//Düşmanla karşılaşma//
Hazan Yelda takılara bakarken Miraç başlarında koruma olarak dikildi. Didar başından yüzlerce kez kayan eşarbı düzeltmek isterken eşarp esen rüzgarla savruldu. Ardından da Didar koştu.
Mardin'in havaları soğumaya başlamıştı Allah'tan yoktan hayatta dayanamazdı bu sıcakta uzun giyinmeye şimdide eşarp belası çıkmıştı başına. Kızların başında nasıl sabit durduğunu merak etti. Önceki hayatında hep reddetmişti yazma eşarp takmayı.
Koşmaktan nefes nefese kalmış eşarbı uzatan kişiden aldı.
"Teşekkür..."
Sözlerini yarıda kesen nefret ettiği adamın yüzü oldu. Karşısında durmuş onu eşarbı uzatan takım elbiseli adamın Parlas olma ihtimali midesini hareket ettirmişti.
İyi anlamda değil. Kusma isteğini getiren bir his.
Gözlerinde engel olamadığı nefretle adama baktı.
Hiç değişmeyen sert yüzü soğuk iki kurşuna benzer gözleri daima çatık kaşlar.
Yarım kalan teşekkürünü devam ettirmeden ardına döndü. Kalbi göğüsünü delip çıkmak istercesine atmaya başladı.Miraç'la Yelda'nın yanına dönmek istiyordu.
Kendisine öfke ve ireltiyle bakan kıza şaşkınlıkla baktı Parlas'da daha önce tanışmışlar mıydı? Kızı ilk defa gördüğüne emindi. Buraların kızlarına da benzemiyordu üstelik.
Elinden kayan mavi eşarpla giden kızın ardında durdu. Devam edecekken tanıdık gelen bir sima ile olduğu yerde kaldı.
"Hazan!"
Gür sesi yirmi adım ötede ki kardeşini yerinden ziplatmıştı şaşkınlıkla açılmış gözlerle baktı.
"A..abi?"
Miraç adamın yanından öfkeyle gelen Didar'a baktı. Ne ara uzaklaşmıştı bu kız yanlarından.
"Didar ne oldu?"
Kalbinde ki korkuyu öfkeyle bastırmaya çalıştı Didar.
"Eşarbım uçtu abi"
Arkasında ki adımları yok saymak istese de başaramadı.
"Senin evde olman gerek miyor mu?" Soru sanki Hazan'a değilde kendisine sorulmuştu. Bedeni hafifçe titredi.
Didar yılların alışkanlığı ve öfkesiyle döndü arkasında ki çatık kaşlı adama.
"Cesur ol Didar" içten içe tembihledi kendini. Hem ne ara gelmişti o kadar mesafeyi onu bırakıp koşarcasına yürümüştü buraya.
"Elbette birlikte vakit geçireceğiz. Kızı eve mi hapsediyorsun?"
Aniden ona kükreyen kıza baktı. Ne yaptı bu kadına ? İlk defa görüyordu Parlas. O da öfkesinden ödün vermedi.
"O benim kardeşim!" Sanki ne yaparsa makuldu bu neden yüzünden herşey.
Çatık kaşlarıyla soğuk bir hava saldı. Normalde yıllar geçirmeseydi Didar bu adamla korkar geri adım atardı. Ancak geçmişte bu hali ona en iyi davrandığı şekille bir tutulabilirdi.
Onun karısı olmamanın verdiği cesaretle işaret parmağıyla göğüsüne vurdu.
"O benim arkadaşım!"
Yürek yemiş küçük kedinin tavrına mı gülsün kardeşinin habersiz çıkmasına mı sinirlensin bilemedi Parlas.
Miraç araya girdi.
"Ben Miraç Hancioglu"
Elini uzattı.
Ah yanlış hareket diye düşündü Didar bu adamı iyi tanıyordu. Elini sıkmayacaktı. Miraç'ın yüzünü kaybetmemesi için Parlas'a uzattığı elini tutup indirdi.
"Mağara adamlarıyla arkadaş olma abi. Ona çekersin mazallah."
Miraç ve diğerlerini ardına almaya çalıştı. Yelda' da abisinin yanına gelip kolunu tuttu.
"Abi.."
Didar'a destek olacaktı Yelda'da. O adamın abisi ile arkadaş olması demek ... Ya dediği gibi ona uyar daha dışarı çıkarmazsa ikisini. Korkuları farklıydı ancak abilerini savunuyordu. Miraç iki kardeşine de gülümsedi.
"Siz karışmayın bakıyım"
Parlas çatık kaşla sordu.
"Asım Ağa'nın tek kızı var biliyordum."
Miraç saçını karıştırdı. Parlas'ın yerinde olsa oda patlamış hatta üzerine yürümüş olurdu yanında ki adamın. Yine iyi tepki vermişti.
Didar'sa biliyordu bu fırtına öncesi sessizlikti.
Hazan korkuyla abisinin yanına doğru yürüdü.
"Annem gönderdi. Yelda ile Didar'la görüşeyim diye.
Eşe Hanım'ın başını yakmıştı ama iki arkadaşını da korumak istemişti Hazan."Didar İstanbul'dan yeni geldi onun tavırlarına bakma alışkın değil buralara"
Miraç'ın açıklamasıyla Parlas tek kaşını kaldırıp ona korkusuzca kükreyen kıza baktı.
"Bu seferlik öyle olsun"
Hazan'a döndü.
"Yürü"
Didar evde neler olacağını az çok tahmin ediyordu.
Hazan'ın kolunu tuttu. Ya Eşe hanım ya Hazan bu adamın şerrine tanık olacaktı.
"Gidemez!"
Miraç'la Parlas aynı anda konuştu.
"Didar karışma!"
"Sen karışma!"
Kötü kötü baktı Didar iki adama da.
Bu kızı Miraç'la evlendirmek hata mı olurdu acaba?
Gözleri dolmuş korkuyla titreyen kıza kollarını sardı güven veren bir şekilde.
"O senin düşmanın yada esirin değil kardeşin. Bizde senin kardeşini öldürecek adamlar değiliz. Sadece arkadaşımla vakit geçiriyoruz. Ona bir şey yapmayı aklından bile geçirme "
Hazan'a döndü.
Korkan bakışlarına güven verici bir gülümseme gösterdi.
"Babama söyleyeceğim seni ziyarete geleceğim. Sorun olmaz değil mi?"
Hazan'da tatlı bir gülümseme gösterdi korkusuna rağmen.
"Olmaz."
Bugünden sonra iki kızın ondan uzak durmasından korkuyordu ya Hazan. Didar onun korkularının boş olduğunu göstermişti. Ama yine de gelir miydi? Kendisi olsa gidemezdi bir daha. Didar kızın yüzünde ki şüpheleri gördü.
iki adamı da umursamadan cep telefonunu çıkarıp kıza uzattı.
"Bunu almak için gelmek zorundayım" göz kırpıp Miraç'ın yanına döndü.
Parlas öfkesinin tuhaf bir şekilde dağılmasına inanamayarak baktı kıza.
Bu deli nereden çıkmıştı karşısına?
Miraç baş selami verdi.
"Halim ağa'ya selam söyle"
Parlas bu sefer baş selamını alıp kardeşinin kolunu tutarak ayrıldı. Ardında ki iki iri yarı koruma da onları takip etti.
***
"Didar böyle bir şeyi bir daha yapma" dedi Miraç kardeşini uyararak arabayla onları eve bırakıyordu.
"Abine bırak burada işler İstanbul'da ki gibi yürümez"
Didar sessizce başını salladı. Oda biliyordu burada adalet olmadığını. Kadının önemsenmediğini.
"Harbi gideceğiz mi Didar?" Soru Yelda'dan geldi. Allah biliyor ya genç kız oradaya adım atmak istemiyordu.
"Evet Hazanı yalnız bırakamayız. O adam onu dövebilir. Herkes Miraç değil"
Abisine ismi ile seslenmişti ama ses etmedi Miraç arada kendisini övdü sevgili kardeşi. Gururu okşanmıştı.
"Ben babama derim gideriz aile ziyaretine siz karışmayın."
Didar'la Yelda başlarını sallayıp sessiz kaldılar.
Eve geldiklerinde olan biteni Ezo hanıma anlattılar.
Ezo hanım hüzünle konuştu.
"İyice kız ama abisinin sağı solu belli olmaz. Onlar aşiretin başı kızım fazla yüz göz olmaya gelinmez. " Kısa bir nasihatten sonra ayrıldı yanlarından. Akşam yemeği vakti Asım bey olan biteni duymuş Didar'ı izliyordu. Tıpkı annesi gibi tepki vermişti. Bu kız tanıdıkça Miram'a daha da benziyordu.
"Hiç bir yere gitmiyoruz aklınızdan çıkarın" dedi Asım ağa. Miraç'ta biraz kendini suçlu hissetti. O kız onun için geldiği belliydi. Onu görmek için belaya gitmişti. Kendisine bile dolu gözlerle bakan korkak kızın abisinin karşısında hiç şansı yoktu. Lakin kardeşlerini de düşünmeliydi. Ya birine gönlünü kaptırırsa Parlas? iki kardeşinin hangisi olursa olsun hayatı kararırdı böyle bir adamın yanında. İkisi de güzeldi şimdi kızkardeşlerinin.
Evlendirme fikri onu rahatsız etti. Düşünmeyi bırakmaya çalıştı.
"kıza bir şey olursa ya , bizim fikrimizdi baba"
Yelda'nın itirazına Asım ağa kaşlarını çattı.
"Çıkmayaydınız dışarı."
Didar Yelda için kullanmak istediği kartı ortaya koymak zorunda kaldı.
"Ama baba o benim Mardin'de ilk arkadaşım onu terk etmek istemiyorum."
Asım bey baba kelimesi dışında hiç birşey duymadı. Kızı ilk defa ona baba demişti değil mi? Geldi geleli üç gündür tek kelime etmeyen kızı sonunda onu kabul mü etmişti.
Kafasını salladı. Neyi onayladığı öneli değildi. İlkkez baba lafını onun ağızından duymanın karşılığıydı Asım beye göre bu. Çocuk kavgasına karışmak istememişti. Büyük bir olayda değildi.
"İyi Halime haber gönder Miraç yarın akşam yemeğine gidelim müsaitlerse"
Didar geniş bir gülümsemeyle baktı Asım beye.
Yelda hafif bozulmuş bir şekilde isyan etmek istiyordu ancak şimdi izin almışken de bu yüzden vazgeçer diye korkuyordu babası.
"Didar güzel giyinme" dedi Çınar hemen.
Asım Bey'in anlamak isteyen bakışları küçük oğluna düştü.
"Seni bizden alırlar sonra nasıl evlencez biz?"
Tüm masa sen kahkaha atarken Asım ağa da güldü. Bu küçük oğlu ona iyiden iyiye çekmişti.
Tıpkı kendisinin Miram'a çekildiği gibi ilk günden Didar'ın peşine düşmüştü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Miram'ın kızı
ChickLitGenç bir kızdı masumiyetini çaldılar! Bir kadın oldu. Ve kadındı artık o kara gecede bir çığlık, kaldırıma yağan yağmur. Kadındı ıssız sokaklarda ki hıçkırık sesi Kadındı Beyaz ipekte ki Kanlı leke Kadındı İpe geçirilmiş ölümde ki soğukluk kadındı...