük adama baktı.
"Ne oldu Çınar?"
"Seninle konuşmuyorum Didar"
Kısa yanıt Didar'ı daha da meraklandırmıştı.
"Ne oldu ki?'
Çınar oflayarak başını tuttu.
"Güzelim hatanı fark ettiğinde konuşalım onu bile bilmiyorsun. Sana çok kırgınım çok" 
Didar küçük adamı zorlamayı bırakıp odasına gecti. Yemekten sonra odaya dalan Yelda bombayı patlattı.
"Said babamdan beni istemeye gelecekmiş Didar"
Didar gozlerini Yelda'ya dikti. Önceki hayatında evliliklerine kolay izin vermişti Asım ağa.
"Gelsin"
Depo da ki çatışmadan önce gelmesi iyi olurdu.
Yelda acınası ifadeyle boynuna sarıldı. "Annemden destek isteyeceğim. Senden de bekliyorum. Kardeşimsin unutma"
Didar kıkırdadı.
"Ben seni vermem" kızla uğraşma isteğine engel olamamıştı.
"Ya Didar ya"
Yelda'nın acınası yalvarışlarına güldü.
Gelen telefonla elini çantasına attı.
"Sana değil bana" dil uzatan kız "askımmmm" çocuksu ifadeyle açıp telefonu odasına kaçtı
Didar eli çantada Yelda'ya bile dikkat edememişti.
Telefonu Parlas'tan aldığını hatırlamıyordu.
İçinde ki mesajlar rehberi ve kayıtlı şifreyle açılan sosyal medyayı hatırlayınca sessizce küfretti.
"Kahretsin..."

Miram'ın kızıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin